"Eğer sürü toplantınız bittiyse başlayalım gençler." Sevda hoca elindeki kağıtları teker teker herkese dağıtıp sahnenin sağındaki açık yeşil renkli pufa doğru yerleşti ve ellerini birbirine çarptı. "Hadi göreyim sizi benim Tarık Akan'larım, Cüneyt Arkın'larım, Türkan Şoray'larım!"
"Ateş, bi gel de şu masayı kenara doğru taşıyalım." Görkem masanın bir ucundan tutmuş, diğer ucu için Ateş'e seslenmişti. "Geldim, geldim."
Beraber masayı arkadaki kulise taşıyıp sahneye geri geldiklerinde Gizem sorgular bir şekilde ikisine bakmaya başlamıştı. "Daha az önce birbirinize diş bilemiyor muydunuz siz?"
"Sen anlamazsın," dedi Görkem, Ateş'i dirseğiyle dürterken. "Biz, sizin gibi öyle yıllarca düşman kesilemiyoruz cücük."
"Biz sizin gibi her şeye sinirlenmediğimiz için, sinirlendiğimiz zaman uzun süreli oluyor tabii ki." Gizem omuzlarını silkip kapının arkasına geçti, birazdan başlayacaklardı. Ateş, Görkem'e bakıp kıkırdarken diğerleri de çoktan yerlerini almış gibilerdi.
"Pekala," Sevda hoca kağıtlara bakıp başlamaları için direktif verecekti. "Herkes karakter listesini tamamen anladı değil mi?"
Gizem ve Okan başrolde, sevgililerdi. Gizem sahneye kolunda bir alçıyla girecek ve perde başlamış olacaktı. Çetin ve Nil, Gizem'in evli kuzenleri, Aslı ve Ece, yakın arkadaşları, Emir ve Ateş ise onların sevgilileriydi. Görkem'de, Gizem'i koruyan kuzeniydi, sahneye Ege'yle beraber giriyorlardı.
"Hazırız hocam, yerleştik!" Görkem sahneye doğru seslendikten sonra kuşkuyla hocaya doğru döndü. "Hocam, bir şey sorabilir miyim?"
"Uzunsa sorma Görkem."
"Yok yok, vallahi kısa." Görkem, sanki devlet büyüğü ile konuşuyor gibi önünü düzeltti ve tekrar hocasına döndü. "Biz ne zaman görücüye çıkacağız sorması ayıptır?"
"Görücü ne oğlum?"
"Sıcaktan yedi kafayı ya, vah vah."
"İki hafta sonra, cuma günü çıkacağız Görkem'ciğim," dedi, o da üstünü taklit eder gibi düzeltirken. "Ayıptır söylemesi."
Herkesin suratındaki o rahat ifade kendini dehşetin şehvetli kollarına bırakırken anonim birkaç kişiden yutkunma sesi geldiğine şahit olmuşlardı. "Yani sadece yirmi günümüz falan mı var?"
"Evet, o yüzden acele ediyoruz ya." Sevda elindeki kağıtları kucağına toplayıp sandalyesine iyice yerleşti. "Tamamdır, ilk provamız hayırlı olsun çocuklar!"
✨️
✨️
✨️"Oğlum, ne lan bu böyle? Daha ilk günden hoşafımız çıktı resmen." Çetin, yorulmuş gibi Nil'in yanına kıvrılırken söylenmeyi de ihmal etmemişti. "Aynı koltukta saatlerce oturmaktan perperişan oldum ya." Şimdi Çetin'e, Tuğrul'da katılmıştı.
"Ya ben şeyi merak ediyorum," diye lafa girdi Aslı. Herkes yavaş yavaş ayaklanırken Aslı'yı dinlemek işlerine geldiği için tekrar yerlerine oturmuşlardı. "Siz bizi nasıl sevgili sandınız? Biz hep dalaşırız."
"Biz it dalaşına alışığız," dedi, Ege. Parmağıyla Ece ve Emir'i göstermişti. "Şunlara bakan manita sanmaz, ama oluyor işte. O yüzden bize yabancı gelmedi."
"Kes be!" Ece, Ege'nin eline vurup tekrar yerine yerleşti. "Biz öyle anlaşıyoruz. Sanane sap!"
"Ben kötü bir şey mi dedim sanki, ne vuruyorsun hasta uyuz!"
"Her neyse," dedi Ece, Ege'ye doğru tehditkar bakışlarını yollarken. "Biz anlamıştık sizin sevgili olmadığınızı zaten. Bu saflar anlayamadı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARM'AŞIK
Teen Fictionkarşı koyamadığım bir özlem duygusu sararken etrafımı, ellerim titriyor. ve sen, hala çok güzel gülüyorsun. hala çok güzel bakıyor, çok güzel kokuyorsun. burada olmadı kavuşmamız mahşere kaldı. kavuşturmayanlar utansın, en çok da sen. her şeyin başı...