Mutlu olmamız için bir sebep olmasına gerek yoktur aslında . Bir kuş sesi yada bir yağmur... Korkmamız içinse gök gürültüsü yada bir çığlık... Ya da ben sadece böyle düşünüyorum.
Mutlu olmak çok basitti benim için keza korkmak da öyle. Yağmur sesi ne kadar mutlu etse de aniden çakan şimşek ağlayacak raddeye getirirdi beni. Bu kadar duygusal olmamın tek sebebi vardı aslında. Ailem...
Babam ve annem... Dışarda gördüğüm hiçbir aile gibi değildik biz. Mutlu yada huzurlu. Babam her gece sarhoş gelirdi annem ise... Bazen çok düşünürdüm neden ? Ama verecek bir cevabım yoktu . Herkesin alnına yazılan bir kader vardı benimki de buydu.
Cümlemin sonuna noktayı koyup defterimi çekmeceye koydum. Tek dert ortağım oydu benim. Konuşacak yada görüşecek tek şey o defterdi. Kardeşim bile yoktu neden olsun ki? Ben bile hatayken neden bilerek kardeşim olsun?
Topuklu ayakkabı sesini duyunca annemin yine o kötü yere gideceğini anladım. Gözlerimi sımsıkı kapatıp derin bir nefes aldım. Kapımın açılması ile gözlerini açıp anneme baktım. Üstünde kırmızı mini elbise ve siyah topuklu ayakkabı vardı.
'Işıkları kapat gelen olursa açma annem yok de '
Başımla onayladım ve ayağa kalkıp anneme sarılmak için kollarımı açtığımda her zaman ki gibi geri çekilip ellerini önüne uzattı.
'Seni Kaç kere uyarmam gerek he ? Yaklaşma bana anladın mı? Lanet baban ve sen bir an önce geberin '
Hıçkırarak ağlamaya başladım ve annemde odadan çıkıp gitti.
Bir kere olsun bu yaşıma kadar bana sarılmamış ve öpmemişti. Babam da öyle . Sanki ben onların çocuğu değilmişim gibi...Saat gece yarısını bulunca uykumdan uyanıp su içmek için mutfağa gidip ışığı açtım. Mutfak her zaman olduğu gibi dağınık ve kirliydi. Ne zaman mutfakta bişeye el sürsem annem hep kızar ve dokunmamamı söylerdi.
Yanağımı silip bardağa su koyarak içmeye başladım. Kapı sesi gelince babamın geldiğini anladım ve bardağı bırakarak mutfaktan çıktım. Tam odama girecekken duyduğum ayak sesleriyle durup dinlemeye başladım. Bir değil birden fazla ayak sesi vardı. Korku bedenimi sarınca titreyerek ağlamaya başladım. Elimle ağzımı kapatıp mutfağa geri girerek tezgahın dibine çöktüm.Barbaros yalçın
Elimdeki viski bardağını masaya sertçe bırakıp ayağa kalktım. Karşımda bir zavallıdan farksız ağlayan ayağıma kapanan gül'ü ayağımla itekleyip geri çekilmesini sağladım.
'Bu Kaç oldu?'
Sesim oldukça soğuk ve net çıkmıştı. Gül her zaman yaptığı gibi yine mekanıma uyuşturucu getirmiş ve içmişti. Korkudan titreyen bedenine iğrenerek baktım. Gecede kaç adamın altında olduğunu sayamıyorum bile.
'Özür dilerim affet lütfen '
Yine aynı cümle... Sinirle ellerimi saçına atıp ayağa kaldırdım.
'Seni öldürürüm duydun mu?'
Başını hızla olumlu sallayıp ağlamaya devam etti. Kapı açıldığında bakışlarımı kapıda başı önde olan nagehan'a baktım. Yine ne bok yediyse bana gelmişti. Elimdeki saçlardan kurtulup gül'e kapıyı gösterdim. Onunla sonra ilgilenecektim. Nagehan yavaşça yanıma yaklaşıp önümde durdu. Bakışlarım üstüne giydiği bir karış kırmızı elbiseye takıldı. Küçümseyerek baştan aşağı süzüp gözlerine baktım.
'Ne istiyorsun ?'
