6.Bölüm

2 0 0
                                    

"Şuraya saklan."

"Hayır olmaz, boyum orası için uzun."

"Kızım 1.50'den birkaç santim uzunsun. Geç işte şuraya."

"Can. Boyum senden iki santim kısa. Şimdi kes sesini ki seni Ateş'e vermeyeyim."

"Aman be! Ne yaparsan yap."

Can'a sadece göz devirmekle yetindim. Nedense Ateş cilveli kadın taklidi yaparken onu videoya almıştım. Komik olması bir yana cidden iyi taklitti. Tabi benim video çektiğimi gören Ateş, yememiş içmemiş beni kovalamıştı. O beni kovalarken telefonu Can'a atmış kendimde ayakkabılarımı çıkartmıştım. Merdivenden çıkarken yaptığım bu hareketle Ateş ayakkabılara takılmış ve birkaç basamak aşağı düşmüştü, kaymışta olabilir çünkü hemen arkamdan koşmaya devam etmişti.

Şu an ise neresi olduğunu bilmediğim odalardan birindeydik. Tabi ben saklanacak bir yer bulamamıştım. Can da iyice sinirimi bozmaya başlamıştı. Saklanacak yer bulamamanın siniri ile yatağın altına saklanan Can'ın elinden telefonu alıp cebime koydum. Ardından da kapıya doğru yürüdüm."Ben gidiyorum. Başka bir yer bulacağım kendime."

Odadan dışarı çıkmam ile Ateş'in bağırması da kulağıma dolmuştu. Hangi katta olduğumu bilmesemde bir üst kata doğru yol aldım. Merdivenlerden çıkarken çıktığım katın sabah kalktığım odanın bulunduğu kat olduğunu anlamıştım. Ancak buraya bakmak daha önce aklına geleceği düşüncesi ile hemen bir kat daha yukarı çıktım. Burada neredeyse oda yoktu. Kolidorun sonunda terasa çıkan cam kapı vardı. Ondan önce ise sağ tarafta ve sol tarafta olmak üzere toplam iki oda vardı. İki odanın da kapısı karşı karşıyaydı. Hemen seçim yapmam gerektiğini düşünerek sağ taraftaki kapıyı açtım. İçeri girerken duyduğum patırtı ile hemen kapıyı kapatıp kendimi odaya attım. Etrafta göz gezdirerek saklanacak yer baktım.

Oda büyüktü. Bir duvarı boydan boya cam ile kaplıydı. Odada iki tane daha kapı bulunuyordu. Ortada büyük çift kişilik yatak ve üstünde de beyaz nevresim takımı vardı. Yatağın iki yanında bulunan komodinlerin üzerinde gece lambası ve birkaç kitap bulunuyordu. Birkaç vazo da yerde, içinde çiçeklerle birlikte duruyordu.

Yatağın camdan tarafa dönük olan kısmına saklanabileceğimi düşünerek oraya yürüdüm. Bir diğer yandan da camdan dışarıya bakıyordum. Manzara mükemmeldi. Manzaraya dalmış bu eşsiz görüntüyü izlerken, aşağıdan gelen kırılma sesi ile, ne olduğunu anlayamadan ayağımın küçük siyah bir kutuya takılması ile yere düştüm. Kutu ağır olduğu için yerinden kımıldamamıştı ancak uzun boyum sayesinde komidine kolum çarpmıştı. Üzerimdeki değişik file-dantel tarzı bluzun kolunda delik açılmıştı. Bir diğer yandan da kolumdan kan akıyordu. Çok derin olmasa da çiziklerden akan kan bluza değiyor, bluzun koluma yapışmasını sağlıyordu. Daha fazla yapışmasını istemediğim için bluzu çıkartıp yatağın üzerine koydum.

Ben koluma bakarken telefonum çalmaya başlamıştı. Kimin aradığına baktığımda Can'ın aradığını gördüm. Aramayı yanıtlayıp telefonu kulağıma götürdüm ardından da odadaki kapılardan birini açtım.

"Nereye kayboldun Aksoy? Öldün mü kaldın mı merak ettim."

Açtığım kapıyı tekrar kapattım çünkü içinde kıyafetler ve birkaç aksesuar vardı. Erkek odası olduğunu da kıyafetler sayesinde öğrenmiş oldum. Diğer kapıya gidip açtım, lavabo olduğunu görmek  mutlu etmişti.

"Bilmiyorum, odanın birindeyim ancak daha gelen giden olmadı. Ateş nerelerde?"

Bir yandan Can'a cevap vermiş diğer yandan da musluğu açıp kolumdaki kanı temizlemiştim. İnce ince sızlasa da şimdilik daha iyiydi. En azından kendimi daha temiz hissediyordum.

Y.A.K.M.A.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin