Kara Haber

266 14 8
                                    

      **MİRAY**

Aradan geçen 2 ay içinde gözle görülür oranda düşen derse ilgim ve bununla birlikte gelen zayıf notlar pek de umru olmuyordu. Aslında umrumda olan tek bir şey vardı o da annemin bir an önce iyileşmesi ve tekrar o eski sağlığına kavuşmasıydı. Her ne kadar benden saklamaya çalışsa da bir zamanlar ki neşesi yoktu artık. Onunla beraber benim neşem de eriyip gitti, sınıfta zaten bir iki arkadaşım vardı ama onların da kalbini kırmıştım sanırım. Kimse üzgünlüğümü ve çaresizliğimi göremiyordu karanlıkta kaybolmuş gozlerimde. Herkes kafasında beni yabani olarak adlandırmıştı, bundan mutlu muydum? Tabiiki de hayır ama kendime engel olamıyordum. Annem orda acı çekerken ben burda arkadaşlarımla sohbet edip eğlenemezdim değil mi?

Bir sabah uyandığımda annem her zamanki gibi yorgun tavrıyla "Günaydın kızım" dedi. "Günaydın anneciğim" deyip yanağına bir buse kondurdum. Babam annem için Almanya'dan özel bir içecek getirmişti ve her kahvaltımızda sofrada annem için yer edinirdi bu içecek. Ne olduğunu sorduğumda vitamin deyip geçirtirmişti çoğu zaman, ama teknolojinin ne kadar geliştiğini bilmiyordu,öğrenmek istediğin her şeye anında ulaşabiliyorsun artık. İnternetten araştırdığımda kanserli hastaların kullandığı kemoterapinin kötü etkilerini neredeyse sıfıra indiren çok pahalı bir ilaç olduğunu öğrendim. Hastalığını bildiğimi söyleme zamanı gelmişti artık. "

"Anne... Senin durumunu ve o ilacın ne işe yaradığını biliyorum" dedim. Annemin telaşlı hali gözünden düşen bir kaç damla gözyaşı ile yatıştı.

"Ne zamandan beri biliyorsun"

"Başından beri"

"Geçecek kızım bunların hepsi"

"İnşaallah anne inşaallah". Kahvaltımı bitirip servisin yolunu tuttum. Sanki biraz rahatlamış gibiydim en azından daha az gizli bir şekilde ağlayacaktım geceleri, yorganın altında.

Okula gittiğimde karşımda Çınar ve arkadaşları duruyordu bana bakıp alaycı bir tavırla "Oo atarlı gelmiş" dedi. "Çekil git başımdan uğraşamam seninle". Üzerime doğru güle güle geldiğinde o anki öfkenin getirdiği bir güç ile onu iktirdim ve yere düşürdüm. Gece yağan yağmur yüzünden okul formasının çamur olması mı, tüm okulun önünde bir kıza yenilmek mi onu bu kadar sinirlendirdi bilmiyorum ama gerçekten çok korkutucu bakıyordu.

  **ÇINAR**

O adi kıza dersini vermem gerekiyordu ve hazırlıklara hemen başladım geç kalmamak gerekiyordu. Ona karşı büyüyen müthiş kinim bitmeden gereken cezayı vermeliyim.

Bizim kızlardan birine telefonunu gizlice alması için yolladım. Yaklaşık bir saat sonra görevi başarıyla tamamladı, sanırım biraz zor olmuştu. Geç olsun da güç olmasın. Hemen telefonu açtım ve şifresiz olduğunu görünce çok sevindim. Annesine bir mesaj atmaya başladım. "Anne bugün okul çıkışı bir gezi var birkaç günlüğüne, kıyafetleri yolda alacağım, haa bir de arama ana kuzusu gibi görünmek istemiyorum" diye yazıp gönderdim. Telefonuna şifre koymayan birinin bu kadar uzun süredir yokluğunu farketmemesine de şaşırmamak gerekir dedim gülerek. Sıra geldi planin ikinci kısmına, ikinci kısım için de benimle yatmak için her şeyi yapabilecek kızlardan birine ihtiyaç vardı. Tüm gün boyunca Miray ile iyi anlaşıp okul çıkışında onu bir yere davet etmesi lazımdı. Planımı kıza söylediğimde kabul etti ve onu her teneffüs Mirayın yanında görmeye başladım ama Miray her zamanki gibi mutsuzdu. Konuşmalarını duyabiliyordum "Bu okul çıkışı bir şeyler yaparım itiraz etmek yok hem sen de biraz açılırsın". "Bilmem ki bir anneme sorayım". "Sen dur dur ben arayayım hem numarasını eklerim hem de kabul ettirme yeteneğimi gör" deyip arama numarası yaptı. Kısa geçen ve sahte olan bu konuşmadan sonra okul çıkışı için sabırsızlanıyordum.

