5❄sanki senin kokuna bürünmüş gibiler.

397 35 348
                                    

for grandma...

♪Belki de,sadece
kendimize güzel yalanlar
söylemeyi denemeliyiz.
Seni ağlatmak istememiştim.

Taehyung

Küçük gözlerini irileşinceye kadar üzerimde hissedersem varlığımız kalıcılığını sürdürür mü dersin?

Korku bir alev gibi etrafımızı sardığında yapabileceğiniz tek şey bir akrep misali kendi iğnemizi bedenimize batırmak mıydı, yoksa o ateşin bizi yakmasına izin vermek miydi?

Peki ya o kar taneleri, etrafımızı saran küçük alevleri söndürebilecek güçte olup bizi bu çıkmazdan çekip alabilir miydi?

Dur ve gözlerimin içine bak. O vakit dudaklarını aralayıp yüzüme doğru haykır. "Bizi onlar var etti ya!" diye. Belki o zaman kalbimin üzerinde bulunan bu mızraklar, varlığından feragat ederek beni terk edip gider.

İşte o vakit küçük kar tanesi, yüzünü ellerim arasına alıp küçük alnını kendi dudaklarımla birleştirerek havada süzülen beyazlara fısıldayacağım.

"Bizi siz var ettiniz."

Komodinin üzerinde duran ve dakikalardır titreşmekte olan telefona cevap verebilmek amacıyla elimdeki son kalan çileği de ağzıma atarak hızlı adımlarla oraya doğru ilerledim.

"Jae-ah, sadece bir saat daha oyalamalısın."

Nefesini dışarıya verirken tahminimce terleyen ellerini üzerine silip yeniden konuştu."Taehyung, saatlerdir adını sayıklayıp duruyor. Daha fazla tutamayacağım."

Dudaklarımı büzerek hafifte olsa gülümsemiştim fakat karşımdaki kızı daha fazla bekletmemek amacıyla dalgınlığımdan vazgeçerek kolumdaki saate yeniden baktım.

"Sadece yarım saat, olur mu? Bunun için çok uğraştım."

Ses gelmemişti ve bu sefer daha ısrarlı bir ifadeyle fısıldadım."Hadi ama Jae..." Bıkkınlıkla nefesini dışarıya verdiğinde bunun aslında bir pes ediş olduğunu biliyordum. "Ah...Taehyung, o zaman kıza neden erken gelmesini söylüyorsun?"

Dişlerimi birbirine bastırıp sırıttığımda sanki her an beni görebilecekmiş gibi kare gülüşümü etrafa sundum. "İnandırıcı olması içindi." Ellerim ensemin üzerinde geziniyor ve parmaklarım her an telefonuma uzanıp kırmızı tuşa basmak için can atıyordu.

Son kalan nefesini de dışarıya vererek telefonu kulağından ayırmadan önce "Peki, peki." Demiş ve beni beynimi tırmalayan o sesle baş başa bırakmıştı. Heyecan ilk defa bedenimi ele geçiriyor değildi fakat bunu iliklerimde ilk defa bu şekilde yakından hissediyorum.

İşimden atılmanın sebebinin Yoo Ra olduğunu Su Min'e söylememiş, söylersem vicdan azabı çekeceğini ve kendini suçlu bulacağını düşünmüştüm. Orada kendimden beklemediğim nitelikteki sakin tavrımın tek sebebi bile Su idi çünkü sergileyeceğim bir yanlış hareket annem denen kadının kulağına gidecek ve hiç şüphesiz benim haberim olmadan bir şekilde Su Min'i kıracak, canının acıtmasını sağlayacak sözler sarf edecekti. Bu yüzden oradan sadece çıkıp gitmeyi tercih etmiştim.

Onu yoran her şeye son vermek istiyordum, onu rahatsız eden her ne varsa tamamiyle yok etmek ve kendi içinde çatıştığı o yaralı dünyasından kaçırmak istiyordum. En azından bana kalbini yaralayan şeyin ne olduğunu söyleyene kadar. O vakit onu oradan kaçırmak yerine küçük kalbindeki yaralarını her zaman olduğu gibi saracaktım.

Süslerini hazırladığım pastayı buzdolabına yerleştirerek arkamı dönüp her yerin birbirine karıştığı tezgaha bakıyor ve kendi içimden ufak çaplı lanetler yağdırıyordum. O gelmeden buraları kesinlikle toplamalıydım, yoksa planladığımın aksine temizlik günü olarak ellerimizde deterjanlarla gezinip duracaktık ve bu, şu anda isteyeceğim en son şeydi.

sareureuk あ taehyung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin