Jennie Kim;
Üniversitenin ikinci döneminin bitmesine çok az bir süre kalmıştı ve havalar oldukça sıcaktı. Üzerimde kısa bir elbise vardı ve kumaşı oldukça ince olmasına rağmen sıcaklıyordum.
Jongin babasından kalan işleri annesine ve ablasına yükleyemeyeceğinden aile dostlarından da yardım alarak şirketlerini idare etmeye çalışıyordu. Durumları bizimki kadar yukarıda olmasa da, çokça iyiydi. Bütün şirketin Jongin'e kalmış olmasının onu rahatsız ettiğini anlıyorum fakat böyle bir iş bana düşseydi beni asla rahatsız etmezdi.
Kampüste, her zamanki gibi iceberg olduğumdan kimseyle iletişim kurmuyordum. Masada yanımda oturan Jisoo ve Lisa, kendi aralarında muhabbet ediyorlardı. Arada birkaç kez Rosé'nin isminin geçtiğini duymuştum fakat konu umrumda olmadığından dinlememiştim.
Zaten onlar da beni bildiklerinden çok fazla iletişim kurmak için çabalamıyor, sohbete dahil olmam için uğraşmıyorlardı.
Sehun o gereksiz yemekten sonra benimle iletişim kurmaya çalışmış olsa da umursamamıştım. Bütün çocukluğumuzun beraber geçmiş olması falan umrumda değildi.
Parayı seviyor olabilirdim fakat sadece para için sevmediğim birisiyle evlenecek, bu yaşta böyle gereksiz şeyler düşünecek birisi değildim. Önceliklerim farklıydı, her zaman farklı olmuştu ve Sehun bunu çok iyi biliyordu.
Beni asıl sinirlendiren şey ise, fark etmeden yapmış olsa da, tek amacının yine arkadaşını korumak olmasıydı. Sürekli olarak birilerini benden korumaya çalışmasından sıkılmıştım.
Lisa da, Jisoo da derslerinin olduğunu söyleyerek masadan kalktıklarında ve masada tek başıma kaldığımda telefonumla uğraşmaya devam etmiştim.
"Selam, Iceberg," diyerek gülümseyen bir yüzle karşımdaki sandalyeye oturduğunu gördüğüm Taeyong, gözlerini gözlerime dikerek bana bakmaya başlamıştı. "Nasılsın?"
"İyiyim, Taeyong," diyerek dudaklarımı yaladım ve geriye yaslanarak Taeyong'a bakmaya başladım.
"Ben de iyiyim," dedi, sormadığım halde. Tavırlarıma alıştığı için sorun ediyor gibi görünmüyordu ve biraz da kişilik olarak yüzsüz birisiydi. "Cuma günü bir parti veriyoruz, eğer sevgilin kızmayacaksa kesinlikle gelmen gereken bir parti olacak."
"Sevgilim kızmayacaksa mı?" diyerek alaycıl bir şekilde güldüm ve başımı iki yana salladım. "Taeyong, beni tanıyamamışsın."
Ben kimsenin sözüyle hareket etmezdim.
Alt dudağını dişleyerek sırıtmaya devam etti. "Bu hâlâ bir şansım olduğu anlamına mı geliyor, Jennie Kim?"
Omuz silkerek açık saçlarımı omuzlarımdan geriye iteledim. "Kim bilir."
"Pekâlâ," diyerek ayağa kalktı ve bana yukarıdan bakarken göz kırptı. "Adresi mesaj olarak gönderirim. Çok istersen sevgilini veya kuzenini de getirebilirsin, Iceberg."
•
Uzun zaman sonra ilk defa eskisi gibi tek başıma bir yere gidiyordum.
Bir süredir sürekli Jongin'le veya Sehun'laydım ve bugün Taeyong'un beni çağırdığı partiye tek başıma gidiyordum.
Sehun'la bir müddettir konuşmuyorduk. O günkü sinirim hâlâ geçmemişti ve sanırım o da bunu bildiğinden, ya da tahmin ettiğinden, yanıma gelmiyor, mesaj atmıyordu. İlk birkaç gün sürekli mesaj atıp arıyordu fakat sonunda pes etmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/224457315-288-k666260.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i want to do bad things with you • [jenkai]
FanfictionKim Jennie, herkes için kampüsün gözbebeği... Herkesin gözü ondaydı ve bu durum onu oldukça tatmin ediyordu.