4.Bölüm

1.6K 54 2
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. :)

***

Yeliz Atalar

AŞK

BODRUM'DA

MI

YAŞANIYOR?!

Bu bir şaka olmalıydı... Şu an biri çıkıp bana bunun şaka olduğunu söylemeliydi. Bodrum'da bir bok yaşandığı yoktu. Neden böyle bir haber yapılmıştı? Aklımı kaçıracaktım... Cidden. Bir gazeteye bir Aslı'ya bakıyordum. Aslı tırnaklarını kemirerek bana bakarken önce kaşlarım çatıldı. Tüm öfkemin damarlarımda sıvılaştığını ve yayıldığını hissediyordum.

"O şerefsizi öldüreceğim." dedim tıslarcasına. Aslı'nın dudakları şokla aralandı. Elimde gazeteyle odasına koştururken Aslı beni durduramayacağını bildiğinden peşimden gelme gereği bile duymamıştı.

331 Numaralı odanın önüne geldiğimde kapıyı deli gibi yumruklamaya başladım. "ASLAN AÇ KAPIYI! AÇ ŞU KAPIYI SENİ ÖLDÜRECEĞİM! AÇ BOĞAZINA YAPIŞACAĞIM!" Kat görevlileri beni izliyordu. Öyle öfkeliydim ki Aslan'ın o yakışıklı suratına patlatmak istiyordum. Kapı yavaşça açıldığında direk saldırmaya başladım. Belinde bir havlu vardı, saçları ıslak ve dağınıktı. Bu bile umurumda değildi. Çıplak göğsüne yumruk atıyor, onu ittiriyordum. "SENİN YÜZÜNDEN! SENİN YÜZÜNDEN DÜŞTÜĞÜMÜZ HALE BAK! MAGAZİNE DÜŞMÜŞÜZ APTAL HERİF! SENİN YÜZÜNDEN!"

"YELİZ, YETER!" En sonunda bileklerimden tutup suratıma bağırdığında nefes nefese ona baktım. "NE OLUYOR, AMINA KOYAYIM?! ANLAT BİR!"

"ELİNİN KÖRÜ OLUYOR!" Elimdeki gazeteyi çat diye göğsüne yapıştırdım. "BAK ŞUNA!" Bana anlamsız gözlerle bakarken yavaşça gazetede gözlerini gezdirdi. Yüzüne şaşkın bir ifade yerleşmişti ve kısık öfkeli gözlerle bakıyordu.

"Çaresine bakacağım." diye tısladı dişlerinin arasından. Nasıl yani bilmiyor muydu? Elimi enseme atıp gergince kaşımaya başladım.

"Sen.."

"Evet bilmiyordum, Yeliz. Bunun için işi gücü bırakıp peşinden gelecek değilim. Şimdi çık odamdan." Gözlerinde anlamlandıramadığım bir bakış vardı. Eğer birbirimize gıcık olduğumuzu bilmesem bana kırıldığını sanırdım.

Bu kötü olmuştu. Yargısız infaz yaptığı için özür dilemeye gelmişti ve ben şimdi aynısını yapmıştım. "Aslan, bak cidden özür dilerim ben öyle görünce..." Kendimi açıklamaya çalışıyordum ama imkansızdı.

"NE SANDIN, YELİZ? İŞ YAPMAK, PARA KAZANMAK İÇİN SENİ BÖYLE BİR AHLAKSIZLIĞA SÜRÜKLEYECEĞİMİ Mİ! BEN DE SENİN KADAR NEFRET EDİYORUM ÖZEL HAYATIMA BAŞKASININ BURNUNU SOKMASINDAN! MAGAZİNDAN NEFRET EDEN TEK SEN DEĞİLSİN!" Sözümü kükreyecek kestiğinde bakışlarımı yere indirip ellerimle oynamaya başladım. Haklıydı... O da sıkça maruz kalıyordu bu duruma. Keşke dinleseydim ama yapmamıştım işte.

"Özür dilerim..." diye mırıldandım kısık bir sesle.

"Çık dışarı." Ona yaptığım gibi gazeteyi sertçe göğsüme çarptı ve arkasını döndü. "İstanbul'da görüşürüz."

•••

İstanbul

Gelmiştik kürkçü dükkanına geri. Bir iki gün olmuştu... Ve Aslan'ı geldiğimden beri görmüyordum. Ne şirkette ne de başka bir yerde. Tarık'a sorduğumda işleri olduğunu söylemişti. Aslı ise magazin haberlerini defetmeye çalışıyordu ama imkansız gibiydi. Öpüşürken fotoğraflarımız vardı. Üstelik öylesine bir an diyemezdik çünkü Aslan'ım kardeşi Tarık ve benim en yakınım, menajerim Aslı da yanımızdaydı. Dışarıdan gayet ciddi gibi gözüküyorduk. Onlara göre Aslan Aslanoğlu her sevgilisiyle kardeşini alıp tatile gitmiyordu. Veya ben en yakınımı alıp sevgilimle tatile gitmiyordum... Yani dışarıdan her şey çok karışık gözüküyordu.

(S.O.S)YETİK AŞK(!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin