Yixing...
Saçlarımı okşayan, yüzüme öpücükler konduran, tatlı bir sesle uyumam için ninni söyleyen Jongin sayesinde deliksiz bir uyku çekmiştim. Her ne kadar rüyamda onun gitmemesi için türlü türlü yalanlar, bahaneler ve üzgün yüzümü kullansam bile gözlerimi araladığımda istediğim gibi hala kollarım onun sıcak teninin üzerindeydi.
"Alarmını bu kez çalmadan kapattım." Sesinden bile gülümsediği belli oluyordu. Teşekkür eder gibi göğsüne daha çok sokulduğumda fark ettiğim bir diğer şey sıcak tenine daha çok dokunuyor olduğumdu. Üzerini ne zaman çıkarmıştı? "Sanırım onu kırdım desem daha doğru olur. Parçalarıyla kedin oynuyor, bak!"
Ne?
Söylediği şeye inanamamıştım, sesi bunu yapmamış gibi sakindi çünkü. Doğrulup biraz sola doğru kaydım ve işaret ettiği yere baktım. Neredeyse üzerine çıkmış olduğum gerçeği henüz zihnimde kahkahalar atarak dolaşmazken gerçeği kendi gözlerimle gördüm. Jongin saatimi paramparça etmiş ve Patates bir dünya oyuncağı yokmuş gibi saatin siyah plastik parçalarıyla küçük bir savaş veriyordu. Seni sarı şişko tüy yumağı! Nasıl onu bana ihbar etmezsin?
"Bu nasıl oldu?" dedim, o sessizliğini korumaya başladığında. Çıplak göğsüne bastırdığım ellerimi yavaşça geri çekerek doğrulduğumda somurttu. Beni beni daha da şaşırmış, sabah öpücüğü yerine yüzüme bir tekme atmış gibi ortada bırakmıştı. Birisi ona neden böylesine tatlı göründüğünü sorabilir miydi? Ben soramazdım çünkü onu izlemekle kafayı yemiştim bir sapık gibi. Patates soramazdı kedi dilinde bildiği şeylerin sadece 'yemeğim nerede ve aptalsın Sehun' olduğuna dair bahse girerdim.
"Gece çok sıcak oldu, üşürsün diye odanın penceresini açmadım daha doğrusu yataktan kalkmak istemedim seni uyandırırım diye. Seni uyandırmamaya çalışarak tişörtümü çıkarmaya çalıştım ama istemeden her şeyi devirdim. Çok fazla ses çıkardım ama uyanmadın bu iyi haber sanırım."
Ensesini kaşırken tüm dişlerini göstererek gülümsedi ama her yerden bu gülümseme ben sahteyim diye bağırıyordu. Ona kızmamam için gülümsediğinden emindim ama yaptığı şeyin kızılacak bir yanı yoktu. İstemeden olduğuna emindim, odanın onun için sıcak olduğunun farkındaydım ve bu yetmezmiş gibi üstüne çıkarcasına uyumuştum pijamalarımla birlikte ve üzerimi örtmüştüm. Ona küçük bir cehennem turu yaşatmış olmalıyım.
"Asıl iyi haber ne biliyor musun?" Dağılmış saçlarımı parmak uçlarımla düzeltmeye çalışırken gözlerim çıplak göğsünün üzerinde oyalanmıştı. Yeni uyanmış haliyle bile oldukça göz alıcı görünüyordu. Kurt olmanın bir artı olduğunu o an bir kez daha anlamıştım üzgünce.
" Neymiş? "
" Uyandım ve sen hala yanımdasın. Gidersin diye çok korktum Jongin."
"Bebeğim..." diye mırıldandı, bana yaklaşırken. Dudaklarına yapışmış gülümsemeyi sevmiştim ama yüzünün boynumla omzum arasında bir yerde durmasından pek hoşlanmamıştım. Yeni uyanmıştım ama beynim henüz uyanmamıştı ve ona karşı çok hassastım tepeden tırnağa dek. Dudaklarından önce sıcak nefesi boynuma dokunduğunda kendi kendime lanet ettim. Eli diz kapağımdan yukarıya çıkarken dudakları yumuşak, nazik, minik günaydın öpücüklerini uyanmamı istiyormuş gibi bırakıyordu tenimin üstüne. Göğsünü koluma yasladığında ve ağırlığını biraz daha üzerime verdiğinde derin bir nefesle birlikte arkamdaki duvara yaslandım. Evet, soğuk ne güzel! Eli bacağımın içine doğru ilerlediğinde tenime dokunan dudaklarının gerildiğini hissettim. Hemen ardından gelen dil darbesiyle göğsüm havalandığında heyecanıma tamamen yenilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Boy /SEKAI
WerewolfOh Sehun sıradan bir lise öğrencisiydi. Bir sürünün alfası tarafından kaçırılıncaya dek... @liariss 'e itafen yazılmıştır. Şiddet içerir!