11❄kar taneleri eriyor ve sen gidiyorsun.

272 15 100
                                    


Finally




Dünyanın en uzun
hüznü yağıyor.

Yorgun ve yenilmiş
insanlığımızın üstüne.



Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İlk kar gibi
geleceğim sana.

Su Min

Hüzün kırıklarını teker teker bırakırken bomboş bir taş köprünün yamacında ilk hüznün bedenime ulaşmasını izliyordum. İlk hüzündü o, ilk aşk, ilk geliş ve son bir hoşçakaldı. Elleri beyazlığa ulaşır, garip bir gülümsemeyle el sallardı ve o vakit vedasını kalbime sunardı.

Zihnim bulanıklaşırken gözlerime perdeler inerdi ve ben yine onun kolları arasında olduğum için neşeyle gülümserdim. Kalbim kırıklarını akıtırdı küçük zeminlere, ortak olurdu göz yaşlarım beyazlara. Karışırdı her bir ton, o vakit veda hükmederdi gökyüzüne.

Veda hükmederdi ya, gözlerim alışığı olmadığı bu duruma titretirdi kapaklarını ve küçük yaşlarını akıtırdı. Belki de bulutlar ağlardı o vakit, biz yağmur sanardık.

Kokusunu unutursam diye korkardım, fakat ne mümkün...Rüzgâr estiği her an onun kokusunu kalbime getirirdi, ben içime akıtırdım yaşlarımı ki o yağmurun altında ıslanmasın.

"Taehyung! Geç kalacağız!" Uçağın kalkmasına üç saat kalmışken yanımda duran iki adet bavulu kendime doğru çekmiş ve üst kattan inmekte olan Taehyung'u izlemeye koyulmuştum. "Geldim." Dedi hemen elinde duran bereyi kafasına doğru geçirirken. İnce parmakları o çok sevdiğim saçlarına dokunurken yine o çok sevdiğim bereyi parmakları arasına dolayarak başına temas ettiriyordu. Gözlerim sevgiyle özlemle dolarken şu an yanımda olmasını dilerdim. Bedenimi sımsıkı bir şekilde sarsın, saçlarımı uzunca koklasın... Şu an onun unutamadığım kokusunun arasında huzurla uyumayı isterdim. Çünkü hep böyle yapardık, ben annemin güzel kokusuna sığınırdım o ise saçlarıma karışırdı.

Gözlerim dolmaya ramak kala burnumu içime doğru çekmiş ve az önce aklıma gelen şeyle hemen komodinin yanına doğru koşmuş, içine çektiğim kokusuyla uzunca gülümsemiştim.

"Taehyung, az kalsın papatyaları unutuyordum. Onlar olmadan gitmem."Buruk bir gülümsemeyle kafasını salladı ve eline aldığı bavulları sürüklemeye başladı. Şimdi suratı sadece hüzne aitti; kalbi bu eve, anılara takılıydı. Esmer teninin altında yatan hüzün kırıkları kalbine kadar temas ediyor, ben kendi kırıklarımı birleşmiş olan kalplerimiz için ellerimle toparlamaya çalışırken o kesiklerini, yaralarını görmezden geliyordu. Baktım, buğulu bakışlarının hükmettiği o eve göz gezdirdim. Göz bebekleri hangi noktaya temas halindeyse o noktaya bıraktım varlığımı. Önce her zaman bulunduğumuz o mutfak masasına bakıyor, burukça gülümsüyordu. Sonra kalbinin köşesi diye adlandırdığı, her daim sığınağımız olan ahşaplarla çevrili bölgeye bakışlarını sunuyor ve yüzündeki o acı verici gülümsemeyi söndürmüyordu. Tek bir an durmayı düşünmüyordu, öyle ki göz kapakları bile harekete geçmiyordu. En sonunda masanın üzerinde duran mochi kutusuna bakıyor ve aklına nüfuz eden yıldızlarla büyülü o çatıyı düşünüyordu. Şimdi sıcaklığıyla ısındığım adamın elleri soğuk bir kış gününü andırıyordu ve ben tek bir an tereddüt etmeden kendi sıcaklığımı ona bahşediyordum. Biliyordum, o sevdiği her şeye kolayca bağlanırdı. Bu yüzdendi gözlerimin önünde beliren hüzünlü hali ve elleri arasındaki kuru soğukluğu...

sareureuk あ taehyung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin