If music be the food of love, play on

605 111 154
                                    

🎨🎨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎨🎨

Chanyeol'ün yirmi ikinci katta bulunan binasının camdan duvarlarından şehir ışıklarını izlerlerken kırmızı şaraplarını yudumluyorlardı. Chanyeol ne gençlik yıllarındaki gibi her saniye kahve içebilecek enerjiye ne de normalde yaptığı gibi çay içecek ruh haline sahipti. O an Chanyeol'ü yalnızca kırmızı şarap paklardı Baekhyun'un sıcaklığını sağ tarafında hissederek içtiği.

Üzgün müydü, bilmiyordu. Kırgın mıydı? Ya da şaşkın? Emin değildi. Chanyeol'ün bildiği tek şey vardı ki kendisi yorgundu. Chanyeol yıllardır o kadar yorgundu ki sadece uyumak ve bir daha uyanmamak istiyordu.

"Kızın," dedi Chanyeol yanındaki adamın yüzüne bakmadan. "Kızını anlatsana bana."

"Adı Ophelia," dediğinde Baekhyun, Chanyeol dudaklarının arasından içten bir kıkırtının dökülmesini engelleyemedi. İki saniye öncesine kadar bu kadar neşeli bir tepki verebileceğini hayal dahi edemezdi. Chanyeol kıkırdadığında Baekhyun bakışlarını camdan çekip yanındaki adama çevirdi. "Çocukluğumdan beri aşığım o kadına." dedi kaşlarını çatarak.

Chanyeol yüzündeki gülümsemeyle Baekhyun'a baktı. "Kızına böyle bir isim koyacak tek insan olabilirsin."

Baekhyun yüzünde buruk bir gülümseme oluşurken tekrar cama döndü ve gözünün şehir ışıklarında dalmasına izin verdi. "Hanna başlarda nefret etmişti bu fikrimden ama sonra kabul etti."

Chanyeol'ün yüzündeki neşeli gülümseme de Baekhyun'unki gibi daha ağır, daha anlamlı bir hal aldı. "Hanna'yla mı evlendin?" diye sordu. Bu bilgiye üzülememişti bile. Hanna'nın Baekhyun'u nasıl umutsuzca sevdiğini biliyordu, tıpkı kendi gibi.

"Evet," dedi Baekhyun. "Hayatımda verdiğim tek doğru karar olduğunu sanıyordum ama," Baekhyun duraksadığında Chanyeol içindeki merak denizinin dalgalandığını hissetti. Baekhyun'la tekrar karşılaşana kadar artık duygusuz bir adam olduğunu sanıyordu ancak şimdi yavaş yavaş anlıyordu bunun doğru olmadığını. Sadece duygularını harekete geçirecek birine ihtiyaç duyuyordu Chanyeol. Şimdi Baekhyun'un anlatacağı her şeyi dinlemek, kafasında oluşturduğu Baekhyun tasvirine daha fazla detay eklemek istiyordu. "Nereden bilebilirdim ki hayatımın en acı dolu kararını aldığımı?"

Baekhyun elindeki kadehten büyük bir yudum aldığında hafifleyen bardakla tüm şarabı bitirdiğini fark etti. Chanyeol, Baekhyun'un kadehini doldururken ortamın sessiz kalmasına izin verdi. Belki de Baekhyun'un bir süre nefes almaya ihtiyacı vardı. Bardak dolduğunda ve Baekhyun birkaç yudum daha içtiğinde Chanyeol en sonunda dudaklarını araladı. "Ne olduğunu anlatmak ister misin?" Çünkü eğer istemezse Chanyeol üstelemeyecekti. Chanyeol yıllardır bu adamı hakkında hiçbir şey bilmeyerek seviyordu, daha fazla bilinmez onun hislerinde bir değişime yol açmazdı.

Ancak Baekhyun anlatmak istiyor gibiydi. Belki de ilk kez birine hislerini dökmek için yanıp tutuşuyordu ama nasıl yapacağına emin olamıyordu. "O," diye söze girdiğinde boğazının düğümlendiğini hissetti, bir yudum daha şarap almak zorunda kaldı. "O, Ophelia'yı dünyaya getirirken öldü." Baekhyun duraksadığında Chanyeol ne diyeceğini bilemiyordu. Böyle bir senaryo aklının ucundan bile geçmemişti. Baekhyun derin bir nefes aldıktan sonra kendini daha iyi hissederek bir kez daha araladı dudaklarını. "Ophelia dünyaya gelmeden önce hasta olduğu belliydi, yine de Hanna onu doğurmak istedi. Ophelia'yı hiç görmediği halde onu o kadar çok seviyordu ki bir insanın vücuduna bu kadar sevgi nasıl sığar, hayret ediyordum. Doğum çok zor oldu ve Hanna daha kızını göremeden gitti. Ophelia ise beklendiği gibi hasta doğdu. İlk bir ay hastaneden çıkamadı, doğru düzgün kucağıma bile gelemedi. Sonraysa hayatı sürekli hastanelere giderek geçti. Altı yaşına akranlarının aksine parklarda değil, hastanelerin bekleme salonlarında oynayarak geldi.

remedy [bbh+pcy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin