3 yıl önce...
"Almila, hadi uyan. Geldik." Bu söze karşın gözlerim yavaş yavaş açılmaya başladı. Gözlerimi tamamen açmayı başardığımda Uygar'ın bana tekrar seslendiğini duydum. "Hadi uyan, uyuyan güzel. Uyanma vakti." dedi gülerek. Söylediği şeyi tam anlayamayarak esnemeye başladım. Çok uykum vardı.
"Ya Almila ya." dedi Uğur. "Dalağına kadar gördük kızım, ne yapıyorsun? Ağzını kapatarak esne." Bu sözüne karşı oflayarak gözlerimi ovuşturdum ve çantamı elime alıp ayağa kalktım. Uygar önümden otobüsten indi. Ben de onun arkasından indim. Hepimiz otoüsten indikten sonra bavullarımızı alıp taksi bulmaya koyulduk.
Antalya'ya varmıştık ama gideceğimiz otel için taksiye binmemiz gerekiyordu. Ben hala ayılmaya çalışarak esniyordum. O sırada Volkan iki tane taksi buldu. Uygar, ben, Volkan ve İrem bir taksiye doluştuk. Barış, Ece ve Uğur da diğer taksiye doluştular.
O sırada Uygar beni dürttü. Ona döndüm tam açılmamış gözlerimle. Telefonumu havaya kaldırdı gülümseyerek. "Telefonunu otobüste unutmuştun. Ben olmasam kalmıştı telefonun." dediğinde gülümsemeye çalışarak telefonumu elinden aldım. "Çok teşekkür ederim. Sen olmasan ben ne yapardım?" dedim mayışmış sesimle. Gülümsedi ve kafasını iki yana sallayarak önüne döndü.
İrem ön koltuğa oturduğu için otelin adresini vardi taksiciye. Taksici de otele doğru sürmeye başladı. O sırada hala çok uykum vardı. Ayılamıyordum bir türlü. Başımı yanımda bulduğum ilk şeye yani Uygar'ın omzuna yaslayıp bütün yol boyunca öylece durdum. Vardığımızda taksiden indik ve otele girdik.
Denize sıfır ve beş yıldızlı bir otel seçimi yapmamız çok güzel olmuştu çünkü denizi çok seviyordum. Otele varmadan kumsalı gördüm ve bütün uykum anında kaçtı. İrem'e döndüm hızla. "Baksana İrem! Kumsal!" İrem bu söylediğime gülümseyerek karşılık verdi. Ece bir anda yanımıza gelince afalladım ve yere takıldım ama sonra dengemi koruyup düzgünce yürümeye devam ettim.
"Kızlar, otel çok güzel. Değil mi?" dedi Ece. Kafamı salladım. "Çok güzel görünüyor gerçekten ya." dedim ve bir kolumu Ece'nin koluna diğer kolumu da İrem'in koluna geçirip yürümeye başladım. Otele girdiğimizde otelin çok güzel olduğunu gördük ve hepimizin ağzı açık kaldı. Çünkü bu kadar gösterişli bir yer beklememiştik. O sırada Barış bize doğru seslendi. "Kızlar, siz koltuklara oturun. Biz resepsiyon işlerini halledip çağırırız sizi." Gülümsemem büyüdü ve kafamı salladım.
"Ama kimliklerinizi verin." dediğinde hepimiz kimliklerimizi çıkartıp ona verdik. Eline aldı ve Volkan, Uygar ve Uğur ile resepsiyona doğru yürümeye başladılar. Biz de etrafımızı inceleye inceleye koltuklara oturduk. Oturunca İrem bize döndü ve heyecanla konuşmaya başladı.
"Bir şey diyeyim mi? Ben bu kadar güzel bir yer beklemiyordum." Ece de ona katılırcasına "Ben de." dedi. "Kim bilir daha neler vardır otelde ya." diyerek ben de heyecanımı belli ettim. "Kızlar, her gün spor salonuna gidelim. Tamam mı? Ben kesin burada çok yerim. O tatlılar filan. Dayanamam. Bu kadar kalori alıyorsak spor da yapmalıyız." dedi İrem ciddi bir ifadeye bürünerek.
"Gideriz tabii. Sen onları düşünme. Burada her gün denize girdiğimizi bir düşünsene." dedim heyecanla. Kafasını salladı gülümseyerek. Daha sonra Ece tek kaşını kaldırdı ve "Ya siz onu bunu bırakın da. Bir ay boyunca bu çocuklara fena düşeceğiz." deyip çenesinin ucuyla belli etmeden yandaki oğlanları gösterdi.
"Kızım biz mi onlara düşeceğiz, hah. Onlar bize düşecek asıl." dedi İrem tek kaşını kaldırıp kendinden emin bir tavır sergileyerek. Bu tepkisine gülmekle yetindim. Gülmem durunca Ece'ye döndüm. "Ayrıca senin sevgilin var Ece. Ne düşmesi?" dedim gülerek. Güldü. "Düşeceğim tabii ayol. Sevgilimin olması başka oğlanlara düşmeyeceğim anlamına gelmez ama benim sevgilim hepsinden yakışıklı." diyerek Uğur'a döndü gülümseyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lunaparkın Kalbi
Novela JuvenilYaptığın seçimler, söylediğin yalanlar... Haksızlıklar, pişmanlıklar... Gerçekler, yalanlar ve ardı ardına açığa çıkan sırlar... Katiller, suçlular ve aslında katillerden de suçlu olanlar. Dostluklar ve güven... Almila, dostlarıyla kamptayken bir ol...