Zili çaldığı için gerildiğini fark etti. Ne olursa olsun bugün bütün bu saçmalıklara son verecekti. Hülya kapıyı açtı. Kısa süre bakışmanın ardından Efsun söze girme ihtiyacı hissetti.
"Merhaba. Ben biraz konuşmak istedim."
Hülya sanki arkadaşının uzun süredir buna ihtiyacı varmış gibi hissetti.
"Tabi, geçsene içeri."
Efsun bir an tereddüt etti.
"Yok ben çok uzun tutmayacağım."
Hülya ne olduğunu anlayamadığından şaşkın bir şekilde bakıyordu. Efsun'un bakışları kötü bir haberin, daha doğrusu bir felaketin habercisi gibiydi.
"Kötü bir şey mi var?" Dedi Hülya. Sanki en başından beri onun kötü bir şey sakladığını biliyor gibiydi.
"Aslına bakarsan evet." Dedi Efsun. "Bak benim söyleyeceğim şeyler belki seni üzebilir. Uzun süre üzerinde düşündüm. Nasıl diyeceğimi bir türlü bilemedim." Gözleri dolmuştu. Hülya manasız bir şekilde bakmaya başladı. Efsun ağlamaya başlayınca onun koluna girdi. "İçeri geçelim."
"Hayır." Dedi Efsun. "Belki de doğru yapmıyorum. Bilmiyorum ama en azından bunu senin de bilmen gerek."
Hülya arkadaşına baktı. Hiçbir anlam veremedi.
"Söyle lütfen. Korkutuyorsun beni."
"Zafer." Dedi. Yutkundu. Nasıl söyleyeceğini bilemiyordu. Ama artık ağzından da çıkarması gerekti.
"Ne oldu." Dedi. Hülya meraktan çıldıracak gibiydi.
"Geçen ofisinin önünden geçerken onu sarışın bir kadınla gördüm."
Hülya'nın gözleri fal taşı gibi açıldı. Soluk alıp verişleri hızlandı. Yanaklarını sıktı.
"Kadını öpüyordu. İkisinin bir fotoğrafını çekemedim ama kadının fotoğrafı var."
Hülya'nın suratında sinirden çok şaşkınlık vardı. Hiç sesini çıkarmadı. Efsun aceleyle uzaktan çektiği fotoğrafları sırayla Hülya'ya gösterdi. "Bak kadın bu."
Hülya donmuş bir vaziyette telefona baktıktan sonra kafasını kaldırdı. "Defol git buradan!"
Bu bağırış Efsun'u da ürkütmüştü. Efsun söylediğinin bir şok etkisi oluşturacağını tahmin etmişti ama bu kadarını da beklemiyordu.
"Bak ben de çok sinirlendim. Evet Zafer böyle bir şey yapmaz diye düşündüm."
Hülya Efsun'un gözlerine baktı.
"Git!" Dedi. "Sen iyi değilsin."
Sertçe kapıyı kapattı. Efsun söylediği şeylerin ne işe yaradığını bilemedi. Böyle bir etki oluşturabileceğini düşünmemişti. Acele ettiğini, erken davrandığını düşündü. Elbette Hülya kocasının böyle bir şey yapacağını düşünmemişti ve şok olmuştu. Asansöre binmedi. Onun yerine merdivenlerden ağır ağır çıktı. Kapısının önüne geldiğinde içeri girmek yerine arabayla dışarı çıkıp kırlarda uzun uzun koşmak istedi. Ama kocası gelecekti. Belki o gelince akşam bir yerlere çıkarız diye düşündü. Eve girdi. Odaya çıkıp üzerini değiştirdi. Ortalığı topladı. Yerde duran medikal çantasını banyoya kaldırdı.
İki tane orta boy pizza söyledi. Masayı hazırladı. Çok acıkmıştı. Ama eşi gelmeden de başlamak istemedi. Bu saatlerde gelirdi. Kapı çaldı. Delikten baktı. Hemen kapıyı açmadan önce kısa bir cilve yapmak istedi.
"Kim o?"
"Hayatım ben geldim."