Sonundan uzun bir günden sonra zaman gelip çattı Miray ve adını bilmediğim kız yemek yemek için lüx bir restauranta girdiler. Çıkışta benim ayarladığım özel araba onları evime götürecekti.

Kapı açıldığında beni karşısında gören Miray kısa süreli bir şoka girdi ve onu adamlarım içeriye aldı. Odayı herkesin boşaltmasını istedim. "Ey Miray Akay ey bu hâlde olman senin suçun aptal" dedim. "Bir kaç gün benimle bu evde kal da gör dünyanın kaç bucak olduğunu". "Sen ne kadar adi şerefsiz bir insansın lan annem babam anlamayacaklar mı tüm polis teşkilatı seni arar bırak beni" dedi. "Ondan bu kadar emin olma annenin pek merak edeceğini sanmam" deyip onu odaya kilitledim ve çıktım.

Ertesi sabah uyandığımda o hâlâ uyuyordu. Tüm gece uymadığı belliydi. Odasına kahvaltısını götürdüm ve uyanması için dürttüm. "Uyan be uyan burayı babanın evi mi sandın" uyku sersemi bir şekilde kalktı ve önce bana sonra da getirdiğim kahvaltıya baktı "İyi şimdi defol git" onu boğazından tuttum ve elimi sıktım "Ne dedin sen?" "Tamam bırak boğulcam" dedi ve bırakıp odayı terkettim.

  **MİRAY**

Kapı açık olmasına rağmen dışarıya çıkmadım taa ki içeriden gelen sesleri duyana kadar. Yavaş ve korkak adımlarla sesin geldiği yere doğru ilerledim. Aslında bilmiyor değildim bu sesin nedenini ama biraz da suçüstü yapma psikolojisiyle ilerlrdim. Ses onun odasından geliyordu ve yarı aralık kapıdan baktığımda beni buraya getiren o şıllık Buse ile Çınar birlikte oluyordu. İçeri girmeye utandığım için tam geri dönerken Çınar beni gördü ve "Ne bakıyorsun çok hoşuna gittiyse sen de gel" dedi ve o an o kadar sinirlenmiştim ki elimde bir şey olsaydı onun kafasına fırlatabilirdim. "Ben sizin zevkinizi bozmayayım o zaman umarım şeyin kırılır" diyip odadan çıktım.

Yaklaşık bir saat sonra Çınar duş alıp aşağı indiğinde ona telefonumu vermesini söyledim ama o kimsenin beni aramadığından emin olduğunu ancak yine de bakacağını söyledi ve telefonu getirip gözümün önünde açtı. Bu da ne böyle annem veya babamdan bir arama yok ama teyzem tam 37 kere aramıştı beni. Çınara durumu anlattım ve "Önemli bir şey olabilir dedim eğer bir şey çaktırırsam beni öldürebilirsin". Aradığım zaman önce beni boğuk bir sesle azarladı ve sakin olmam gerektiğini ayaktaysam oturmamı söyledi. Korktuğum şeyin başıma gelmemesi için dua ederken teyzemin şu sözleriyle belki başladı hikayem.

"Kızım annen hakkın rahmetine kavuştu" dedi belli o da ağlıyordu gizlice."Biliyorsun babanın da kalbi var bunu duyunca kalp krizi geçirdi doktorlar durumu çok iyi değil diyorlar Allah onu bize bağışlasın." Telefonu elimden düşürmüştüm o an ki şokumu delice çığlık atarak gösterdim. Hoparlör açık olduğu için Çınar da duymuştu bunları belki biraz olsun erimişti taş kalbi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 28, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sevgili KuzenimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin