The course of true love never did run smooth

603 126 125
                                    

I don't cry how you crythere's nothing left to me

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

I don't cry how you cry
there's nothing left to me

🎨🎨

Othello Desdemona'yı öldürerek onun kendisine asla ihanet etmemesini garanti altına aldı, demişti Remedy bir keresinde rüyasında. Chanyeol pek anlam verememişti aniden gelen bu alıntıya ancak Remedy devam etmişti: böylece Desdemona da onu sonsuza dek terk etmiş olur. Chanyeol sabah uyandığında geri rüyasına dönüp bu alıntının sebebini Remedy'ye sormak istemişti. Rüyadaki olaylarla o kadar alakası yoktu ki, Chanyeol'ün aklını kurcalayıp durmuştu. Şimdi Desdemona adlı bir kafede duvara astar atarken yeniden aynı rüya aklını kurcalıyordu ve bu kez merakı daha baskıntı. Sahiden, o alıntının sebebi neydi? Belki de bu günlerle ilgili bir mesaj vermek istemişti Remedy ona. Remedy'nin varlığı başlı başına öyle büyük bir gizemdi ki Chanyeol için gelecekten mesajlar verebiliyor olma ihtimali bile imkansız gelmiyordu ona.

Sabahın beşinde henüz daha güneş bile tam olarak doğmamışken Chanyeol, Desdemona'nın duvarına astar atma işini bitirmişti neredeyse. Duvar aslında koltuklarla uyumlu olacak şekilde koyu griydi ancak Chanyeol aklındaki fikirleri hayata geçirebilmek için beyaz bir alt yapıya ihtiyaç duyuyordu. Beyaz astar işini bitirmek üzereydi, tam arkasındaki kıpırtılar orada yalnız olmadığını kanıtlıyordu ve Chanyeol işi bittiğinde duvar kuruyana kadar ne yapacağını bilmiyordu.

Son rötuşları da attığında Chanyeol, arkasından bardak sesleri yükseldi. Derin bir nefes aldı kırmızı saçlı oğlan ve duvar kuruyana kadar bulundukları aya rağmen hala gayet soğuk olan havayı umursamadan dışarıda beklemeye karar vererek Desdemona'nın sıcak ortamından ayrıldı. Son konuşmalarının ardından Chanyeol sürekli Desdemona'ya gelip durmasına rağmen Baekhyun'la hiç konuşmamıştı. Konuşurlarsa eğer ne konuşacaklarını hayal edip duruyordu ancak hiçbirini devam ettiremiyordu. Artık Baekhyun'la konuşmak bile imkansız bir hale gelmişti onun için.

Oturduğu bankta üşüdüğü için bacaklarını sallayıp duran oğlan karşısındaki kafenin kapısının açılmasına rağmen bakışlarını oraya çevirmedi. Baekhyun onu rahatsız etmemesini istemişti ve Chanyeol tam olarak bunu yapmaya çalışıyordu. Baekhyun'un işi olduğunu ve kendini umursamadan onunla uğraşacağını düşünmüştü ancak kumral oğlan bankta hemen yanına oturdu ve elindeki iki bardaktan birini Chanyeol'e uzattı. Chanyeol kendine uzatılan bardağa dünyanın en değerli madeniymiş gibi bakarak eline aldı. Kahveyi içmeye bile kıyamıyordu.

"O kadar şaşırma," dedi Baekhyun, her zamanki soğuk ses tonunun aksine sesi daha sıcak geliyordu ve bu bile Chanyeol'ün aklını allak bullak etmişti. Belki de Chanyeol fazla gerçekçi bir rüyadaydı ve karşısındaki de Remedy'ydi. "İşçilere içecek ikram etmek adettendir."

"Kafana bir şey mi düştü senin?" diye sormaktan kendini alamadı Chanyeol. "Yani, pek iyiymişsin gibi gelmedi bana."

"Sus Chanyeol." dedi Baekhyun gözlerini devirerek, Chanyeol'ünse düşünebildiği tek şey adının karşısındaki oğlanın dudaklarına ne kadar yakıştığıydı. Bir şiirden okunan dizeler gibi dökülmüştü o dudaklardan kendi isminin harfleri.

remedy [bbh+pcy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin