4| doğrulandı

575 55 146
                                    

|Sirius|

Ortak salona bir sessizlik çökmüştü ve bu sessizlik insana fırtına öncesi sessizliği hatırlatıyordu. Bir yanımda james diğerinde tuna şöminenin karşısındaydık. Bizden başka kimse yoktu.

"Öğrendi" dedi aniden tuna

"Evet bizi duymuş" ben daha neyi bile diyemeden merdivenlerde remus belirdi. Hayatım boyunca gördüğüm en sinirli remustu bu. Kaşlarını öyle bir çatmıştı ki sanki bizim yanımıza değilde birini öldürmeye gidiyordu.

O an her şey yerine oturdu. O gerçekten de birini öldürmeye gidiyordu. Beni.

"Demek buradasın? Hangi hakla hala buraya geliyorsun anlamıyorum!" remus tam karşıma dikildiğinde sesini yükseltmeye başladı. Bende ayağa kalkıp gözlerinin içine baktım. Madem öğrenmişti artık kaçmanın bir anlamı yoktu

"Aylak, sakin olur musun?" ona tezatla oldukça kısık çıkan sesimle konuştum

"Nasıl sakin olayım he? Merlin aşkına kafayı yiyeceğim! Ben sana kardeşim dedim be! Yanında güldüm yanında ağladım. Oysa bütün bu yıllar boyunca sen bana o gözle bakmışsın!" beni tüm gücüyle göğsümden ittirip yere kapaklarken karşı koymadım bile. Her dediğinde haklıydı çünkü.

"Ben ben özür dilerim aylak" kekeleyerek iki üç kelimeyi yan yana getirirken gitgide kontrolü kaybediyordum. Gözlerim dolarken bütün vücudum titremeye başladı. Onu kaybediyordum. Hayatı boyunca benden nefret edecekti.

"Aylak deme bana! O lafı sadece kardeşlerim kullanabilir! Senin gibi bir ibne de asla benim kardeşim olamaz!" yüzüme son kez aşağılayarak bakıp geldiği kadar hızla merdivenlerden yok oldu.

Kalkmaya bile çalışmadım. Sadece titriyordum. Bütün bedenim elektrik akımı geçmişçesine sarsılıyordu. Kalbimin hiç bu denli acıdığını hissetmemiştim. Ailemle son kavgamı yapıp evden ayrıldığım günde bile.

Dizlerimi kendime çekip kollarımı etrafına dolarken kimse umrumda değildi. Hiç bu kadar dibe batmamıştım.

"Sirius, kendine gel!" tunanın sesi geliyordu. Varlığını omzuma dayanan elden anlıyordum ama hayır kıpırdayamıyordum.

"Hadi sirius, ter içinde kalmışsın uyan!" daha tok bir ses konuşurken gözlerimi açtım. Rüyaydı. Her şey rüyaydı.

Daha öğrenmemişti. Daha hiçbir şeyi kaybetmemiştim. Soluklanırken gözlerimi etrafta dolaştırdım. O gerçekçi rüyanın hissini hala bünyemden atamamıştım

"İyi misin balım? Bahçeden koştun gittin. Yalnız kalmak istersin diye gelmedik de. Geldiğimizde de uyakalmıştın" dedi tuna. Ne zaman bir kabus görsem hemen dibimde biterdi. Normalde yanında davul çalsan uyanmayan çocuk geceleri nasıl yapıyordu bilmiyorum ama her kabusumda yanımda oluyordu. Yani evdeki her kabusumda. Okulda onun yerini remus alırdı.

Meraklı bakışlarına karşılık olarak sadece kafamı salladım

"Pati sen hiç iyi değilsin. Sırılsıklam kalmışsın. Hadi pijamalarını değiştir biraz konuşalım" james bir bardağa su doldurup elime tutuştururken konuştu.

Onları ikiletmedim. Gerçekten yardıma ihtiyacım olduğunu biliyordum. Ayağa kalktığımda karşı yatakta hala mışıl mışıl uyuyan remusa takıldı gözlerim. Diğerleri odadan çıkıp salona inerken bende giyinip peşlerine takıldım.

İkisi kırmızı kanepeye yerleşmiş beni bekliyordu. Onların telaş dolu yüzlerini sakinleştirmek adına gülümseyip bende karşıdaki koltuğa yerleştim.

"Bize anlatmak istemediğine gerçekten emin misin?" dedi tuna

"Tuna bir şeylerin farkında olsaydım anlatırdım zaten" gerçekten anlatır mıydım bilmiyorum ama az buçuk farkında olsamda her şeyin farkında değildim "sizin nerden aklınıza geldi böyle bir şey yapmak?"

marauders gaywartsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin