Nefes nefeseydim. Edirne'den Kars'a kadar bir saniye durmadan sürekli koşmuş gibi nefes nefese kalmıştım. Karşımda duran iki kişinin katilim olma ihtimali ise beni daha çok korkutuyordu. Sebebini bilmediğim bir şekilde bakışları çok donuktu. Bu kadar tepkisiz, tekdüze olmanın iki nedeni vardı: Birincisi bu kadını onlar öldürmüş olabilirdi. İkincisi onlarda benim gibi neyin içinde olduklarını bilmiyorlardı. İki ihtimal de benim aleyhimeydi. Birinci ihtimal doğru ise iki tane katil ve bir tane ceset ile sınıfta kilitli kalmıştım. İkinci ihtimal doğru ise bu okulda herkes katil olabilir!
"Kimsin sen?"
Oldukça uzun boylu, esmer, simsiyah saçları olan çocuğun yüzüne dehşetle baktım. Gerçekten şu an benim kim olduğumun bir önemi var mıydı?
"Asıl siz kimsiniz? Bu kadını kim öldürdü? Yoksa siz mi..? Hayır hayır düşünmek bile istemiyorum!"
Sakin olamıyordum. Karşımda boylu boyunca yatan cılız, en az otuz yerinden bıçaklanmış kadını gördükçe kalbim her an ağzımdan çıkacak gibi hissediyordum.
"Saçmalamayı kesersen sağlıklı bir diyalog kurabiliriz."
Bu sefer diğeri konuştu. Bu kapıda beni görünce öldürecek gibi bakışlar atandı.
"Okulun hepsi konferans salonunda ama siz buradasınız ve karşınızda bir ceset var. Ne düşünmemi bekliyorsunuz?"
Evet onlardan şüpheleniyordum. En azından şimdilik tüm oklar onları gösteriyordu.
"Bu kadını biz öldürseydik seni içeriye alıp kapıyı kendi üzerimize neden kilitleyecektik? Ayrıca seni kolundan tutup içeriye biz çekmedik dışardan biri itti. Azıcık düşünme kabiliyetin olsa bunu anlardın ve bizi suçlamazdın."
Haklıydı ve bu haklılığı yüzünden çok bozuldum. Fevriliğim yüzünden saçmaladım sanırım. Üstüne üstlük bu ela gözlü bir o kadar da masum yüzlü ama masumluğuna tezatlık oluşturan keskin bakışlı adam tarafından çok feci aşağılandım.
"Müdür de bu sınıf hakkında hiç iyi şeyler söylememişti zaten!"
Konuşmak için konuştum. İleriye gittiğimin ve bunun gereksiz olduğunun farkındaydım. Sinirle güldü ve ensesini kaşıdı. Arkadaşı da durumu fark etmiş olacak ki bir kahraman edası ile gelerek tartışmaya el koydu.
"Bak yeni kız.."
"İsmim Arzu" dedim sanki çok gerekliymiş gibi. O da konuşmasını başa aldı.
"Bak Arzu. Senin mantığın ile konuşuyorum. Senden sonra bir dördüncü kişi gelse bu suçu üçümüzün işlediğini düşünür ama sen en azından kendinin yapmadığından eminsin demi? İşte şu anda bizde senin karşında aynen bu durumdayız."
Daha sonra arkadaşına dönerek devam etti. "Aras sende sakin ol. Kız şok oldu normal böyle tepki vermesi."
"Biz sanki şok olmadık. Ukalanın teki işte Selim boşver."
Sanki hiç yokmuşum gibi bu şekilde küçümsenmek çok kırmıştı beni. Kavga etmek ve tartışmayı büyütmek istiyordu ama ona istediğini vermeyecektim.
Sıraların arasına boydan boya serilmiş ve ölürken kaşları çatık kalmış kadının yanına gittim. Hiç yoksa otuz yaşında vardı. Kıyafetlerinden ve takılarından varlıklı bir ailenin kızı olduğu belliydi. Kim bilir belki de para için öldürülmüştü.
"Yazık kadına" dedim fısıltıyla. "Kim bilir ne uğruna öldürüldü?"
"Bu kadının ölümünden daha büyük bir sorunumuz var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
ActionBirilerinin isminin yüceliği uğruna bizim özgürlüğümüz hiçe sayıldı ama unuttular ki biz özgürlüğe aşıktık.