First Day of School

1.1K 25 36
                                    

"Cücük! Gel artık, krepler hazır!" Genç kız merdivenlere doğru seslenip gülümseyerek tekrar tavaya döndü. Görkem'i göreceği hal yüzünden içi kıpır kıpırdı.

"İn artık!" İkisini de görecek şekilde ayarladığı kameraya bakıp el salladı ve elindeki krep kaşığını havada birkaç kere salladı. "Geliyorum bak!"

"Geliyorum," diye tısladı Görkem tırabzanlardan tutunurken. "Geliyorum."

Merdivenden inen çocuğun dişleri arasından konuşması Gizem'i kahkahaya boğmaya yetmişti. "Senin yüzünden evin içinde şıkır şıkır dolaşıyorum. Seni kardeş diye müjdeledikleri günün Allah belasını vers-"

"Of, kes artık çeneni ya. İn merdivenden Görkem." Gizem kaşlarını çatıp gözlerini kıstı ve elindeki tahta krep kaşığını yine sallayarak arkasını döndü. Üzerindeki kocaman kostüm hareket sınırlarını tamamen zorluyor gibiydi.

Görkem'de üzerindeki kostümle zor da olsa merdivenden inip karşısındaki boy aynasına baktı yavaşça. "Ulan her gün şuradan inen kaslı afetül derya kardeşine bugün bu kıyafeti mi reva gördün hain?" dedi, hala aynada bir sağa bir sola dönüyordu. "Şu halime bak hele."

"Evet," dedi Gizem. Dudaklarını birbirine bastırmış, eli belinde itina ile Görkem'i izliyordu. Şaheseri ile gurur duyarak devam etti konuşmasına. "Bu dinozor seni açtı gibi, ne dersin okula da bunlarla gidelim mi?"

"Seni halıya sürterim Gizem." Görkem aynadan yavaşça gözlerini çekip mutfaktaki ocağın başında onu izleyen kardeşine döndü. "O yeşil gözlerin halının rengiyle aynı beyaza kavuşuncaya kadar hem de."

Gizem korkuyla bi Görkem'e bir de mutfağa bağlı olan salonun halılarına bakındı. Bir anlığına o anlar aklına gelince kafasını sallayarak tekrar krebine döndü. "Kes be sesini, ucube."

"Kes be, çöp varili." Görkem kendini çekiştire çekiştire tam sandalyesine oturacaktı ki kapının çalması ile Gizem'le göz göze geldiler.

"Taş, kağıt, makas!" Aynı anda sol avuçlarına sağ ellerini yumruk yapıp tokatlayarak vurdular ve hareketlerini belirlediler. Yaklaşık bir saniye sonra Görkem söylene söylene kapıya gidiyordu. "Senin akılsızlığını niye benim ayaklarım çekiyor ya!"

"Hayat müşterek be, kader işte."

"Sen o görüntüleri silmeseydin şu rezilliği çeker miydik sanıyorsun sen?" Hızla kapıyı açıp tekrar arkasını döndü. "O videolar çekilirken biz beş yaşında bile değildik! Aynı hissiyatı verir mi sanıyorsun sen boş benzin istasyonu!"

"Oh, Görkem başlamış yaratıcı hakaretlere?" Ece, Görkem'in kıyafetinden sıvışarak içeri kaçıp son krebi de tabağa yerleştiren Gizem'in omzuna kolunu attı. "Girseydin, gereksiz."

İçeri geçerken suratı kıyafetten zar zor seçilen Görkem'in yanağından makas almayı da ihmal etmemişti. "Geçmiş mi olsun diyoruz?"

"Niyeymiş o?" Görkem gözlerini kısıp mutfakta ona sırıtarak bakan iki kıza karşı elini beline koyup gardını aldı. "E, sabah sabah şımarık ve asi, uyuz bir Görkem var. Sen hayatta çekilmezsin şimdi."

"Sen öyle san," dedi Görkem, Emir hala kapıda bekliyor ve olayı kavramaya çalışıyordu. Görkem omuzlarını silkip Emir'e doğru döndü. "Ben üstümdeki şu ucube işi şeyden kurtulursam bal gibi olacağım."

"Sen ne zaman bal gibi oldun ki," dedi Ece, telefonu kulağına götürmek üzereydi. "Vallahi ben hatırlamıyorum açıkçası. Gizem, sen hatırlıyor musun yavrum?"

Gizem'de üzülür gibi dudaklarını birbirine bastırdı ve kafasını sağa sola salladı. "Doğduğu andan beri yanındayım, hep sirke küpüydü bu. Ya biz baldan anlamıyoruz ya da bu sadece asabiyet için yaratılmış bi mahluk."

SARM'AŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin