başladığınız tarihi alabilir miyim, çiçeklerim?
°150620°
-
Soğuk hava ince ince üşütmeye devam ederken sokaktaki insanlar yine aceleciydi. Herkes bir an önce evine gidip sıcak köşelerinde dinlenmeyi planlıyordu.
O sırada okuldan dönmekte olan genç adam da böyle düşünüyordu.
"Hava neden bu kadar soğuk sanki!" diye mızmızlanarak yürümeye devam etti. Kendi kendine konuşmaya bayılırdı. Zaten onunla konuşacak tek kişi de kendisi değil miydi?
Aceleci adımlarla eve doğru adımlarken kalabalık meydana geldi. Buradan nefret ederdi. Çünkü çok kalabalıktı ve o, insanları sevmezdi.
Aslında bakarsanız, o her şeyden nefret ederdi.
Yolunu uzatacak dahi olsa bu kalabalık ve boğucu meydandan çıkıp ara sokakların olduğu yola saptı. Şu an deli gibi şarkı dinlemek istese de kulaklığını evde unuttuğu için bu pek de mümkün değildi.
Genelde müstakil evlerin bulunduğu bir sokaktan dalgınca ilerlerken kulağına süzülen, çiçekler kadar ince bir kadın sesi ile durdu. Melodisine bakılacak olursa bu bir şarkıydı. Ses; mavi renkte, önünde bir sürü çiçekler olan müstakil bir evden geliyordu. Adam, bu zarif sesi daha net duyabilmek için eve doğru yaklaştı.
Kulağına dolan melodili ses, hayatında duyduğu en naif şey olabilirdi.
Doğa, gözlerini yumarak bedenini şarkının inceliğine bıraktı.
"Sevdiğim kaçak baharım
Yüzüne boyandı gece
Toprağıma düştü yağmur
Ah süzüle süzüle"
Bir ses nasıl olur da hem böyle inceceik hem de böylesine güçlü çıkabilirdi?
"Ellerin tenimde ateş
Korkular bir adım öte
Dağlarımdan geçti rüzgar
Çığ düşüre düşüre"
Gözlerini huzurla açtığında rüzgar tenini yalayıp geçti. Şu an öylesine huzurlu hissediyordu ki, en son bu şekilde hissettiğinde annesiyleydi.
"Sen bana şahit
Durdu zaman kalbimle bir
Ah deniz gel git
Darmadağın yine sahil"
Dudaklarında bir gülümseme hissettiğinde kaşları çatıldı. Belki de en son, benliğini unutacak kadar uzun süre önce gülümsemişti.
Onun gülümsemesi,
bir kelebeğin haftalar sonrasını hayal etmesi kadar yersiz ve saçmaydı.Sesin ait olduğu kişi genç olmalı, diye düşündü. Fakat dikkatli dinlerseniz ancak anlayabilirdiniz bu sesin olgunluğunu, kırgınlığını.
"Geceler aysız arzular arsız
Ne yana yıkılayım
Ona katıksız aç deli yüreğim
Kime yalvarayım"
Hâlâ gülümsüyordu.
"Çare sende Allah'ım beni al
Rahata kavuşayım
İnce ince işliyor sevda
Nasıl kurtulayım"
Şarkı sona erince üzüldüğünü hissetti, genç adam. Birkaç dakika daha orada öylece kalınca hissetti üşüdüğünü.
Sahi, bu şarkıyı dinlemeye başladığından beri üşüdüğünü hissetmemişti.
Verdiği nefes bir buhar olup havaya karışırken yavaş ve isteksiz adımlarla evine yürümeye devam etti. Yürürken düşünüyordu.
'Acaba böyle her zaman kulaklığımı unutursam, buraya gelip şarkı dinleyebilir miyim?'
Ve gerçekten de gelecekti.
Bileğindeki solmuş jilet izlerinde çiçekler açana kadar gelecekti. Ama o bunun şimdilik farkında değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yıldızlara asılı intihar ipleri
Short Story•kısa hikâye, tamamlandı. Onun gülümsemesi, bir kelebeğin haftalar sonrasını hayal etmesi kadar yersiz ve saçmaydı.