Ece
Duyduğum çığlıkla hızla mutfaktan çıkarken Baha'yı görünce rahat bir nefes almış ama hala sesin kaynağını bulamadığım için endişeli bir şekilde etrafa bakınıyordum.
"Ne oldu lan?"
Umut bahçe kapısından içeri girerken bilmiyorum dercesine dudağımı büküp merdivenlerdeki gürültüye çevirdim kafamı. Herkes buradaydı da kızlar yukarı çıkmıştı.
"Stajım kabul edilmiş!" Kumru merdivenlerden koşarak inerken Aksel düşeceğini anlamış gibi hemen merdivenlerin bitiminde tutmuştu onu. Kollarını beline sarıp kendine çekerken "Artık işim var." diye sayıklıyordu Kumru.
"Abi biz büyüdük he." Giray duruma net bir yorum yaparken gülümseyip tebrik ettim Kumru'yu.
"Deli bu kız, deli." Umay gülerek elindeki kremşantiyi buzluğa koydu, tatlı yapmaya karar vermiştik.
"Balın nerede?"
"Yukarı çıktı birazdan gelir." diyen Giray'ı onaylarken Kumru ve Aksel'in sessiz sessiz konuştuğunu fark edip güldüm. Hala bırakmamıştı kızı, konuştukları şey önemliydi kesin.
Elimi ağrıyan karnıma götürüp ovalarken bakışlarımı şöyle bir etrafta gezdirip mutfağa dönecekken masada kitapların arasından beni izleyen sevgilime gülümsedim.
Elini dizinin üstüne vurup beni çağırırken sessizce ona doğru adım attım. Kollarımı boynuna sarıp arkadan ona sarılırken belimden tutarak kucağına çekti beni.
"Neyin var?" kaşlarımı çatıp neyi sorduğunu düşünürken elini ağrıyan karnıma götürüp ovaladı. "İyi misin, rengin de sararmış sanki." gözünden de bir şey kaçmıyordu ki.
"İyiyim sevgilim." kafamı omzuna yaslayıp gülümserken çalıştığı kitaba baktım. Sınavlarımız da okullar kapandığı için sekteye uğramıştı ama çalışmayı bırakamazdık. Yanağını saçlarıma yaslarken karnımdaki elini çekmedi, sıcaklığı iyi gelmişti.
"Açlıktan değildir diye düşünüyorum, üşütmüş olabilir misin? Mide bulantısı falan varsa söyle." resmen üstümde doktorculuk oynuyordu, gülerek göz devirdim.
Onun gibi sessiz konuşarak mırıldandım. "Belki de sadece özel gün ağrısıdır."
Bakışları yüzümü tararken bunu düşünmediğini anlamıştım, basit düşünmüyordu ki hiç. En kötüsünü düşünüp hemen önlem almaya girişiyordu, beni düşünmesini seviyordum ama endişesi yersizdi.
"O zaman odaya çıkıyoruz hemen." diyerek beni kucaklarken beni indirmesini söyleyerek itiraz ettim.
"Aa nereye daha staja beni alma tekliflerini kabul etmemi kutlayacağız." diyen Balın'ı gülerek tebrik ederken "Azıcık yengenizle ilgileneceğim siz takılırsınız." diyen Baha'ya şaşkınca baktım.
Elimi ağzının üstüne vururken "Edepsiz" diye söylenmeyi ihmal etmemiştim ama çocukların kahkahası da duyulmayacak gibi değildi.
Kafamı göğsüne gömüp beni odaya çıkarmasını bekledim. Ne desem de bildiğini okuyacaktı zaten. "Neden bana haber vermiyorsun, bunları bilmem gerekmiyor mu?"
"Neden bilmen gereksin ki, ayrıca her ay sana Baha şu gün regl oluyorum diye rapor mu vereceğim zaten düzenli, hep aynı tarihlerde oluyor."
Her seferinde bu muhabbeti yapacak mıydık biz gerçekten?
Bu konularda böyle rahat olmamın sebebi kesinlikle birlikte geçirdiğimiz senelerdi. Baha sağ olsun birbirimizi ne halde görmemiştik bilmiyordum ama gördüğümüz haller upuzun bir listeydi.
Beni salya sümük hastayken de görmüştü, onu midesini üşüttüğü için sararmış solmuş halde de görmüştüm. Yani biz öyle alışmıştık ki birbirimize çok da düşünmüyordum.
Benim özelimi kendi özeli yapacak kadar ince düşünceliydi.
Elimle yanağını okşarken derin bir nefes alıp kokusunun genzime dolmasını sağladım. Beni yatağa bırakırken çabucak giyinme odasına yönelmişti. Elinde uzun bir tişörtle geldiğinde şaşırsam da ses çıkarmadım.
"Çıkar şu üstündekini."
"Ne?"
"Sevgilim, çıkar şu küçücük şeyi." üstümdeki siyah kısa tişörtü eteklerinden tutunca "Tamam." diyerek ellerinin üstüne ellerimi koydum.
"Çıkarırım ben." yüzünde gülümseme oluşurken arkasını döndü, dediğini her türlü yaptırıyordu.
Karşısında utanmasam da yine de kıyafetlerimi giyerken bana tanıdığı özeli seviyordum. Tişörtü giyip diğerini katlarken bana döndü. "Eşofmanı da çıkar, yatağa gir geliyorum."
Kaşlarım çatılsa da üstümdeki elbise gibi olan tişörte güvenerek eşofmanı çıkardım. Yatağın içine girip sırtımı yatak başlığına yaslarken çok bekletmeden elinde sıcak su torbası ve bir fincanla geldi.
"Ne o?"
"Papatya çayı." onu baş ucuma bırakırken "Canın bir şey istiyorsa söyle." dedi. Gerçekten endişeleniyordu.
Ensesinden tutup onu kendime çekerken elini yatağa yaslayıp gözlerimin içine baktı. Dudaklarına çevirdiğim bakışlarımı tekrar gözlerine çıkarırken fısıldadım.
"Canım biraz sen çekti, ne yapsak ki?"
.
EceSolmaz ve 66.963 beğeni, 23.571 yorum.
@BahaUlusoy: Evdeyiz
F: Kameraya bakmazken bile yakışıklı insaaafsız
@EceSolmaz: Evimin en güzel manzarası
D: Baha yüzük mü takmış?
> Ece'nin falandır baksana serçe parmağına takmış>Düşünsenize Ece'ye de yüzük takıyormuşsdfkldjgldjld
T:Kaptan maçlar ne zaman başlar tahmini?
M: Come to Beşiktaş
>yoo Galatasaray dururken size niye gelsin>adam Beşiktaşlı lan, sence?
@UmutKonak: Yaktın beni haiiin
>Tiryakiiin olduuum yarim> @UmutKonak: Umay yarim görmesin yolar seni
Helllüğ!
Bölüm nasıldı?
Biliyorum kısa ama Baha ve Ece olsun, özlemişsinizdir diye düşündüm ve yazdım.
Umarım beğenirsiniz..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amare 3 / Gün Batarken
ChickLitTarih: 16.09.2013 Yeni öğretim yılı zili Mustafa Kemal Anadolu Lisesi için çalarken Aksel kolunu Baha'nın omzuna atıp okulun girişindeki kalabalığa baktı. "Bazen düşünüyorum da neden biz be abi?"