12.Bölüm

1.3K 47 8
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. :)

Normalde bölüm daha erken gelecekti ama maalesef küçük bir araba kazası geçirdim.

Biraz geçiş bölümü gibi oldu ama yine de yorumlarınızı eksik etmeyin. ❤️

İyi okumalar.

***

Aslan Aslanoğlu

"Lan oğlum bir de kadınlar hisseder falan diyorlar ya, bence yalan." Tarık elinde içkisiyle gece kulübündeki siyah deri koltuğa iyice yayılırken Yavuz ve Burak bıyıkaltından gülüyorlardı. Evet bir haklılık payı olabilirdi...

Saatler süren bir uçuş sonrasında kumar cennetine gelmiştik... Las Vegas'a. Evet Burak'ın sürprizi buydu. Las Vegas'ta son bir vuruş yapmak istiyordu evlenmeden önce. Akşamüzeri çıktığımız yolcuoluk sabahın ilk saatlerinde bitmişti. Ve Yeliz ciddi ciddi bir şey anlamamıştı ya da anladıysa da dönmemi bekliyordu. Ki bence, iki türlüsü de fırtına öncesi felaketti. Önce otele gelmiştik ve tabiri caizse ayı gibi uyumuştuk. Lobide buluştuğumuzda akşam altıya geliyordu saat. Şaşırtıcı değildi çünkü jetlag gibi bir gerçek vardı. Uyku, ilaç ve güzel bir akşam yemeği ile çözmüştük ama. Bu süre içerisinde birkaç kez Yeliz ile telefonda konuşmuştuk ama sesi gayet normaldi.

"Valla hissetmemiş olsalar da siz ikiniz kesin dönünce elinize yüzünüze bulaştırırsınız." Yavuz gözleri ile Tarık'ı ve beni işaret etti. Ona önümdeki çerez tabağından bir badem alıp fırlattığımda ise hala gülüyordu. Burak zaten son gecesinin keyfini çıkarmak ister gibi sadece gülüyor, içiyor ve müziğe veriyordu kendini.

"Lan ne bulaştıracağım... Ne diyebilir?" Umursamaz tavrımı takınıp omuz silktim ve önümdeki viskiyi yudumladım. Tabii işin gerçeği öyle değildi. Yeliz gibi bir kadını aptal yerine koymanın cezası mutlaka olurduç

"Ne mi diyebilir? Abicim sen bu dediğine kendiin inandın mı?" Tarık alay dercesine bana baıktı. Tabii ki inanmıyordum bu dediğime. Yeliz'in çenesi herkesin malumuydu.

"Kesin oğlum, bırakın bizim kadınları konuşmayı. Zaten ömrümün geri kalanında perspektifim aşırı düşecek bu konuda, keyfimi kaçırmayın." Adam evlense bile değişmiyordu... Bacak bacak üstüne atmış pistteki kadınları izliyordu.

"Madem kısıtlanmak istemiyorsun ne diye evleniyorsun o zaman amına koyduğum?" Hepimizin aklındaki soruyu Yavuz dillendirmişti. Bir cevap ister gibi Burak'a baktığımızda omzunu silkti.

"Seviyorum çünkü." Bu cevap herkese yeter de artardı.

***

"Oğlum bu kafa ile oynayabileceğinize emin misiniz?" Yavuz aramızdaki en ayık kişi olarak bize bakıyordu dikkatle. En ayık dediysem de, şu an gömleğini çıkarmış öyle geziyordu. Kocaman, ışıklı yazısıyla karşımızda duran kumarhanedeydi bakışlarım. İnsanı içine çektiği doğruydu. Resmen 'Gel ve malını mülkünü bırak.' der gibi bir havası vardı. Ağır adımlar ile ilerliyorduk, ya da bilmiyorum gece kulübüne döktüğümüz binlerce dolardan sonra bize öyle geliyordu.

"Oynarıııız! Abim öder." Tarık bana güvenerek girdiğini açıkça belli etti. Burak ise yalpalaya yalpalaya önden yürüyordu.

"Lan ben Irmak'ı çok özledim..." Irmak'tan kilometrelerce uzakta ,Vegas'ta, bekarlığa veda gecesinde söylediği sözlere gülmekle yetindim.

"Sonra özle, sikerim belanı." Yavuz Burak'ı geçip içeri girdi. Şimdi dördümüz sıralanmış içeriye aval aval bakıyorduk. Etraf rengarenk makinelerle, büyük poker masalarıyla ve içkilerle doluydu.

(S.O.S)YETİK AŞK(!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin