Ben bir alfa kurdum.
Eve geri dönüş yoluna çıkmadan önce Luhan yolda atıştırmam için bana biraz böğürtlen getirmiş ve kulağıma dün gece çok sesli olduğumuzu söylemişti. Ona vurmak istesem bile etrafımızda dönüp duran Minseok ve elfler yüzünden parmağımı bile kaldıramamıştım. Başından beri olmasını istediği ve olması için uğraştığı şey buydu ve açıkçası Jongin ya da benden daha mutlu görünüyordu seviştiğimiz için. Onu anlayamıyordum ve ne yaparsam yapayım anlayabileceğimi zannetmiyordum.
Burada geçirdiğim en güzel saatlerdi ve bitmesini istememiştim ama Jongin çantamı omzuna asıp gitmemiz gerektiğini söylediğinde peşine takılmaktan başka yapabileceğim bir şeyin olmadığını anlamıştım. Bu ormana, bu sürüye bir daha ne zaman gelirdim bilmiyordum ama en kısa zaman içinde tekrar geri dönmek ve daha uzun bir zaman diliminde burada zaman geçirmek istiyordum.
"Seni ziyarete gelebilir miyiz?" Minseok ve Luhan ormanın girişine bize eşlik etmeye karar vermişlerdi.
"Eğer bunu yapacaksanız sıradan insanlarmış gibi görünün. Hala Sehun'un babasına bir kurt olduğumu söylemedim."
Jongin uykulu gözlerle bana baktığında hafifçe başımı salladım. Gece dakikalarca sırtıma masaj yapmıştı ardından parmakları tekrar kalçalarıma doğru kaymış ve kendimizi o ateşin içinde bulmuştuk yine.
" Verdiğim kolyenin işe yaramasına sevindim dostum." Luhan gülümsediğinde Minseok bundan hoşnut değilmiş gibi başını iki yana sallamıştı. Ardından elf kolunu kurdun omzuna atıp onu daha yakınına çektiğinde istemsizce gülümsedim, gerçekten bu ormandaki en güzel şey onlardılar. "Bu beni kötü etkilemiyor biliyorsun Minseok. Arkadaşıma yardım etmeyeceksem bilgilerimi ne diye zihnimde tutayım ki?"
"Kötü şeyler yapmanı istemiyorum sadece. Önceden istediğini yapan, zorluk çıkartan ve kan dökmeyi seven bir elftin biliyorum ama bazı huylarını hala devam ettiriyorsun. Chanyeol ile anlaşma yaptın!"
Sona doğru sesi yükseldiğinde Jongin duyduğu kelimeyle olduğu yerde durmuştu. Minseok onun için endişelenmekte haklıydı sonuçta Luhan'ın babası sinsi bir kurt tarafından kandırılıp öldürülmüştü ve aynısı onun da başına gelsin istemiyordu. Sevdiği bir kişiyi daha kaybetmek istemiyordu bunu anlayabiliyorum. Jongin tarafından bakarsam bazı şeyleri anlayabiliyor ya da tamamen sindirmiş gibi dursa bile işlerin öyle olmadığı bakışlarından anlaşılıyordu. Yatağımda uzanırken bana söylediği gibi gerçekten Luhan'ı öldürmek istemişti ya da hala öldürmek istiyordu. Yavaşça ona yaklaşıp koluna sarıldığımda bakışlarının değiştiğini gördüm, az önceki uykulu hali tamamen gitmişti.
"Bu isteyerek yaptığım bir şey değildi."
"Tamam ölmeden önce Jongin'e iyilik yapmak istedi ancak ona karşı gelebilirdin." Minseok sanki bu ana dek Chanyeol ona hiç acı vermemiş gibi konuştuğunda sinirle dişlerimi sıktım. Bir şeyler mi deniyordu yoksa Jongin'in sabrını mı sınıyordu emin değilim ancak sinir bozucuydu konuşma şekli. "Cadıları bunun içine soktun Luhan."
Cadılar mı?
Bir şey söylemesi için elfe döndüğümde sessizdi. Sanki içinden her şeyi Jongin'e tekrar tekrar anlatıyormuş gibi onun yüzüne bakıyordu. Derin bir nefes alıp önüme döndüğüm anda Jongin kollarımın arasından kaçmış ve bir hamlede Luhan'ı arkasındaki ağaca yaslamıştı. Çarpma sesi çok kuvvetliydi sanki bir yıldırım çarpmış gibiydi. Luhan'ın uzun saçları havada sallanırken, Jongin'in hırlaması kulaklarıma doldu. Elf nemli yeşil gözleriyle korkmuş bir şekilde ona bakıyordu. Parmakları yakasını sıkıca tutan Jongin'in ellerinin üzerindeyken dudakları aralıklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Boy /SEKAI
WerewolfOh Sehun sıradan bir lise öğrencisiydi. Bir sürünün alfası tarafından kaçırılıncaya dek... @liariss 'e itafen yazılmıştır. Şiddet içerir!