Geçen kısa süreli bakışmanın ardından ona cevap vermeden arabadan inmiştim. O da indiğinde arkasından onu takip etmiştim. Ufak bahçeyi geçip kapıyı açtığında önden geçmem için kenarda durmuştu. Kısa bir bakış açıp içeri geçtiğimde koltukta uzanan Jimin'e bakıp kıkırdarken bakışlarını üzerimde hissediyordum.
"Siz, ne?"
Yoongi ile geldiğimi anladığında hızlıca koltuktan kalkmış yanımıza adımlayıp şaşkınlıkla bakışlarını üzerimizde gezdirmişti.
"Tanıştığınızı bilmiyordum. Nerden tanışıyorsunuz?"
Jimin'e cevap vermeden bakışlarımı Yoongi'ye çevirdiğimde Jimin'in yanına gidip başını koltuk altına almış ve saçlarını karıştırmıştı.
"Ne meraklısın sen öyle?"
Jimin onun sırtına vurmaya başlayıp sesini yükseltmişti ve çatık kaşlarını bana çevirmişti.
"Abi söylesene ya! Taehyung sen söyle bari"
Omzumu duvara yaslayıp onları izlerken gülümsememin genişlemesine engel olamamıştım. Yoongi çok tatlıydı ve Jimin'i cidden seviyor gibi gözüküyordu. Dudaklarımı aralamış Jimin'e cevap verecektim ki Yoongi beni bölmüştü.
"Sana kahvelerini övdüğüm çocuk bu işte."
Nasıl yani? Cidden benden bahsetmiş miydi? Tamam benden değil kahvelerimden bahsetmişti gerçi ama, bu bile kızarıp duvara daha çok yapışmama yetmişti. Tanrım... Yoongi bana fazlaydı, kalbime fazlaydı. Her şekilde fazlaydı bana. Beni bitirmesi için tek kelimesi yeterdi ve üstümde neden bu kadar etkisi olduğunu anlamıyordum.
İkili gülüşerek bana bakarken neye güldüklerini tam olarak anlamamıştım. Yanlış bir şey mi yapıyordum yoksa? Ha doğru, alev alan yanaklarıma gülüyorlardı sanırım. Ama böyle yaparlarsa ben daha çok utanırdım...
Yoongi anlamış olacak ki Jimin'i merdivenlere doğru itelemiş, sonra da yanıma gelip elini sırtıma yerleştirerek yavaşça yürümeye başlamıştı.
"Saat geç, artık projenize başlayın."
Jimin önden giderken sırtımdaki elini belime indirip parmaklarını gezdiriyordu.
Yanıyorum, parmaklarının değdiği yer beni yakıyordu. Dakikalar önce çok sinirliydi, beni çok kırmıştı. Şimdiyse parmaklarıyla beni mest ediyordu. Bakışlarımı ona çevirip izlerken o da bana bakmıştı yüzündeki ufak sırıtışla. Jimin odası olduğunu düşündüğüm yerde dururken o da belimdeki elini çekip yanımdan ayrılmıştı.
"Ben odamdayım, bir şey lazım olursa gelin"
............................................
"Abimdi."
Dediği şeyle anlık titrerken ona dönmüştüm. Anlamaması gerekiyordu, anlamamalıydı, olmaz... Yanıma doğru adımlarken ellerimi yumruk yapmış ne diyeceğimi düşünüyordum.
"Bugün kafede, o resimdeki abimdi. İnkar etme Taehyung."
Gözlerimin dolduğunu hissederken bakışlarımı yere çevirmiştim. Buradan gitmek istiyordum kimseyi görmek istemiyordum. Yoongi'ye söyleyecekti işte. Hiçbir şey olmada bitecekti. Bu kadardı, şansıma binlerce kez lanet ederken kahkaha attığında sinirle bakışlarımı ona çevirdim. Komik değildi.
"Hey, sakin olsana sorun yok. Sadece merak ediyorum, aranızda ne var?"
Doğru olanı mı yapıyordum bilmiyorum ama onun beni yatağa çekiştirmesine izin verdim ve yaşadığım, hissettiğim şeyleri ona anlattım.
............................................
Şaşkınlık, birazda üzgün bir şekilde beni izliyordu. Bize ihtimal vermiyordu sanırım. Ama bir şeyler demeliydi, böylece bana bakması beni geriyordu.
"Ümit vermek istemiyorum ama, abim herkesi evine bırakıp muhattap olmaz öyle."
Dedikleriyle kalp atışlarım hızlanırken onunda fark ettiğine emindim. Nasıl heveslenmem... Onun için öylesine biri olmadığımı söylüyordu resmen. Ellerimi sıkıca tutup güven verici bir şekilde gülümsemişti bana, buna çok ihtiyacım vardı gerçekten.
Ellerimdeki tutuşu zayıflarken yüzündeki gülümseme de silinmişti, bir şey mi yaptım acaba diye endişelenirken derin bir nefes almıştı.
"Ama abim seni üzer Taehyung. Bilmediklerin var. Eğer yakınlaşırsanız bunu sana anlatacaktır."
....................................................
Bne malım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Special for you: Taegi
Hayran KurguEn güzel kahvemi sadece ona ikram ediyordum, o ise sıcak kahvelerimin aksine oldukça soğuktu.