Arda soğuk suyu eliyle yüzüme sürerken adımı söylüyordu.
"Hazal,Hazal Ştt uyansana kızım heyyy üçyüz beşyüz olmuş bunun kafa Emre.!"
Yavaş yavaş gözlerimi açtım.Sandalyede
oturuyordum. Gözlerine bağladıkları bez parçası kolye gibi boynumda asılıydı. Arda önümde diz çökmüş bir şekilde yüzüme soğuk su çarpıyordu okul formamın her yerini ıslatmış mal. Başım ne ağrıyor gibi ne de ağrımıyor gibiydi. Emre nin birilerine bağırmasıyla oturduğum yerde dikleşerek başımı kaldırıp ona baktım.
"Piçler. Lan sizin ne haddinize benim getirdiğim kıza el sürmek. Siktir olup gidin karşımdan!."
Bana tokat atan adamlar...yada genç adamlar dışarı çıkarken bu sırada benim iyice kendime geldiğimi fark ettiler. Emre yanıma gelip
"İyimisin?"
Diye ifadesiz bir ses tonuyla konuşunca çok yorgun hissedip üşüdüğüm için cevap vermek yerine başımı olumlu anlamda salladım. Emre Arda ya bakıp
"Üst kattaki odadan pansuman setini getirsene."
Diyince Arda odadan çıkarken içeri biraz daha ışık girdi ve bu sayede etrafı daha iyi inceleme şansım oldu. Hiç pencere yoktu duvarlar rutubetliydi ve iğrenç kokuyordu.
Ben etrafı incelerken birden istemsiz bir şekilde çenem ve vücudum titredi. Emre bunu fark etmiş olmalıki
"Üşüdünmü?"
Diye yüzünden hiç bir duygu ifadesi geçirmeden sordu. Başımı olumlu anlamda sallayınca birden üzerindeki t-shirt ü çıkardı. Karşımda sadece sporcu atletiyle kalınca Allah sahibine bağışlasın diyip o yılların emeği olan kaslara bakarken konuştu.
"E artık süzmen bittiyse..."
Diyince biraz utandım. Ani bir hareketle üzerimdeki okul formamı çıkarttı. Ben donup kalmış hayattan soyutlanmış bir şekilde ne yaptığını idarak etmeye çalışırken az önce üzerinden çıkardığı t-shirt seri bir şekilde bana giydirdi tabi ben hala kaskatı bir şekilde duruyordum tam ağzımı açıp bağıracakken içeri elinde küçük bir kutuyla Arda girdi. Kutuyu Emre nin eline tutuşturup köşedeki bir yerden küçük ahşap bir tabure çıkartıp sigarasını yaktıp oturdu. O sırada Emre kutudan çıkardığı pamuğa tentürdiyot dökmekle meşguldü. Bana doğru yaklaşınca parfümünün ne kadar güzel koktuğunun farkına vardım ben mal gibi parfümün büyüsüne kapılmışken dudağımdaki baskı ve yanma hissiyle ani bir refleksle geriledim. Emre biraz daha yaklaşıp elini kafamın arkasına koydu.
"Sabret biraz az kaldı"
Diyip pamuğu dudağıma biraz daha bastırdı. Ben kafamı çekmeye çalıştıkça o engelledi artık dayanamayıp .
"Ahh yeter ama acıyo diyoruz sana. Nerenden anlıyosun?"
Diyince durdup kutu toparlamaya başladı. Aklıma birden okul geldi saat kaç? bunlar kim? nerdeyim? Anasını satayım bir bok bilmiyorum. Ayağa kalkıp yerde kutuyu toparlamakla meşgul olan Emreye bağırmaya başladım.
"Ya sen kimsin? kim?. Beni ne hakla buraya zorla getiriyorsun? Senin yüzünden ben tokat yedim. Lan daha annem babam bile bana bu yaşıma kadar el kaldırmamışken ... Sen kimsinki?"
Diyip soluklandım ve hızımı alamayıp devam ettim.
"Bu yaptığına ne denir biliyormusun? Piçlik denir piçlik."
Diyip elimi havaya kaldırdım tam vuracakken sertçe bileğimden tutup kolumu ters çevirdip belime yasladı. Acıdan diz kapaklarımın üstüne düştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise Sözleşmesi
Teen FictionHazal ve üç arkadaşı gittikleri koleje kendilerinin verdiği zarar haricinde birilerinin kolejden atılmalarına sebep olacakları oyununa alet olurken yeni gidecekleri okulda Hazal ın anne ve babasının mesleği ve kendiliğinden oluşan nedenler sayesinde...