Çaresizlik

36 2 0
                                    

"Çaresizlik nedir, bilir misin? dediler. Bir şeyi bilmekten ilk kez nefret ettim."

Bölüm şarkısı: Toygar Işıklı - Ben Hayatın Mağlubuyum

Çaresizlik...

Çaresizlik, "Olumlu bir çözüme sahip olmama duygusudur. Mevcut koşullar karşısında çözümsüzlük hissidir. Çıkış yolu bulamama, aciz kalma, yetkin olamama durumudur."  denilir. Oysa çaresizlik çok daha fazlasıydı benim için. Sadece çözüme ulaşamama duygusu değildi bu, ne yapacağını bilememekti, öylesine kalakalmaktı, pes etmekti, kimsesiz hissetmekti, hatta hiç bir şey hissedememekti benim için çaresizlik.

Şu an öyle bir noktadaydım ki, ben de babamın peşi sıra canıma kıymayı düşünmüştüm. Babam nasıl olmuştu da canına kıymıştı, intihar etmişti? Nasıl olmuştu da beni yalnız bırakma pahasına yapmıştı bunu? Benim kendisinden başka kimsem olmadığını biliyordu oysa ki. Beni hiç mi düşünmemişti? Üstelik daha dün akşam öylesine güzel vakit geçirmiştik ki birlikte. Bir an için, dün yaşadığım hüsran aklımdan çıkıp gitmişti. Eskiden, çocukluğumda olduğu gibi huzurlu hissetmiştim kendimi, güvende hissetmiştim, aitlik duygusu iliklerime kadar işlemişti o an.  Ama şimdi dünkü hüsran tek başına değildi, hüsranlar birike birike hayal kırıklığı olmuştu bende. Hayattan kopma isteği ortaya çıkıyordu artık. Bir ip bulup, babamın yanına kendimi asasım geldi, ama yapamadım. Kendimi buna hazır hissedemedim. Şu an öyle hisler içerisindeydim ki.. Hem üzüntü, hem kırgınlık, hem sinir, hem hayal kırıklığı... Ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözlerimle çevreye şöyle bir göz gezdirdiğimde, yatağın altında bir kağıt ilişti gözüme. Sanki buraya saklanılmak istenmişti. Buruşuk bir halde, ikiye katlanmış kağıdı açtığımda, babamın yazısı olduğunu anladım. Veda mektubu yazmıştı sanırım bana. Merakla okumaya başladım.

Biricik oğlum, şu an sen bu kağıdı bulmuş ve okuyorsan ben ölmüşüm demektir. Yani öldürülmüşüm.. Evet doğru okudun evlat, öldürülmüşüm. Beni nasıl bir halde buldun bilmiyorum ama, bil ki ben kendimi öldürmedim. O alçakça fiili yapmadım. Seni yalnız, kimsesiz bırakmayı göze alamayacak bir baban olduğunu az çok bilirsin. Ben sana, sen de bana yoldaştık bu hayatta. Benim hayata tutunma sebebimdin sen. Sana ihanet etmek olurdu intihar etmek. Ve ben de ne zorlukla karşılaşırsam karşılaşayım, asla ama asla intihar etmeyi düşünmedim. Seni üzmek bu hayatta en istemediğim şeylerden biridir evlat. Ve maalesef, ben kendimi öldürmesem de şu an ölü olduğum için sen üzüldün. Bunun için nasıl ağladım, nasıl kahroldum bilemezsin. Beni senden, seni de benden ayıran sebebe, kişiye gelince.. Öldürülmemi istemelerinin sebebi, şirkette yaptıkları yolsuzlukları fark etmem ve bunların kanıtlarının bende bulunması. Yaptıkları kanuna aykırı bir çok iş var, bunlardan benim için en önemlisi de fabrikada yapılan üretim sonucu çevreye zarar veren atıklar, kimyasal kaynaklı zehirli sular ve hava kirliliğine yol açan zehirli dumanlar. İnsanlığı zehirleyen bu alçaklara engel olmak istedim ama başaramadım. Ben bu durumu fark ettiğimden beri, bulabildiğim kadar kanıtla belgeledim her şeyi. İlk zamanlar beni fark etmemişlerdi ama bir gün onları gizlice dinlerken yakalandım. Çok işkence ettiler elimdeki her şeyi teslim etmem için ama bunu kabul etmedim.  Bunun sonucunda da evime kadar geldiler belgeleri bulmak için. Eğer kendilerine her şeyi vermezsem beni öldüreceklerini söyleyip bana 3 gün mühlet vermişlerdi. O 3 gün doldu ve işte beni bu halde bulduğun bu gün yaşandı. Öldürülme sebebim de zaten bu belgeleri bulamamaları. Belgeleri bulmak için sana da musallat olacaklardır. Bu evi sat buradan ayrıl, başka bir yerde hayat kur kendine. Belgeleri , senin kendini kötü hissettiğin zamanlarda gittiğin Tac Mahal'in karşısındaki ağacın arkasında bir yere gömdüm. Gömdüğüm yeri sen hemen fark edersin oğlum. Ölümümü isteyen ve gerçekleştiren kişi, patronum Vijay Bhatt'tır. Bu adam çok belalı bir mafya, istediği her şeyi yapabilecek kadar, hatta daha fazla gücü var. Sana da zarar vermesinden korkuyorum evlat. Beni öldürdükleri zaman şüpheyi üzerlerine çekmemek için bir müddet sana ilişmezler. Bu süreçte sen benim cenaze işlemlerimi hallet, sonra da evi satıp başka bir yerde kendine yeni bir hayat kur. Güçlü ol, savunmasız olma onlara karşı. Benim oğlum hiç kimseye boyun eğmez, çok cesaretli, çok güçlüdür. Seni çok seviyorum oğlum, bunu hiç unutma. Bedenen senin yanında olamayacağım artık ama bil ki ruhum hep seninle olacak. Tanrı seni korusun evlat."

-Seni çok seven ve her zaman da sevecek olan baban Prakash Rajput.

Tüm her şeyi öğrendikten sonra, öfkeden ne yapacağımı bilemez bir haldeydim. Babam, intihar etmemişti. Canice öldürülmüştü. Peki ben nasıl olmuştu da hiç bir ses duymamıştım? O adamlar babamı öldürürken nasıl olmuştu da beni bırakıp gitmişlerdi? Hiç bir şeyi anlamıyordum. Belki de belgelerin yerini babamdan öğrenemeyeceklerini anlayıp onu öldürdüler ve bu belgelerin yerini beni izleyip bulacaklar. Babamın dediği gibi önce cenaze işlemlerini yapmalı, sonra da bu evi satıp buralardan gitmeliydim.

Hemen polisi arayıp, babamı asılı halde bulduğumu ihbar ettim. Eve geldiklerinde, evin her yerini incelemeye başladılar. Beni de ifade vermem için polis merkezine götürdüler. Ben, sanki babam intihar etmiş gibi ifade verdim. Bir süredir sağlık durumunun iyi olmadığını, psikolojik olarak da kötü günler geçirdiğimizi söyledim. Böylelikle onun intihar ettiğini düşünecekler, evde olay yeri inceleme de bir kanıt bulamayacak ve bu dava bu şekilde kapanacaktı. Ancak bu mesele kapanmayacaktı. Ben, bu mektupta yazan kanıtları bulacak, o adamın izini sürecek ve babamın intikamını alacaktım elbet. Ama şimdi değil, bu olayın üzerinden uzun  bir süre geçtikten sonra..

Polis merkezinde ifade verdikten sonra, otopsi işlemleri biten babamın cenaze işlemleri de yapıldı. Ertesi gün Antyeshti ( ölü yakma törenleri) yapılacaktı. Ben, evi satmak için gerekenleri yapmak üzere çıktım polis merkezinden. Satış işlemi kolayca yapıldıktan sonra, evden topladığım eşyalarımı da aldım. Adamların beni bulamayacağı bir yer düşünmek amacıyla ve biraz da kafamı dinlemek için bir otele gittim. Bir oda kiraladım. Odama geçtiğimde, kendimi  yatağa attım ve Tac Mahal'de yattığım şekilde yatıp tavanı izleyerek olanları düşünmeye başladım. İki günde neler gelmişti başıma böyle? Gidişatının kötü olduğunu düşündüğüm hayatım artık tam bir kaosa dönüşmüştü. Yaşadığım bu hayata, hayat demeye bin şahit isterdi. Beni anlayan, dinleyen tek insanı, bu hayattaki tek yoldaşımı kaybetmiştim. Artık gerçekten tam anlamıyla yalnızdım, kimsesizdim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Eski Ishaan'a kalsa çoktan intihar etmişti. Ancak şimdi, yaşayacak durumum, halim kalmasa da, yaşamak için bir amacım, bir sebebim vardı. Bu amacımı gerçekleştirdikten sonra yine intihar edebilirdim ama şimdilik yaşamalıydım. Babam için, babamın intikamı için... Babamın, uğruna öldüğü yolsuzluğu ispat edip Vijay denilen adamın suçlu olduğunu kanıtladıktan, hatta gerekirse onu öldürdükten sonra yine intihar edebilirdim. Şimdilik yaşamalıydım. Bu düşünceler içerisindeyken uyuyakalmışım. Uyandığımda, eşyalarımı toplayıp yakma törenleri için babamın cenazesini almaya gittim. Sonrasında törenlerin tamamlanması için Ganj Nehri'ne vardık. Orada yıkama işlemi yapıldıktan sonra Varanisi'ye (ölü yakma işleminin yapıldığı yer) gittik. Yakma işlemi tamamlandıktan sonra gerekli olan tüm merasimler yapıldı. Ben, bu olanların şokunu üzerimden atamıyordum. Ağlıyordum öylece. Babamın yakılmasını gözyaşlarım eşliğinde izlemiştim. Elimden başka bir şey gelmiyordu. Ağlaya ağlaya da terk etmiştim bulunduğumuz yeri. Ardından kendime intikamımı alana, amacıma ulaşana kadar kalacak bir ev bulmak için çıktım yola. Kısa bir müddet sonra da, beni idare edecek evi buldum. Kira miktarını konuşup  işlemleri  yaptıktan sonra, eve gitmek üzere bir taksiye atladım. Yolda giderken, acayip bir şeyler olmaya başladı. Taksi benim tarif ettiğim yere değil, ormanlık bir alana doğru gitmeye başladı. Ben taksiciye nereye gittiğimizi sorsam da bir cevap alamadım. Sonrasında taksi durdu, beni iki adam indirdi aşağı,  ellerimi bağlamaya çalışıyorlardı ki, ellerinden kurtulup hızla koşmaya başladım. Olabildiğince hızlı, sadece babam için, babamın intikamı için.. Bir süre sonra arkamdan adamların yaklaşmakta olduğunu fark ettiğim bir anda, bana şiddetle bir  şey çarptı. Sonrası sonsuz karanlık...

Kanadı Kırık Ruhlar DiyarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin