10. Bölüm Yolculuk Başlasın

47 46 2
                                    

3 yıl önce...

Odamda elim ayağıma dolaşmış bir şekilde koşuştururken ayağım yerdeki kıyafet yığınına takıldı ve her zamanki gibi yere çok sert bir şekilde düştüm. Burnumun üstüne düştüğüm için acıyla burnumu tutmaya başladım ve yerde kıvranarak inlemeye devam ettim. 

O sırada içeri biri girdi. Gözlerim, çektiğim acıdan dolayı kapalı olduğu için kimin geldiğini göremedim ama kahkaha sesleri duyunca gelenin Uygar olduğunu anlamıştım bile. Gözlerimi açtım yavaşça. Karşımda kahkaha atan kişinin Uygar olduğunu görünce yanılmadığımı anlamış oldum. Elimi burnumdan çekip gözlerimi devirdim ve ellerimden yardım alarak yerde doğrulmaya çalıştım.

Dirseklerimin üstünde düzgünce doğrulduğumda Uygar yanıma çöktü ve "Bayağı sağlam düştün ama ya." deyip gülmeye devam etti. Kafamı iki yana salladım. "Yanımda durup benimle dalga geçmek yerine bir centilmen gibi davranıp neden ayağa kalkmamda yardım etmiyorsun acaba?"

Dudağının kenarı usulca yukarı doğru kıvrılırken sanki bakacak daha iyi bir şeyim yokmuş gibi dudaklarının yukarı doğru kıvrılışını izliyordum. Bakışlarım dudaklarından yavaşça gözlerine kaydığında onun da direkt benim dudaklarıma baktığını gördüm ve kaşlarımı çatıp kafamı hızlıca başka yöne çevirdim. Neden bilmiyordum ama bu sahne çok yanlış gelmişti. Gözlerim koskocaman bir haldeyken saçımı kulağımın arkasına doğru tarayıp sıkıştırdım. Daha sonra Uygar'ın ayağa kalktığını fark ettim ve tekrar ona çevirdim bakışlarımı.

Elini bana doğru uzattı ve "Yardım ediyorum işte." dedi. Bir süre eline baktım ama sonra ne yapmam gerektiğini anlayıp elini tuttum ve ayağa kalkmamda yardımcı olmasına izin verdim. Ayağa kalktıktan sonra alışkanlıktan üzerimi silkeledim hızlıca. Kirli olduğunu düşündüğüm için değil, alışkanlıktan. "Teşekkür ederim." deyip gülümsedim. Gülümsedi ve havada elini gelişigüzel salladı. Daha sonra arkama baktı. Gözleri koskocaman açıldı. "Bavulun daha hazır değil mi?" Dehşetle gelen sesinde biraz da panik vardı. Geç kalacağımızı düşünüyordu besbelli.

Ellerimi ona doğru kaldırdım hızlıca. "Sakin Uygarcığım. O iş bende. Birazdan hazırım." dedim güven verici bir tonda. Kaşlarını çattı ve dudaklarını büzdü. Yine dudaklarını izlediğimi fark ettiğimde kafamı iki yana salladım koskocaman gözlerimle ve Uygar'ın gözlerine baktım bu sefer. O ise şükürler olsun ki bana bakmıyordu. Yatağımdaki ve yerdeki kıyafetlerimde göz gezdiriyordu.

"Birazdan hazır olacağına emin misin gerçekten?" dediğinde dudağımı ısırıp odaya baktım. Hazır olmazdım belki ama elimden geleni yapıp hazırlanacaktım sonuçta zaten. Küçük bir kahkaha attım ve ses tonumu biraz kalınlaştırarak konuşmaya başladım. "Tabii canım. Birazdan hazır olurum." 

"Yardım etmemi ister misin?" Elimi havada gelişigüzel salladım ve pijamamın cebime soktum. "Hiç gerek yok." Kaşlarını çattı usulca. "Emin misin?" Kahkaha attım bilmiş bir tavırla. "Tabii ki eminim." Aslında hiç de emin değildim. Hatta kesinlikle emindim ki yardıma ihtiyacım vardı. Odamdaki kıyafetlere göz gezdirdikten sonra dudağımı ısırıp Uygar'a geri döndüm. "Ya da... küçük bir yardım. İyi olabilir sanırım." Kafasını salladı.

İlk olarak yerde duran kıyafetlerimi yatağıma çıkardım ve koskocaman bir kıyafet yığını oluşmasına sebep oldum. Bunu yaptığımı gören Uygar kaşlarını çattı. "Almila ne yapıyorsun?" dedi. "Kıyafetlerimi yatağa koyuyorum." dedim sakince. Yanlış bir şey yapmıyordum sonuçta.

"Sana inanamıyorum. Ben bile senden daha temizim. Şu karmaşaya bak. Ne yaptığını görmüyor musun?" Kaşlarımı çattım alay edercesine. "Sen mi benden daha temizsin?" Kafasını salladı kendinden emin bir tavırla. "Bir haftadır aynı tişörtü giyen ben değilim. Tamam mı?" dediğimde yüzünü buruşturdu. "Hey! O benim uğurlu tişörtüm. Sınav haftası tabii ki her gün onu giyecektim. Ayrıca yıkanıyordu o her gün." Alay edercesine kıkırdadım ve aynı alaylı tonda konuşmaya başladım.

Lunaparkın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin