"Lan sakin olsana!" Görkem, önündeki tüm etten duvarları aşmış ve hız sınırlarını zorlar bir şekilde kapının önünde hala olayı kavramaya çalışan Okan'a doğru ilerlemeye başlamıştı. "Görkem!"
"Ece, kalbinizi kırarım." Görkem, Okan'ın yanına gelmiş; yakalarından kaldırarak duvara çarpmıştı. Okan hala saf saf yüzüne bakıyordu. "O yüzden kesin sesinizi."
Görkem'in bedenine ilk sarılan Emir, ardından da Gizem olmuştu. Ece ve Ege ise Okan'ı, Görkem'in elinden almaya çalışıyorlardı. "Görkem, tamam bırak!"
"Gizem, beni bi bırakın ya!" Görkem tekrar Okan'ı duvara vurup biraz daha havaya kaldırdı. Zaten boyu Görkem'den hallice kısa olduğundan ayakları iyice yerden kesilmiş gibiydi. "Lan it, hala neyin mesajını atıyorsun yüzsüz yüzsüz!"
"Ne mesajı lan?" Okan cidden anlamıyor gibi baksa da artık bu numaraları yemediği için iyice sinirlenen Görkem kafasını bir kez daha duvara vurdu. "O çeneni paramparça edeceğim senin, tamam mı!"
"Bi dur oğlum ya." Emir, sonunda Görkem'i arkadan sarılarak kelepçelemiş ve Okan'dan kurtarmıştı. "Emir bırak beni!"
"Bir dur kardeşim," Emir onu biraz daha uzaklaştırıp yavaşça kulağına doğru fısıldadı. "Şuan Okan'a kendini savunması ve acındırması için alan yaratıyorsun. Yapma bunu."
"Buna acıyanın aklına tüküreyim zaten!" Görkem sakince Emir'den kurtulup ona doğru sinirle bakan Gizem'e döndü. "Hiç bakma öyle, sabahki mesajı sende gördün sadece ben değil."
"Tamam, haklısın ama saldırdığın zaman o haklı çıkıyor, hala kavrayamadın mı bunu?" Görkem sinirle gözlerini kısıp bir anda Gizem'i elinden tuttu ve kapıya dopru yürütmeye başladı. "Siz eşyaları toplayın, biz önden çıkıyoruz."
"Görkem-"
"Sakın Gizem," dedi, tekrar genç kıza dönerken. Sinirden değil de artık yorgunluktan kıpkırmızı olmuş gibiydi. Aylardır aynı sorunla uğraşmaktan artık yılmıştı. "Gidiyoruz."
Okan ve Gizem'in aynı yerde ve kendi istekleriyle bulunabilme olanaklarını tamamen aklından silmişti. Şimdi bu ihtimalle karşı karşıya kalmak Görkem'in dayanabileceği bir zorluk derecesinde değildi.
Okan, Gizem'in eski ve obsesif erkek arkadaşıydı. Onu evrendeki herkes ve her şeyden kıskanabilme özelliğine sahip ve bunu saklamamayı meziyet sanan ruh hastası bir çocuktu. Kaç defa tedavi gördüğünü artık Gizem bile sayamıyordu.
Gizem ve Görkem'in oturduğu evi adamlarına yaktırmaya çalışmıştı ki sebebi ikisinin beraber yaşıyor olmasıydı. Bir keresinde de Görkem artık dayanamayıp onu şikayet ettiğinde sahte evraklarla onu ölmüş gibi göstermişti. Pekala bunların hiçbirini şahsen yapmadığı için sicilinde en ufak bir leke dahi yoktu. Herkes onun yaptığını biliyordu ama asla kanıtlayamıyorlardı.
Görkem'e göre; eğer hemen buradan çıkarlarsa bir daha onlara musallat olamazdı. Eskisinden daha güçlü olsa bile bu sadece fizikseldi. Okan'da bir o kadar güçlenmişti çünkü. Ve Görkem, öfkeden çok korku duyuyordu uzun zamandır olduğu gibi. Gizem'i koruyamazsa neler olabileceğini düşünmek bile istemiyordu. Arkadaşlarının o delinin yanında durmasını istemiyordu.
"Görkem," Gizem kolunu Görkem'den kurtarıp sesini biraz daha yükseltti. "Burası benim geleceğim için çok önemli. Gidemeyiz."
"Gizem bu manyakla aynı ortamda durmayacağız, gidiyoruz!"
"Artık böyle çocukca şeylere zaman ayıramayız Görkem, burada kalıyoruz!"
"Lan," Görkem, sinir bozukluğu ile kıkırdayıp ellerinin ensesinde birleştirdi ve kendi ekseninde arkaya doğru dönüp tekrar Gizem'e bakmaya başladı. "Bu herifin sana yaptıklarını nasıl bu kadar çabuk unutursun Gizem!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARM'AŞIK
Teen Fictionkarşı koyamadığım bir özlem duygusu sararken etrafımı, ellerim titriyor. ve sen, hala çok güzel gülüyorsun. hala çok güzel bakıyor, çok güzel kokuyorsun. burada olmadı kavuşmamız mahşere kaldı. kavuşturmayanlar utansın, en çok da sen. her şeyin başı...