9| tiyatro

530 52 237
                                    

|Sirius|

Bir kabak nasıl insanın başına patlar? Hemen size anlatayım. Öncelikle bir tane şaka yapılacak slytherin buluyorsunuz. Tercihen Sümsükus Snape olabilir. Sonra sümsükusunuzun yağlı saçlarını temizlemek adına kafasına şampuan döküp onu karagöle atıyorsunuz. Bıcı bıcı yaptırılmaya çalışılan bir sümsukus oldukça asabi olabilir. Lütfen dikkat ediniz.

Eğer bizim gibi dikkat etmezseniz bütün bölüm profesörleri başınıza toplanabilir ve hayatınız boyuncaki en saçma cezayı alabilirsiniz: akşam bütün okul önünde doğaçlama tiyatro yapmak.

Hayır yani biz sümsukus beye iyilik yapıyoruz. O iğrenç yağlı saçlarını yıkıyoruz, o bize teşekkürü böyle ediyor. Sonra niye bu çocuktan bütün benliğinle nefret ediyorsun? Nasıl etmeyeyim?

Remus kızgın bir şekilde tepemize dikilmişti. Açıkçası şu kaşları çatık ve sert erkek modu bile oldukça çekiciydi.

"Merlin aşkına niye sizi her yalnız bıraktığımda ceza alıyorsunuz?"

"Hepsi sümsukusun suçu"

"Çocuğu karagöle atmışsınız Jamie. Suç hala onda mı?"

"Ama biz ona iyilik yapmak istemiştik Remus. Kayganlaştırıcısız ilk kez vermiş gibi çığlık atıp herkesi başımıza toplayan oydu" dedi Tuna itiraz eder gibi

"Aynen bizim niyetimiz bu sefer tamamen arkadaşçaydı" dedim Tunayı destekleyerek.

"Niyetinizi bilmiyorum ama akşam bütün okula maskara olacağınız kesin"
.
.
.
.
"Yaa off sığmıyorum ki ben buna. İki metre herife giydirmeye çalıştığınız şeye bak ya" tuna ağlayarak kabinden çıktığında kendi halimi bırakıp ona gülmeye başladım.

Tuana hoca bu sefer bize çok farklı ama etkili olacağını düşündüğü bir ceza bulmuştu. Tiyatro yapacaktık ama işin kötüsü ikisine prenses kıyafetleri giydirmişti. Evet resmen PRENSES KIYAFETLERİ! Bana ise daha da kötüsü hizmetçi kıyafetleri...

Ben ki havalılar havalısı Sirius Black beyaz renkli bir gömlek ve siyah bir etek giymiştim. Önümde ise yine beyaz etrafı dantellerle örülü bir önlük vardı. Evet bu kıyafetle bütün okulun karşısına çıkacaktım. Annemler beni reddetmesine rağmen bu şekilde görseler beni bu sefer kesin öldürürlerdi.

Tunanın üzerindeki elbise ise pembe beyaz renklerdeydi. Hepimizden uzun olduğundan elbise dizinin yedi sekiz santim altına geliyordu. Tunaya verdikleri peruk kızıl ve kıvırcıktı. Üzerine de minik bir prenses tacı takmışlardı.

En sonunda ağlama sesleri eşliğinde James çıktı kabinden. Onun elbisesiyse kırmızı beyazdı. Peruğu ise sarı uzun saçlardan oluşuyordu. Sanki daha ne kadar rezil edebilirizi tartışarak peruğu iki yandan kurdeleyle bağlamışlardı. Merlin aşkına cidden çok çirkindik.

"Hadi güzellerim çıkın sahneye" dedi Tuana hoca içeri girerken. Sonra ise aynı anda kahkahalara boğuldu. "Gerçekten çok yakışmış. Son bir şey ekleyelim. Bakın size ne getirdim?" elinde üç tane farklı renk ruj ve makyaj çantası vardı.

"Tuna gel bir tanem"

"Abla inşallah senin için çok önemli olan bir baloda düşmanınla pişti olursun" tuna beddua ede ede yanına gittiğinde pembe ruju ve yanaklarını al al eden bir fırçayı sürdü yüzüne.

"İşte şimdi gerçek bir prenses oldun" ağlasakta yine de aynı işlemi jamese de uyguladı. Ben hizmetçi olduğumdan masalın ilk zamanları makajsız olacaktım. Ama yinede bazen bu kızın sadist olduğunu düşünüyordum. Resmen acımızdan zevk alıyordu.

marauders gaywartsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin