Düğüm-6

743 33 0
                                    

Bir süre kapının önünde bekledi. İçerden küçük çocuğun sesleri geliyordu. Bu biraz canını acıttı. Kendisi çocukları çok sevse de çocukları olmamıştı. Sorun kendisindeydi. Denemedikleri yöntem kalmamıştı ama bir türlü hamile kalamamıştı. Ve artık otuz beş yaşlarına geldiği için şans iyice azalmış, denemeyi bırakmışlardı. Mehmet çocukları çok sevdiği için bir keresinde evlatlık almayı önermiş, ama daha sonra çok üzerinde durmadıkları için bu öneri rafa kalkmıştı. Şimdi bu özlemin içinde daha da arttığını hissediyordu. Bugün kesin olarak kararını kocasına açıklayacaktı. Evlatlık da olsa bir çocuk edineceklerdi. Kocası zaten dünden razıydı. Bu iki, üç saniye içerisinde ani bir karar vermişti. Bu kendisini daha da mutlu hissettirdi. Ama daha sonra daha da mutsuzlaştı. Şimdi nasıl diyecekti? Kendisi yüzünden boşansalar ne olacaktı? Bu küçük çocuğun geleceğinde kendisinin de bir payı olmayacak mıydı? Hem de kötü bir pay. Ömür boyu bunun vicdan azabını sürdürebilirdi. Ama diğer türlüsüde kötüydü. Muhafazakar kimliğinin altında kendisinden asla beklenmeyecek bir şey yapan bu aşağılık herif cezasız mı kalacaktı. Kafasında ki bütün bu soruların ardından Hülya kapıyı açtı.
"Merhaba." Dedi Efsun. Ne diyeceğini bilemiyordu. Kapıyı bir kere çalmış bulundu.
"Merhaba, buyur geç."
Kapının önünde hareketsiz bir biçimde, ne yapacağını bilmeden, öylece durdu. İçeri girmek istemedi. Kendini kötü hissediyordu.
"Sağolasın, ben geçmeyeyeyim. Hem daha aldıklarım arabada, onları getireceğim."
Hülya bu olup bitenlere anlam veremedi. Madem içeri geçmeyecek, ne diye kapıyı çaldı diye düşündü. Efsun tedirgin bir şekilde Hülya'ya bakıyordu. Acilen bir yalan uydurması gerektiğini düşündü.
"Bizim tirbüşon kayıp olmuş, ben de almayı unuttum da. Akşam Mehmet geldiğinde ilk isteği şarap olacak. Seninkini ödünç alsam olur mu?"
Hülya tuhaf tuhaf Efsun'a baktı. Sonra hafifçe sırıttı. "Bizim evde türbişon ne gezsin Efsun."
Efsun bulduğu yalanın saçmalığını fark etti. Bu evde şarap içilmesiyle, ateistlerin hacca gitmesi aynı ölçüdeydi. Hatta ikincisi daha mümkündü.
"Ben yine de şansımı deneyeyim dedim." Dedi Efsun bozuntuya vermeden. "Yine de sağol. Sonra görüşürüz."
Efsun tam uzaklaşacakken Hülya arkasından seslendi.
"Efsun!"
Efsun durdu. Arkasını döndü ve Hülya'ya baktı.
"Bana söylemek istediğin bir şey var ve söylemiyormuşsun gibi geliyor. Anlatmak istediğin bir şey varsa söyle lütfen dinleyeyim."
Efsun bir an için yine hiç hareket edemediğini fark etti. Bu kadar bariz şekilde belli olmasının da utancıyla kızardı. Bozuntuya vermek istemedi.
"Bir ara konuşalım. Ama şimdi arabadakileri içeri çıkartmam lazım." Küçük bir gülümsemeyle asansöre bindi. Hülya arkasından bakakaldı. Arkadaşının bu tuhaf hallerine kendisi de anlam veremiyordu.
Arabadan çıkarttığı üç tane büyük poşetle yukarı çıktı. Eve girdi. Üstünü değiştirdikten sonra mutfağa girdi. Soğanları doğramaya başladı. Evin her yerine kokmaması içinde oda parfümünden bolca sıktı. Kocası için güzel bir et sote yapacak, yanına da kırmızı şarap açacaktı. Çocuk fikrini ona açacak, eşini daha da mutlu edecekti. Eşinin gelmesi an meselesiydi. Etleri yavaştan kavurmaya başlamıştı. Zil çaldı. Mutlu bir şekilde kapısını açmak için kapıya yaklaştı. Yine de kapı deliğinden şöylece bir baktı. Ama beklediği gibi gelen eşi değildi. Hülya kapıda duruyordu.

Beğendiğiniz bölümleri hemen aşağıdan oylayabilir, değerlendirmelerinizi yazabilirsiniz. Yazdığım diğer eserlere de göz atabilir, yazdıklarımdan haberdar olmak için takip edebilirsiniz.

GÜVEN OYUNU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin