Sabaha kadar doktorun evinde kalan Xiao Xingchen sabahın ilk ışıklarıyla uyanmış ve nerede olduğunu anlamak için elleriyle yattığı yere dokunmuştu. En son ilaç alıyordu. Aklına başına bir anda giren baş ağrısı gelmişti. Hemen sonrasından ise zihni kapanmıştı. Şuan nerede olduğunu ise bilmiyordu. Önce seslenip seslenmemekte kararsız kalmıştı. Ardından ise hafif kısık bir sesle "Merhaba. Nerdeyim acaba?" demişti.
Genç doktor Xiao Xingchen'den gelen sesle birlikte oturma odasından yatak odasına doğru ilerlemişti. Kendi yatak odasının kapısını hafifçe açtı ve girerken konuştu "Merhaba Gege. Ben ilaç almaya geldiğindeki doktorum. Dün gece bir anda bayılınca seni evime getirdim. Endişelenmene gerek yok. Alman gereken bir kaç ilaç verdim. Şimdi neden dün içemediğimiz çaylarımızı içmiyoruz?" dedi.
Xiao Xingchen minnattar bir sesle "Çok teşekkür ederim benimle bu kadar ilgilendiğin için kardeşim. Bu kadar yaptıklarından sonra reddetmem hoş olmaz. Ama ardından hemen gitmem gerekecek." demişti. Genç doktor onu onaylamış ve oturma odasındaki yerdeki yemek masasına gitmesine yardımcı olmuştu. Ardından yaptığı çayı ve birkaç çöreği masaya koymuştu.
Dakikalar boyunca sohbet etmişlerdi. Xiao Xingchen ona efsuncu olduğunu ve kişisel bir sebepten ötürü gözlerini kaybettiğini anlatmıştı. Karşısındaki genç doktor ise amcasına ilaç yapıp verdiğini ve ailesi olmadığından tek başına sıkıcı bir hayat geçirdiğini anlatmıştı.
Xue Yang ise sabaha kadar beklemiş ve Xiao Xingchen hala gelmediğinden endişelenmeye başlamıştı. Daha fazla bekleyememişti. Bu yüzden yola koyulmuş önüne gelen herkese Xiao Xingchen'in dış görüşünü tanımlayarak görüp görmediklerini soruyordu. Çarşıya geldiğinde teker teker tüm tezgahlardaki satıcılara da sormaya devam etmişti. En sonunda gece çarşıya geldiğini ve birinin evine gittiğini öğrenmişti.
Hızla tarif edilen eve doğru ilerlemişti. Xiao Xingchen'in kaçırılmış bir şekilde falan bulmaktan korkuyor ve daha da hızlanıyordu. Sonunda tarif edilen eve geldiğinde kapıyı çalmadan direk kapıyı kırarcasına içeri girmişti. İçeri girdiğinde yerdeki masada karşılıklı gülerek konuşan Xiao Xingchen ve genç doktor şokla ona dönmüşlerdi. Xue Yang ise tamamen hayal kırıklığına uğramıştı. Kendisi Xiao Xingchen için endişelenirken Xiao Xingchen yakışıklı bir adamla karşılıklı oturmuş gülüşüyordu.
Xue Yang daha fazla bakmaya dayanamadı ve hızlı adımlarla geri döndü. Xiao Xingchen ise gelenin Xue Yang olduğunu kapıdan esen rüzgarla birlikte gelen kokudan anlamıştı. Hemen Xiao Xingchen de ayağa kalktı ve arkasından bağırdı "Bekle!". Xue Yang ise durmamış ilerlemeye devam ediyordu. Xiao Xingchen hemen yanındaki kılıcını almış ve karşısındaki şaşkın adama tekrar basit bir teşekkür edip Xue Yang'ın peşinden koşmaya başlamıştı.
