8| kuşlar kadar özgür

488 43 130
                                    

|Evan|

Günler o kadar hızlı ve neşeli geçiyordu ki bu dönemi neredeyse bitirmiştik. Havalar tamamen bozmuş olsada içimdeki mutluluk hiç sönmüyordu.

Çünkü bir şekilde bütün cesaretimi toplayıp kocaman bir işe bulaşmıştım. Tunaya cep telefonundan mesaj atmak.

Oldukça zor bir dönemdi benim için geride kadar yıllar. İçimde onu gördüğüm ilk andan beri yanıpta sönmeyen bir ateş vardı. Öyle güzeldi ki gözleri, saçları, teni, uzun boyu, özelliklede bitmek tükenmek bilmeyen neşesi. Onun yanında hiç kimsenin sıkılma gibi bir ihtimali yoktu.

Bunu kasvetli ve genelde soğuk bir hava veren slytherin salonuna geldiğinde kanıtlamıştı. Ortama adım atar atmaz öyle bir enerji yayıyordu ki, onu burada döveceğini söyleyen Rodolphus bile o giderken kahkaha atıyordu.

Öyle bir çocuktu işte Tuna. Sizin için imkansız olduğunu bilseniz dahi kopamıyordunuz. Sadece bana bulaştığı anlarda konuşuyorduk ve böyle anlarda en ufak dokunuşuna bile hasret olduğumdan olabildiğince temas gerektiren hareketlerde bulunuyordum. Parmaklarının ucuna bile dokunmak kalbimin hızlanmasına yetiyordu. O gün üç süpürgede, kucağında sevgilisi olsa dahil omuzlarımız değdiğinden kalkıp gidememiştim bile.

Belki bu kadar uzun süreden sonra ne oldu da ona yazmaya cesaret edebildiğimi sorgulamışsınızdır. Açıkçası teker teker bütün yakınlarımın gay ya da biseksüel çıkması olarak açıklayabilirim.

Önce regulus ve bartyi odada ön sevişme içerisindeyken basmıştım ve onlarda herkese açıklamak zorunda kalmıştı. Sonrasındaysa Lucius'u hogsmeade'de ağlarken gördüğümde dayanamayıp her şeyi anlatmıştı o da. Meğersem iki senedir James Potter'a aşıkmış. Ehh Xowie ise direkt kendisi açıklamıştı biseksüel olduğunu. Biraz onu incelediğimdeyse gözleri hep lilynin üzerinde olduğundan açıkçası şüphelenmiştim.

Abimse üçüncü sınıftan beri Tunanın ablası Tuanayı seviyordu ve beşinci sınıftayken çıkmaya başlamışlardı. Ama işte abimle tuna neredeyse can düşmanı olduğundan Tuana asla onun öğrenmesini istememişti.

Şimdi yakalansam dahil korkmuyordum işte tüm bu nedenlerden. Bu yüzden oldukça zor olan şartlarla muggle teknolojilerini öğrenmiştim yaz aylarında. Çünkü bunu gizlice evin içinde yapmak çok riskliydi. Bir telefonumun olduğunuysa yakınlarımdan başka kimse bilmiyordu. Bir gece ise metamorphmahus yeteneklerimi kullanıp siriusun telefonundan tunanın numarasını almıştım.

Uzun lafın kısası onun için sınırlarımı zorluyordum. Ama o bunu hiç farkında değildi.

Gerçi şu son dönemlerde -telefondakinin ben olduğumu bilmese de-  aramız oldukça iyiydi. Karşısında bir slytherin olmayınca -ona yazacak kişinin sly olmayacağından emindi- oldukça iyi davranabiliyordu.

Bugün ise gryffindorla maçımız vardı. Kazanan hufflepuffla final yapacağından kıran kırana bir mücadele bizi bekliyordu. Şimdi bütün takım hazır bir şekilde soyunma odasından çıkıp sahaya varmıştık.

Tuna maçta olmadığından ve arayıcımız olan regulus fazla iyi olduğundan bizim takıma tamamen güveniyordum. Geçenki ravenclaw maçında snitchi ilk yarım saatte yakalayarak hiç birimizi yormamıştı bile reggy.

Süpürgelere binip karşı karşıya dizildiğimizde Madam Hooch topları serbest bırakıp maçı başlattı. Kısaca bir maç özeti vermem gerekirse, hilelerle maçı kaybettik.

Daha uzun bir özet isterseniz de, en başta hepimiz oldukça odaklanmış olduğumuzdan 40- 80 gibi ezici bir skorla öndeydik. Ama maçı sunan kişi pufflardan Isaac Brown'du ve kendisi çapulcuların yakını olduğundan arada bir işi siriusa devrediyordu. Sirius ise kardeşinin kafasını neyin karıştıracağını iyi bildiğinden oradan vuruyordu.

marauders gaywartsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin