''Neden hep çıkmazda oluyor ve mermilerden kaçıyoruz? Acı! kurşunların uçmasına izin ver.''***
Sessizlik en güzel dinlenmedir. Demek istediklerim fakat bir türlü dile getiremediğim o kadar çok şey varken, ben kendimi anlatmak için sessizliği seçiyorum.
Sözlerden yoruldum...
Uzun bir süredir yıldızların aydınlattığı karanlığı bekler oldum. Zihnim kendini anlamsız bir acı sonsuzluğa bıraktığında derin ve uzun çok yorucu uykular uyudum. Her sabah yorgun, isteksiz ve umutsuz uyanmaktan kendimi muaf tutamadım.
Gün geldiğinde, nefretle başlayan bu savaşın bittiği sırada, ben orada kendimi kaybedeceğim.
- Uyan küçük kız.
Kolumdan tutulup birden sertçe çekildiğim de gözlerimi güçlükle araladım. Oysa ki uyku benim için kusursuzca tasarlanmış bir kaçış yolu değil miydi?
Belki de sadece canlı hissetmek istiyordum. Aptalca! Bir yol buldum sanmıştım oysa ki. Saklanmak için bir yere ihtiyacım var, ondan uzak olan...
- İzin ver uyuyayım, yorgun düştüm sahip olduğum acılardan.
Dedim kesik nefeslerim eşliğin de...Canım fazlasıyla acıyordu. Bir sonraki günün nasıl olacağını bilmek isterdim lakin içten içe ölüyor gibiyim. Tıpkı bir önceki gün gibi. Zamanı benimle birlikte alıp götürmek isterdim, ölüme bir adım daha yaklaşmak için.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi geçmişin intikamını isteyen asi adam, bedenimi kullanarak içindeki nefreti dizginlemeye çalışmasından ölesiye korkuyordum.
-Günahkar arzularımla sana açtığım davete icabet edeceksin.
Bana kucak açan aleve kendimi atacak mıydım sahiden?
Beni neyin beklediğini bilmeden o bataklığa düşecek miydim?
Çırpındıkça mahsur kalmış umudumu bulabilecek miydim?
Benim masum ruhum şeytanın ininden kaçmayı başarmalıydı!
- Ne istediğini anlamak zor Karaduman! O lanet kafandan yine neler geçiriyorsun?
Hayatın bana sunmuş olduğu acıyı iliklerime kadar hissediyorum. Ağzım mühürlenmiş konuşamıyordum, duyulmuyordu çığlıklarım. En kötüsü de bedenimde izlerini taşıdığım yaralar, bir ayna misali esareti yansıtıyordu.
Avuçlarımın içi terlerken mavileri üzerimdeki baskısını koruyordu. Gözleri ruhsuzca bedenimi süzerken ellerime takıldı. Yüzüne yayılan zafer dalgası, beni öfkelendirdi.
- Canını henüz o kadar da yakmadığımı düşünüyorum Dilan. Sence de öyle değil mi?
Adam, bana kısaca göz gezdirip duvara yaslandı. Karanlığın dibinden bile fark edilen okyanus mavisi gözleri vardı onun.
Ruhu alıp götüren...
Gecenin kirin de mavi gözleri aydınlığı vaat etmek için bakmıyordu sanki. Azrailin nefesini ödünç almışçasına ruhsuz bir şeytan gibi süzüyordu kurbanını. İçimdeki çığlıklarla dolu umudumu söndürmek istercesine, onun esaretinde kayboldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silinmeyen İzler
ChickLitIslak Kelebek... Düştüğü kör kuyunun dibinden tenini okşayan o soğuk rüzgâra rağmen, gök yüzüne umutları eşliğinde el uzattı. Ona uzanan elin bir Azrail'e ait olduğunu nasıl bilebilirdi ki? Tuttuğu elin kanı masumluğuna akıp tüm ruhunu kuşattı. Bakt...