Xue Yang'ın hızlı adımlarına neredeyse koşarak ulaştığında nedensiz bir suçluluk duygusuyla Xue Yang'ın kolundan tutmuştu. Ardından da "Bekle bir dakika. Hiçbir şey göründüğü gibi değil." demişti. Xue Yang ise ağzından bir hah sesi çıkarmış ve kolunu kurtarıp geri yürümeye dönmüştü. Xiao Xingchen ise tektar kolunu tuttuğunda dayanamamış ve Xiao Xingchen'i itmişti. Xiao Xingchen hiç beklemediğinden bir iki adım gerilemiş ve ayağı bir taşa takılıp düşmüştü.
Düştüğünde ağzından çıkan ah sesine engel olamamıştı. Xue Yang ise sesle arkasına dönmüş ve yere düşmüş Xiao Xingchen'i görmüştü. Aslında hafifçe itmişti. Nasıl bu kadar ağır bir şekilde düşebilmişti ki? Xiao Xingchen ise düştüğünü umursamayıp ayağa kalkmıştı. Kalkarken cebindeki ilaçlar düşmüştü ama yine göremediği için fark etmemişti.
Xue Yang ona yakın ilaç şişesini görünce şaşırmıştı. Bir Xiao Xingchen'e bir ilaçlara bakıp durmuştu. Ne yani yaralanmış mıydı? Dikkatlice yaralanmış mı diye Xiao Xingchen'i incelerken arkadan koşarak genç doktor geldi. Xiao Xingchen'in yere düştüğünü görünce iyice telaşlanmıştı. Neredeyse bağırarak "Gege iyi misin? Başın nasıl? Yine çınlamalar duyuyor musun ya da başın dönüyor mu? Aman dün geceki gibi bayılma." demişti.
Xue Yang ise gelen gencin son sözleriyle gözlerini kocaman açmıştı. Dün gece Xiao Xingchen bayılmış mıydı? Eğer öyleyse Xiao Xingchen karşısındaki genç çocuğa bilerek çay içmeye gitmemişti. Bir anda suçluluk duygusuyla dolmuştu Xue Yang. O sırada Xiao Xingchen ise "Endişelenmene gerek yok. Taşa takılıp düştüm sadece." demişti. Genç doktor ise yerdeki ilaçları almış ve Xiao Xingchen'e uzatmıştı. Xiao Xingchen eline uzatılan ilaçlarla "Bunlar ne zaman düşmüş? Neyse çok teşekkür ederim kardeşim yardımların için. Bir dahaki sefere görüşürüz. Biz gidelim." demişti.
Genç doktor "İlaçlarına dikkat et Gege. Düzenli olarak kullanmaya çalış yoksa yine baş ağrıların sızlamalara ve çınlamalara dönüşerek katlanılamaz hal alır." dedi. Xiao Xingchen kafasıyla onaylamış ve gülümsemişti. Ardından öte tarafında duran Xue Yang'a dönmüştü. Xue Yang onun bu hareketiyle o da başını eğerek karşıdaki genç adama selam vermişti. Sonra ise "Xiao Xingchen neden bensiz gittin ki? Baksana bir kez yanında gelmedim ve sen bayılmışsın. Üstüne üstlük bir yabancının evinde kalmışsın." demişti.
Xiao Xingchen ise birkaç sözle geçiştirmiş ve önemli bir şey olmadığını söylemişti. Biraz ilerledikten sonra Xue Yang zayıfça iç çekmiş ve "Özür dilerim Xiao Xingchen. Yanlış anladım seni. Sadece biraz kıskandım. Anla beni." demişti.
Sonunda kıskandığını itiraf ettirdim nihaha. Yakında sevdiğini de anlayacak inş. Bu arada diğer bölümlerde medyaya şarkı veya ilk bölümlerdeki gibi klipler koyayım mı? Umarım beğenmişsinizdir. Seviliyorsunuz❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LIE ( Xiao Xingchen×Xue Yang)
Fanfic"Bana yalan söyledin."dedi sesindeki hayalkırıklığıyla.Xue Yang gülümseyerek cevap verdi "Evet,sana hep yalan söyledim." Xiao Xingchen geriye doğru bir adım attı ve devam etti "Beni kandırdın."