Lisa'dan
"Ağlamayı bırak Lisa." Hıçkırarak ağlamaya devam ettim. "Lisa sakin ol.." bağırdım. "Olamam!! Dönem ödevinin bitmesine 1 gün var ve ben yetiştiremeyeceğim!!"
Jungkook beni yatıştırırken ağlamaya devam etti. "Sevgilim sakin ol..hadi topla kendini." Ağladım. "Hayatım bitti!! Asla dünyanın en iyi modacısı olamayacağım.!!" Nefes verdi. "Of Lisa. Hayatın bitmiş değil. Ağlamak yerine topla kendini ve gel şu ödevi bitirmene yardım edeyim."
Ona döndüm. "Senin yardımınla bitmez!!" Ofladı. "Ne ki ödevin?" Gözyaşlarımı sildim. "Bir tasarım. Bir şey tasarlayıp dikmem lazım." Göz devirdi. "Bu muydu Lisa! Yardım edebilirim." Bağırdım. "Nasıl?" Göz devirdi. "Unutma! Bende mimarlık okuyorum!! Çizim yapıyorum ya hani!!"
Ağlamam kesildi. Doğru! Sevgilim çizim yapmayı biliyor!!
Gözlerim açıldı. "O zaman hemrn başlayalım!!" Ayağa kalktığımda masaya oturdum. Önüme birkaç kalem ve kağıt getirdi. Yanıma otırdu. "Evet! Şimdi ne tasarlamak istersin!?"
Biraz düşünür gibi yaptım. Bulmuştum. Tanrım, çok güzel olacaktı. "Bir şapka." Kaşlarını çattı. "Şapka mı?" Başımı salladım. "Sence bu biraz fazla zor değil mi?"
Şapka tasarlamak bir ölüm gibiydi. İnsanlar fazla tasarım şapka yapmazlardı. Ama ben yapacaktım.
"Zor. Ama biz yaparız." Güldü. "Doğru söylüyorsun." Elime kalemi alıp kağıdı kendime yaklaştırdım. "O zaman başlayalım."
-
"Tanrım, bu mükemmel oldu!!" Jungkook hayranlıkla şapkaya bakarken güldüm. "İşte son moda Lalisa Manoban tasarımlı şapka!!"
Gülümseyip kafasına taktı. "İsmini ne koyacaksın?" Tasarımıma tabiki isim bulmuştum. Çizim ve dikim süreci boyunca ismini düşünmüştüm.
Gülümseyip yüzüne baktım. "Liskook." Gülen gözleri bana döndüğünde yüzüme baktı. Hoşuna gitmişti. Biliyordum.
Gülümsedi. "Gerçekten mi?" Başımı salladım. "Bu ikimizin eseri..Bu ikimizin birleşimi." Gözlerinde kaybolurken yüzğme derin derin baktı. "Beni öldüreceksin." Güldüm. "Biliyorum." Kaşını çattı. "Hey! Ben yaşamak istiyorsam." Güldüm. "Brilikte yaşayıp birlikte öleceğiz."
Gözlerini kısıp meşhur boyun hareketini yaptı. Şapka ona çok yakışmıştı. Yaklaşıp ellerini belimde birleştirdiğinde bende boynunda birleştirdim. "Seni seviyorum Lisa." Güldüm. "Benim kadar olamaz Jungkook."
Sorun işte tamda buydu. Onu bu kadar çok sevmem. Kendimi kaybedicek şekilde onu seviyordum. Bir insan başka birini bu kadar çok sevebilir mi?
Jennie'den
"Of Taehyung!! Berbat ettin her şeyi.." güldü. "Hey sen bunu düzeltebilirsin." Ofladım. "Sadece bir şey yap dedim. Bu kadar bu beceriksizsin." Somurttu. "Kalbim kırılıyor ama." Ona döndüm. "Ama sana sadece şu oasta kremesanını düzgün sık demiştim. Ama oastanın üstü 2. Dünya savaş meydanına dönmüş!"
Kahkaha attı. "Tarihçi sevgilim benim! Ne olmuş. Bizim gb dağınık bir pasta. İkimizin odasına benziyor." Güldüm. "Git şurdan. Şapşal şey."
Güldü. "Tamam tamam. Gel bir tanedaha yapalım o zmana." Başımı salladım. "Hayır! Hatalarımızla daha güzel olur belkide." Başını sallayıp yüzüme yaklaştı. "Bencede."
Nefes verdim. "Hadi bitirelim artık şunu." Başını sallayıp belime yaklaştı. Arkamdaki önlüğü bağlamya başladı. "İp çözülmüş." Güldüm. "Sağol."