Başını öne eğip gülümsedi. Tiksindiğim yüzüne daha fazla bakmamak için sırtımı dönerek camdan dışarıyı izledim.
'Sana bir teklifle Geldim'
Hızla arkamı dönüp üstüne yürüyerek saçına yapıştım.
'Senin karşında geceleri koynunda yattığın adam yok kim olduğumu unutma!'
Ağlayarak dizlerinin üstüne çöküp elleriyle yüzünü kapattı.
Oturduğum yere gidip arkama yaslandım.'Borçların kabardı nagehan. Bunu sonucunu ikimizde biliyoruz dimi?'
Korkuyla ayağı kalkıp yanıma geldi.
'Ne istersen veririm sana ama yeter ki öldürme lütfen '
Önümde ağlayarak bacağıma sarıldı.
'Sen bana ne verebilirsin ki?'
Bu kadının ya aklı yoktu ya da bilmediğim çok şeyi vardı.
'Merva'
Duyduğum isimle kaşlarımı çatarak yüzüne baktım ama o bana değil yere bakıp gülümsüyordu. Öfkeyle yerimden kalkıp kolundan tutarak yere fırlattım.
'Lan sen bana kızını mı satıyorsun ?'
Kadın borcunun karşılığı bana kızını veriyordu. Nasıl bir anneydi ki evladından böylesine vazgeçmişti.
'Onu istemiyorum ben de lanet babası da al onu ne yaparsan yap '
Kolundan tutup kendime çekip yüzüne bakıp küçümseyerek konuştum.
'Senin kızın da senin gibiyse hiç gerek yok'
Bir kızı olduğunu elbette biliyordum ama yaşını ve neyle uğraştığı beni ilgilendirmediği için araştırmaya gerek duymadım.
'O tertemiz saf ve çok masum'
Kaşlarımı çatıp onu odadan dışarı çıkarıp yere attım.
'O artık benim. .'
Merva
Adım sesleri yaklaştıkça ağlamam giderek arttı. Anne lütfen gel...
'Küçük hanım?'
Tanımadığım adamlar evdeydi ve beni arıyorlardı. Korkudan yerimde daha da küçülüp kollarımı etrafıma sardım.
'Zorluk çıkartmaya gerek yok '
Mutfağın ışığı açılınca çığlık atıp ayağa kalktım. Önümde beş tane takım elbiseli adamlar vardı. Biri bana doğru gelmeye başlayınca geri çekilip ağlamaya devam ettim. Adam kibarca kolumu tutup yürümeye başladığında gitmemek için direttim ancak burnuma kapanan bezle beş saniye sonra gözlerim kapandı...
Barbaros yalçın
Karşımda uyuyan genç kıza bakıp baştan aşağı süzüp ayağa kalktım. Gerçekten çok masum bir yüzü vardı . Yanına yaklaşıp elimi yüzünde gezdirdim. Gözleri hafif kıpırdandı ve aralandı. Kendimi geri çekip ellerimi pantolonumun cebini koyup ciddi halime büründüm. Gözleri gözlerimi bulunca kalbimdeki sızı belli etti kendini. Çok güzel bakıyordu. Gözleri...
'Siz kimsiniz?'
Sırtını başlığa yaslayıp dizlerini kendine çekerek kollarını etrafına bağladı.
'Barbaros yalçın'
Kendi sesim bana ilk defa yabancı gelmişti. Ben ilk defa bir kızla kibar konuşmuştum. Kaşlarımı çatarak başımı iki yana salladım.
'Eve gitmek istiyorum'
Gözlerinden yaşlar akınca içimde biryer acıdı sanki. Ne oluyo Barbaros yalçın kendine gel!
'Senin evin benim'
Ağlayarak yüzünü elleriyle kapattı. Şimdi yanına gidip sarılasım vardı. Neden? Ilk defa mı bir kadın ağlıyor önünde ?
'Ne istiyorsunuz Benden?'
Gözleri tekrar gözlerim ile buluşunca ne Dediğimin ben bile sonradan farkına vardım...
'SENI...'
YORUM YAPMAYI VE BEGENMEYI UNUTMAYIN..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK'a ESİR / Tamamlandı
Chick-LitKitabımda reklam yapmayın!!! Duyar kasmayın!!! +18 bir hikayedir rahatsız olacaklar okumasın:)