Burning House

178 13 8
                                    

"Biri sedye getirsin!" Hastane kapısının önüne çeker çekmez Emir camdan bağırmaya başlamış sonra da hızla inip Görkem'e yardım etmek için koşmuştu. Ateş'te ani bir manevra ile arabayı yanlarına çekmiş ve hızla arabadan inmişti. "Yardım edin nolur!"

Kapının önünde çay molasına girmiş, muhabbet eden iki hemşire olanları görünce hızla içeriye koşmuşlar ve siyah, üzeri beyaz ince bezle sarılı bir sedye ile geri dönmüşlerdi. Emir, daha yeni kucağına aldığı Ece'yi nazikçe sedyeye bırakıp saçlarını sevmeye başladı. Görkem'de hem sedyeyi itiyor hem de nebulizatörü tutmaya çalışıyordu.

"Durum ne?" Acilde hemşirelerin seslenmesiyle kıvırcık kızıl saçlı ve muhtemelen asistanlığını yeni bitirmiş olan genç bi doktor yanlarına gelmişti. "Ecem Bade Atalay. 19 yaşında, kız. Kan grubu AB pozitif. Doğalgaz zehirlenmesi diye tahmin ediyoruz, geldiğimizde bilinci kapalıydı ve solunumu azdı. Oksijenle tekrar düzelttik ama nabız gittikçe düşüyor, görünürde başka sağlık sendromu yok."

"İntihar etmeye mi kalkıştı?" Emir, odaya konulduğu için sevgilisinden hemen az önce ayrılmamış gibi bir de intihar olasılığı ile karşılaşınca bir duraksama gelmişti. Ege'den destek alıp Görkem'i beklemeye başladı, olayı en başından beri o özetliyordu bunu da anlatabilirdi, diye düşündü.

"Hayır," dedi Görkem, eli boğazına giderken. Nefes almakta hayli zorlanıyordu şimdi. "Yanında iki arkadaşımız daha vardı, kayıplar. Muhtemelen," duraksadı, dillendirmek istemiyordu. Alabileceğinin en fazlasından derin bir nefes alıp kendini duvara yasladı, sağ eli sol kolunun üzerini sıvazlıyordu. "Kasten adam öldürmeye teşebbüs."

"Peki, biriniz gelsin hasta kaydını açalım." Ege, Emir ve Görkem'in kolunu kısacık sıvazlayıp hemşirelerden biriyle uzaklaştığında Emir'de duvar kenarına çökmüş, elleriyle kafasını her iki taraftan kapatıp boş boş etrafa bakmaya başlamıştı. "Görkem, iyi misin?"

"İyiyim." dedi, Ateş'e bakmadan. Yakalı tişörtünün bir düğmesini açıp elini tekrar boğazında gezdirdi. "Gizem, ilacı uzatsana-" Duraksadı, gözleri yine dolmuştu. Etrafına baktı saf saf, çenesi titriyordu. "Nerdesiniz kızım ya, nerdesiniz?"

"Yapanı bir bulayım," Emir, çöktüğü yerden puslu sesiyle konuşmaya başlamıştı. "Ağzına hortumu dayayıp vereceğim coşkuyu."

Yanlarına gelen polislere mevzuyu özetleyip tekrar o buhranlı hallerine bürünmüşlerdi. Zaten polislerin gelmesi de felaket bir önem taşımamıştı. Ece hariç olaya hakim olan kimse yoktu ve o da, bilinçsiz bir şekilde yaşama tutunmaya çalışıyordu.

"Görkem," Emir, ellerini saçlarına kapamış ve kambur bir şekilde oturup dizlerini titreten arkadaşının yanına geldi. Bir az önce hastane acilinden ona ödünç verdikleri astım ilacıyla toparlamış gibi görünüyordu ama içten içe tedirginliğinin kat be kat arttığı ortamdaki herkes tarafından bilinen, su götürmez bir gerçekti. "İyi misin kardeşim?"

Görkem'den çok kısa bir kıkırdama sesi geldi, daha çok burnunu çekmiş gibiydi. Sevgilisi içerdeyken Emir'in gelip Görkem'e halini sorması öyle garip bir duruma sokmuştu ki Görkem'i; bu değersizliğin yoksunluğu karşısında iç çeke çeke ağlamak istedi ama yapamadı.

"Değilim Emir," dedi, en sonunda. Yavaşça kafasını kaldırıp önüne diz çöken arkadaşının yorgun gözlerine bakarken. "Gizem olmadan nefes bile almayı beceremiyorum baksana, her şeyim o. Hastalığım da sağlığım da o, nasıl iyi olabilirim?"

Gözleri elindeki beyaz kutuya kaydı, ilacı görmek bile onda ağlama isteği uyandırıyordu. "Kafayı yemek üzereyim Emir, şu birkaç saat ömrümden kim bilir ne kadar zamanı söküp aldı inan tahmin bile edemiyorum. Dayanamıyorum, Gizem nerede, kiminle ve nasıl olduğunu bilmemeye tahammül edemiyorum."

SARM'AŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin