"Yakmışlar lan kızları!" Ege kafasını camdan çıkarıp tekrar Görkem'e döndü, inanmak istemiyordu olanlara. "Yakmışlar lan!"
"Kes sesini!" Görkem iki eliyle de direksiyonu sıkıca kavrayıp gaza biraz daha abandı, araba bütün hız sınırlarını çiğnemeye başlamıştı. "Kes! Yetişicem ben! Olmayacak öyle bir şey!"
"Görkem hızlı git biraz, yetişmemiz lazım!"
"Dayanın, dayanın geliyorum! Nolur, dayanın nolur!"
"Bas abi bas!"
Evin önüne geldiklerinde duvarlar dahil her yerin cayır cayır yandığını görünce bir süre korkuyla depoya doğru bakındılar. İhtimalleri tükenmiş gibiydi, bu evden biri canlı çıkar mıydı?
Tam o sırada Görkem arabadan inmiş, eve doğru koşturmaya başlamıştı. Ege hızla arkadaşını belinden kavradı, girmesine izin veremezdi. "Bırak Ege!"
"Salak mısın oğlum!" Görkem hala debeleniyordu. "Geç kaldık işte!"
"Kes!" Görkem kendini kurtarıp deponun kapısına doğru koştu. "Gizem! Aslı ses verin!"
Tişörtü uzun olduğu için boğaz kısmını çekiştirip ağzını ve burnunu kapatabilmiş, kapüşonlusunu da kafasına geçirip kapıyı tekmelemişti. Muhtemelen çürüdüğü için hızla açılan demir kapının ardından içeri girip panikle etrafına bakındı. "Gizem!"
Etraf duman ve sisten görünmüyordu bile, her yer çıtırdıyor ama kimseden ses seda çıkmıyordu. Görkem çaresizlikten kafayı yiyeceğini düşündü, elinden hiçbir şey gelmiyordu. "Ses verin Gizem! Aslı!"
Sis ve dumanı eliyle yapabildiği kadar gözünün önünden çekip etrafına bakındı, nefesi iyice daralmaya başlamıştı. "Cücük ses ver cücük! Gizem! Aslı!"
Koluyla ağzını kapayıp hemen sağındaki odaya girdi, gözleri dumandan yandığı için artık iyi bile göremiyordu. Öksürüp tekrar seslendi. "Aslı! Neredesiniz Gizem!"
Tam o sırada sandalyeye bağlanmış hareketsiz bedeni görmesiyle bacaklarının bağı çözülmüş gibi titremeye başlaması bir olmuştu. "Aslı!"
Hızlıca kızın yanına koşup önüne geçti. Suratı isten simsiyah olmuştu her ikisinin de. Aslı'nın ağzındaki örtüyü çıkarıp ayaklarına yöneldi, tüm vücudunu sandalyeye bağlamışlardı. "Geldim yavrum buradayım, nolur dayan nolur! Aslı nolur bırakma kendini yalvarırım!"
"Görkem!" Dışardan Hasan ve Ege'nin sesi geliyordu hala. Görkem, Aslı'yı sandalyeden ayırıp sağına geçti ve kucağına doğru çekti. Üzerindeki beyaz tişörtün lekelediğini fark etti bir anlığına, kızı bir de yerde mi sürüklemişlerdi?
Kafasını omzuna yaslandırmaya çalışıyordu, bilinçsiz gibi durmasına tahammül edemeyeceğinden korktu bir an. "Sakın kendini bırakma Aslı, sakın."
Kapıdan çıkar çıkmaz öksürmeye başlamıştı, kucağındaki kızla beraber sarsılıyorlardı. "Ege! Aslı'yı alın!"
Aslı'yı nazikçe çimlerin üzerine yatırıp ellerini çözdü, yüzüne bakamıyordu kızın. "Ambulansı arayın Ege!" Tam o an gördü lekeyi, tüm tişörtü kana bulanmıştı genç kızın, e tabi Görkem'in de. Göğüs kafesi ve apandistin tam ortasında bir yere, muhtemelen ciğerine bir yara almıştı. Bacakları tir tir titrerken ayakta durmak çok zordu, Aslı'nın yarasına mı bakacaktı yoksa tekrar ateşlerin içine dalıp Gizem'i mi arayacaktı?
Ellerini kulaklarına kapadı, uğultudan başka bir ses gelmiyordu. Anlık bir refleksle arkasını dönüp koşmaya başladı, tekrar ateşlere gömülecekti. Kardeşinin diri diri yakılmasına müsaade edemezdi. "Gizem!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARM'AŞIK
Teen Fictionkarşı koyamadığım bir özlem duygusu sararken etrafımı, ellerim titriyor. ve sen, hala çok güzel gülüyorsun. hala çok güzel bakıyor, çok güzel kokuyorsun. burada olmadı kavuşmamız mahşere kaldı. kavuşturmayanlar utansın, en çok da sen. her şeyin başı...