Finale az kaldı... 16K olmuş teşekkür ederim ❤️
Benimle gel.
Henüz Jongin'in değişmiş halini atlatabilmiş değildim, neredeyse on dakika geçmişti ve babam ona yemekte bize eşlik edip etmeyeceğini ikinci kez soruyordu. Gözlerimi ondan alamıyordum, zihnimdeki düşünceleri susturamıyordum ve en önemlisi tehlikeli - edepsiz düşüncelerimi anlamasını bekliyordum ondan. Omzundaki sırt çantasını koltuğun üzerine bıraktığında gözleri ayaklarına dolanan Patates'in üzerindeydi. Onu ilk kez görmüş gibi yapıyordu, bir anlığına bu oyununa gülmek istesem bile bacaklarını sıkıca saran pantolonu bu eylemimi mahvetmişti.
"Umarım lazanya seviyorsundur bu akşam Sehun'un sevdiği yemeği yaptım." Babam bize öncelik ederek mutfağa girdiğinde nefes bile almadan Jongin'in ardında yürüyordum. Bu akşam, bu halde evime geleceğini bilseydim kokuşmuş bir şekilde karşısına çıkmazdım elbette. Son günlerde depresyona girmiş gibi bir halim vardı ve bu sadece onu çok özlemekten olmuştu. Onun geri gelmesini istiyordum, bu an için dua ediyordum ancak bir gece yine odama gelir diye düşünüyordum daha öncekiler gibi. Okulumdaki en havalı çocuğun o olmadığını biliyordum çünkü Jongin okulumda okuyan bir öğrenci değildi ama şu an karşımda duran hali tamamen öyleymiş gibi hissetmeme neden oluyordu.
"Severim." dedi Jongin gülümseyerek. Bir yanım onun daha önce hiç lazanya yemediğine dair kendimle iddiaya bile girmişti ama ona çaktırmadım. Güzel gülümsemesini izlemeye devam ederken hızlıca babama bir tabak daha uzattım. Jongin elini belinin kavisine yerleştirerek beni izlemeye başladığında gerçek anlamda üzerimdeki pijamadan utanmaya başlamıştım. Hızlıca odama gidip daha düzgün bir şeyler giymeliydim değil mi?
"Biraz önceki kabalığım için özür dilerim." Babam tabağı masanın diğer ucuna bırakırken Jongin ilgisini ondan koparmamış gibi gülümsedi başını iki yana sallayarak. "Sehun senden hiç bahsetmedi aslında."
İki çift göz aynı anda bana döndüğünde seslice yutkundum. Jongin neden bahsetmemiş olduğumu biliyordu bundan eminim ama babama güzel bir açıklama yapmam gerekiyordu bundan daha çok emindim şimdi. Kuruyan dudaklarımı dilimin ucuyla ıslatırken babam kapıya yakın olan sandalyeyi işaret ederek Jongin'e kibarca oturmasını söylemişti. Ayakta kalan tek kişi olmaktan mutlu değildim, üstelik babam ve Jongin düşündüğümden daha iyi anlaşıyor gibi duruyorlardı.
"Sanırım Sehun bu açıklamayı bana bırakmayı tercih etmiş." Jongin usulca söylediğinde tam olarak neyden bahsettiğini anlamaya çalışıyordum. Babam onun bardağına su koyarken ortamdaki fazla samimi hava beni gerçek anlamda boğmaya başlamıştı. Jongin tam aksini düşünüyor ve istiyorken neden babamla tanışmaya gelmişti şimdi? Üstelik neden bir insan olarak tanışmayı tercih etmişti? Gözlerim beyaz tişörtünün üzerinde sallanan gümüş yansımayı yakaladığında tamamen nefes almayı kesmiştim.
Jongin neden kurt kokusunu engelleyen kolyeyi takıyordu?
Nereden bulmuştu bu kolyeyi?Kendime hakim olamayarak ona yaklaştığımda gerginliğimi fark etmişti bakışları bunu ele veriyordu. Elindeki çatalı yavaşça tabağının kenarına bırakırken boğazını temizledi.
"O halde sen anlat Jongin. Hmm... Jongin'di değil mi?"
Hafifçe başını salladı ama gözlerini benden ayırmıyordu. "Evet efendim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Boy /SEKAI
WerewolfOh Sehun sıradan bir lise öğrencisiydi. Bir sürünün alfası tarafından kaçırılıncaya dek... @liariss 'e itafen yazılmıştır. Şiddet içerir!