Üzgünüm.
Şöminenin önünde oturuyordum, üzerimde kuru kıyafetler vardı. Saniyeler önce omzumdan aşağıya düşen hırkayı Minseok sessizce kaldırdığında fısıldayarak ona teşekkür ettim.
Bir felaketin içinde kendimi bulacağımı düşünmemiştim sadece ölüp gideceğimi düşünmüştüm. Minseok beni sudan çıkardığında ölüp gitmemek için çok fazla çaba sarf ettiğim için yorgun düşmüş ve bolca su yutmuştum. Kendime geldiğimde ne halde olduğumu önemsemeden ağlamaya başlamam başta onu daha sonra olayı öğrenen Jongin'i şaşırtmıştı. Asıl bomba burada patlamıştı zaten onun Chanyeol'un oyununa bu kadar çok kızacağını düşünmemiştim ama deliye dönmüştü.
"Sana ona zarar vermemeni söylediğimde beni hiç dinlemedin mi?" Jongin bir kez daha aynı soruyu sorduğunda Chanyeol gülümseyerek ona baktı. Tüm konuşma boyunca yaptığı şey buydu, sanki onu çıldırtmak istiyordu.
"Neden bu kadar çok kızıyorsun ki? O ölmeden önce onu sudan çıkaracağımı biliyorsun sadece biraz eğlenmek istedim."
"O eğleneceğin birisi değil Chanyeol bunu neden anlamıyorsun?" Jongin onun üstüne yürüdüğünde diğerinin dudaklarındaki gülümseme kayboldu. Ortamdaki gerilim biraz önce yere düşen sandalyeler ve parçalara ayrılan yastıkların ardında kalan kıvılcımları bir anda aleve döndürmüştü. Chanyeol geri adım atmak yerine aralarındaki boşluğu kapattığı anda avuç içimde hissettiğim sıcaklıkla birlikte irkildim.
Minseok elimi tutarken gözlerini kapatmıştı.
"Plana göre hareket etmiyorsun. "
"Benim emirlerime göre hareket etmiyorsun." Jongin dişlerinin arasında söylediğinde işaret parmağıyla kardeşinin omzunu dürtmüştü. "Yandaş bulmana ne diyeceksin peki? Eğer orada Minseok olmasa suya kim atlayacaktı? Sen mi? Bunu yapacağını söyleme bana Chanyeol?"
Tükürükler saçarak geriye çekildiğinde Chanyeol'un çenesinin kasıldığını gördüm. Orada yapmaya çalıştığı şey gerçekten bir eğlenmek miydi emin değildim çünkü istediği şey ne ölü olmam ne de sağ bir şekilde oradan çıkmış olmam değildi bunu fark edebilmiştim. Minseok beni eve kadar sırtında taşırken gözlerini bir anlığına bile üzerimden ayırmamıştı Chanyeol.
Bir şey düşünüyor gibiydi.
"Peki sen neye göre hareket ediyorsun Jongin? Birkaç gözyaşı döktü diye ona karşı iyi niyetli mi olma kararı aldın? Bu kararını sürüyle paylaşmaya ne dersin?" Gülümsediğini gördüm Jongin'in arkasından bir gölge gibi bana bakıyordu. Dün gece bana baktığında bir kalbi olduğunu hatırladığını söyleyen kurt ellerini yumruk haline getirdiğinde arkasındaki kardeşinin gülümsemesi derinleşti.
" Ne demek istiyorsun Chanyeol? Ona karşı iyi davranmıyorum sadece ona boşuna zarar vermenin aptalca bir davranış olduğunun farkındayım senin aksine."
Bir histerik kahkaha Chanyeol'un dudaklarından fırladığında Minseok bana yaklaştı daha çok. "Auraları çok gergin her an kavga etmeye başlayabilirler."
"Onları ayırmalı mıyız?" Onun gibi fısıldadığımda gözleri Jongin'e doğru kaydı kısa bir anlığına. Onun sırtını inceleyip tekrar bana baktığında başını salladı hızlıca.
"Benim bir söz hakkım yok ve şu an sen bir şey söylersen işler daha da kötüleşebilir." Seslice yutkundu Jongin hırladığında parmaklarımı daha sıkı tutmaya başlamıştı şimdi. "Ayağa kalkıp birkaç adım at ve yere düş bu dikkatlerini dağıtır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Boy /SEKAI
WerewolfOh Sehun sıradan bir lise öğrencisiydi. Bir sürünün alfası tarafından kaçırılıncaya dek... @liariss 'e itafen yazılmıştır. Şiddet içerir!