Kapıyı açtığında Mehmet büyük bir gülümsemeyle eşini karşıladı. Beraber yemek yediler. Televizyonda ki saçma yarışmaları izleyip vakit geçirdiler. Sahiplenecekleri çocuk hakkında konuşup mutlu oldular. Ama bugün biraz farklı gibiydi. Efsun'un gözlerinde tuhaf bir hüzün vardı. Kocasına da açıklamaya karar verdi. Mehmet kanepeye uzanmıştı. Efsun tekli koltukta oturuyordu.
"Mehmet."
"Efendim." Dedi. Bunu söylerken karısının suratına bile bakmadı.
"Ben bugün Hülya'ya olanları anlattım."
Mehmet tedirgin oldu. Koltukta doğruldu. "Eee..."
"Hülya neredeyse şok geçirdi. Sinirlendi."
"Ne bekliyordun ki?"
"Bilmiyorum. Yine de öyle tepki vermek zorunda değildi."
"Neden söyledin ki?" Dedi sonra sinirle. Efsun kocasının bir anda böyle bir sinirle yükselmesine şaşırdı. "Bu her şeyin sonu." Dedi Mehmet. "Artık eskisi gibi olmayacak. Görüşemeyeceğiz."
"Ya ne yapsaydım? Arkadaşımı öylece bıraksamıydım."
"Evet. Bize ne elalemin derdinden."
Efsun kocasının haklı olabileceğini düşündü.
"Bu evden taşınmak istiyorum." Dedi. Artık burada mutlu olabileceğimi sanmıyorum."
Mehmet karısına hak verdi. Zaten buraya pek alışamamışlardı.
"Haklısın." Dedi. "İyi bir daire var. Hatta bir tane de villa var. Uygun. Oraya geçebiliriz."
Efsun "Demek ki Mehmet de uzun zamandır buradan gitmenin planlarını yapıyormuş."Diye düşündü. Kocası çoktan ev bakmıştı bile. Az da olsa sevindi. Kocasına sırnaşmaya başladı. Ona hoşlanacağı bir teklifte bulundu.
"Yatak odasına çıkalım mı? Saat on ikiye geliyor ve biliyorsun ki ben on ikiden sonra vahşi bir yaratığa dönüşüyorum."
Bu sözler Mehmet'in içini gıdıkladı adeta. Beraber yatak odasına çıktılar. Güzel de bir gece geçirdiler. İkisi bir yatak da uzanırken Mehmet karısını omzundan öptü. "Şarap getirsene." Efsun kalktı. Geceliğini giydi. Holden geçip mutfağa girdi. Şarabı eline aldı. Tam gidecekken kocasının yüzük yaptıracağını söylediği aklına geldi. Hala yaptırmamıştı. Yukarı çıkınca onun da hesabını azıcık soracaktı. Daha sonra Mehmet'in ev meselesi hakkında söyledikleri aklına geldi. Kendisi o an bir şey sormamıştı. Mehmet ev meselesini neden bu kadar araştırmıştı ki? Sanki bu söz bir anda aklına gelmemişti de uzun süredir konuşulmuş gibiydi. Sanki kocası değil de Zafer Bey ile konuşmuştu. Sonuçta emlakçı olan oydu. Sonra bu meseleye pek takılmadı. Çünkü bu ilk evleri değildi. Mehmet'de sıkıldıkça bakıyordur diye düşündü. Merdivenlerden üst kata çıkacakken bu saatte hiç de beklenmedik bir şey yaşandı. Kapı çaldı. "Bu saatte kim olabilir ki?" Diye düşündü. Kapının deliğinden baktı. Birkaç adım geri çekildi. Çığlık attı. Elinde ki şişeyi yere düşürdü.Beğendiğiniz bölümleri hemen aşağıdan oylayabilir, değerlendirmelerinizi yazabilirsiniz. Yazdığım diğer eserlere de göz atabilir, yazdıklarımdan haberdar olmak için takip edebilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜVEN OYUNU (TAMAMLANDI)
Mystery / ThrillerEfsun, alt komşuları Zafer Bey'in eşi Hülya'yı aldatmasından çok etkilenmiştir ve aynı şeylerin kendi başına gelmesinden korkmaktadır. Eşi Mehmet ise karısının bu endişelerini dindirmek için ona güven oyunu oynamayı teklif etmiştir. Oynanan bu oyund...