Kim Jennie;
Jisoo, kendi evinde parti vereceğini söyleyerek hepimizi evine çağırmıştı. Normalde fazla anaç ve partilerden de hoşlanmayan bir yapısı vardı ancak sadece az çok iletişiminin olduğu kişileri çağıracağı için fazla kalabalık olmayacağından bahsetmişti.
Geleli biraz olmuştu ancak açıkca söylemek gerekirse canım şimdiden çok sıkılmıştı. Hiçbir zaman gerçekten bir parti kraliçesi olmamıştım. İlgiyi çok sever, ilgi görmeye bayılırdım ancak partilerden hoşlanmazdım.
"O değil," diyerek bağırdı, Lisa. "O çocuk değil, onun yanındaki. Bak, şu. Uzun boylu olan."
"Oha," dedi, Chaeyoung. "Lali, bu çocuk baya iyi... Bu arada, biz de geçen gün gösterdiğim çocukla hâlâ konuşuyoruz."
"Çok çocuksu değil miydi o?"
Onların muhabbeti devam ediyordu ancak erkeklerden konuşuyor olmaları ilgimi çekmemişti, bu yüzden onları umursamadan gözlerimi bahçede gezdirmeye başladım. En son gittiğim ev partisi Sehun'unkiydi ve o partide ilk defa Kim Jongin'le aramızda fiziksel bir şeyler geçmişti.
Aslını isterseniz, Sehun'la beraber o kafeye gidene dek Kim Jongin'i kampüste bir kez bile görmemiştim. Dışarıya karşı oldukça kördüm ve karşımdaki kişi kendisini gözüme sokmadığı sürece gerçekten kimseyi görmüyordum.
"Sehun'u gördünüz mü?" diyerek Lisa ve Chaeyoung'a döndüm. "Geleceğini söylemişti."
"Geldi herhalde o," dedi, Lisa. "Jongin'le Chanyeol buradaydı yani, o da gelmiştir sanırım. İçerdeydiler, salonda oturuyorlardı."
Ayaklandım ve başka bir şey söylemeden evin açık mutfak kapısından içeriye girdim. Salona yönelerek içeriye girdiğimde onu görmüştüm, Jongin'i.
Jongin, Chanyeol, Suho ve yanlarında da tanımadığım iki kız yan yana oturuyorlardı ancak Sehun etrafta görünmüyordu.
"Hey," dedim, yanlarına ilerleyerek. Hepsinin gözleri bana döndüğü sırada ben doğrudan Chanyeol'a bakıyor, ona bakınmaktan kaçınıyordum. "Sehun geldi mi?"
"Yok," dedi, Chanyeol, bana garip bir ifadeyle bakarak. "Geleceğim demişti ama gelmedi daha."
Kimseye dönüp bakmadan evin çıkışına ilerledim. Fazla alkol almamıştım, arabamı kullanamayacak gibi değildim ve evime gidip uzun bir banyo yapmak, sonra da uyumak istiyordum.
"Ne bu?" diye bağıran bir ses duyduğumda olduğum yerde durmuş, Jongin'e bakmaya başlamıştım.
"Pardon?"
"Geçen hafta sonunu beraber geçirdik, Jennie," dedi, bastıra bastıra. Uzun boyu yüzünden onunla konuşurken kafamı kaldırmak zorunda kalıyordum ve aslını isterseniz, tam şu anda içimden ellerimi gri saçlarının arasından geçirmek geliyordu. "Ama kaç gündür karşı karşıya bile gelmiyoruz. Geldiğimizde de biraz önce olduğu gibi suratıma bile bakmıyorsun."
"Ne o?" dedim, aslını isterseniz biraz okşanan egomla. "Köpek mi oldun kapımda?"
Bana suratındaki dümdüz ifadeyle bakmaya başladı. Böyle bir şey söylememi beklemiyor olamazdı. Ne olursa olsun, gözlerim kampüste onu aramaya başlamış olsa da ben yine aynı Jennie'ydim. Onun ilgisi bana kendimi iyi ve bir kraliçe gibi hissettiriyordu, bu doğruydu. Ben Taeyong'un ilgisinden de oldukça hoşlanıyordum. Bir başkasının ilgisinden de.
"Oradan bakınca öyle mi görünüyor?"
"Beni biraz uğraştırırsın diye düşünmüştüm," dedim, esen rüzgarla beraber suratıma gelen saçlarımı geriye itelerken. "Kapımda köpek olacağını söylemiştim ancak buna inanmıyordum ama sen gerçekten kapımda köpek olmuşsun gibi davranıyorsun."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
i want to do bad things with you • [jenkai]
FanfictionKim Jennie, herkes için kampüsün gözbebeği... Herkesin gözü ondaydı ve bu durum onu oldukça tatmin ediyordu.