♪Belki geri almazsın
Beni güldürmeye çalıştığını söyle.
Ve bugün,hiçbir şeyin
değişmemesi gerekiyor.Su Min
Belki küçük kar tanesi...Belki bir gün yere çakılmadan bulutların üstünde el ele yıldızları izleriz.
İşte o zaman ruhumun en derinliğindeki bu korku, rüzgarın arasında kaybolur gider.
Tıpkı seni gördüğüm an, yüreğime düşen kar tanelerinin tüm korkularımı giderdiği gibi.
Tıpkı ruhumun en derinliğinde bulunan küçük kızı ortaya çıkardığın ve acılarını giderdiğin gibi.
Kısık gözlerini bana diken biricik dostumu görüyor fakat ona istinaden şefkatle bakamıyordum. Elimde bulunan teste bakıp varlığından dolayı titreyen parmaklarımı daha fazla yormamak amacıyla onu koltuğa fırlattım.
Her seferinde gönlüme düşen minik bir umudun tekrardan bir cam kesiği ile yok olmasına göz yummak istemiyordum çünkü fazlasıyla hassas olan bu kalbim, şu durumu kaldıramazdı.
"İstemiyorum."
Söylediğim her söze inançsızca bakan Jae, koltukta bulunan testi tekrardan elimle birleştirerek tüm gücü ile omuzlarımdan tutup banyoya doğru sürüklemeye çalışıyordu.
"Jae-ah!" Fazlasıyla yüksek çıkan sesime karşı o da aynı tonda sesini yükseltmiş ve elleri arasında bulunan kolumu daha da sıkı bir şekilde tutmuştu.
"Ne demek, istemiyorum?"
Histerik bir gülüşle yüzüme baktığında gözümden akan küçük bir yaşı umursamadan pervasızca konuşmaya devam ettim. "Anlaması çok mu zor ? İstemiyorum işte! "
Sinirden kızaran gözleriyle masada dakikalardır çalan telefona baktı.
"Daha hiçbir şey belli değil!" Bir hışımla kolumdan çekiştiriyor ve ben ayaklarımla ona direnmeye çalışıyordum. "Su Min! Bu, sen değilsin. Benim tanıdığım Su, böyle korkak değil! "Kolumu hızla çektiğimde gözümden durmaksızın akan yaşlarımı dindirmek yerine daha fazla gelmesine sebep oldum."Hayır senin tanıdığın Su, tam olarak korkağın teki!" Halimin kalmadığını anlayınca ellerimi yanda bulunan duvara götürmüş ve onunla birlikte kayan ayaklarıma teslim olmuştum. Başımı iki elim arasına aldığımda duyabildiğim tek şey gittikçe yükselen hıçkırıklarımdı.
❄
Dizlerimin üzerinden kalbime kadar yükselen bu acı kulaklarımda yankılanırken karşımda bulunan ve her şeye rağmen gülümsemeye çalışan güçlü adama baktım.
Güçlüydü. Benimle tanıştığı andaki o küçük çocuktan çok daha güçlü... Acının içerisinde çırpınırken kar tanelerinin arasında bulduğum o çocuğun tüm yaralarını saracağıma söz veren ben, şimdi onun ufak kalbine izi hiçbir zaman gitmeyecek bir yara açıyordum.
Tüm yükleri yetmiyormuş gibi bir yükte ben bırakıyordum geniş sırtına. Korkuyordum, bir gün sırtındaki o yüklerin bedeninin üzerine savrulup nefesi kesilecek raddeye gelmesinden korkuyordum.
Esmer ve uzun parmakları ellerimi bulduğunda sakince ondan çekerek az önce kulaklarımın çınlamasını sağlayan kelimeleri ağzından çıkaran Bay Lee'ye baktım. "Be...Ben anlayamıyorum." Korku bir zehir gibi bedenime işlediğinden beynimin olayları idrak edememesi şu vakit en normal durumdu.
"Bakın Bayan Kim, yaşınızın oldukça küçük olduğunu ve bu durumu kabullenmek istemediğinizi çok iyi anlıyorum." Devam etmemesini, belki de bir süre boyunca sus pus kalmasını ve her şeyin küçük bir şakadan ibaret olduğunu söylemesini isterdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sareureuk あ taehyung ✓
Fanfiction"Nereden bilebilirdim ki kar taneleri arasında bulduğum seni, yine o kar taneleri arasında kaybedeceğimi..." ❄ "Hoşça kal, küçük kar tanesi..." Tür ➳ Dram, Romantizm. ©snowisth↴ 02.08.20|30.12.20