6

321 23 10
                                        

Gözlerimi araladığımda dışardan gelen çocuk sesleri kulağımı doldurdu. Baş ucumdaki ufak saate baktığımda 2 saat kadar uyuduğumu gördüm. Yataktan yavaşca kalkıp mutfağa doğru ilerledim. Bir kahve bana iyi gelecekti.

Biraz uğraştıktan sonra kahve ve su ısıtıcısımı bulup kahveyi hazırladım ve balkona çıktım. Bir sigara yakıp kahvemi de içerek biraz etrafı izledim. Aslında fazlasıyla güzel bir yerdi. Ama burda olmak beni kapana kısılmış hissettiriyodu.

Kahvemi ve sigaramı bitirdikten sonra odama dönüp dolaba yeni yerleştirdiğim kıyafetlere göz gezdirdim.

Kahvemi ve sigaramı bitirdikten sonra odama dönüp dolaba yeni yerleştirdiğim kıyafetlere göz gezdirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(kıyafet)

Üzerime bir pantolon, basic bluz ve gömlek geçirdikten sonra çantamın içine cüzdanımı sigaramı telefonumu atıp kapıya yöneldim. Evden çıktığım zaman derin bir nefes aldım.

Sonunda kendi kendimeydim.

Nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum ama  telefonuma şu an ki konumdan evi kaydetmiştim ve nereye gidersem yine de dönüşü bulabilirdim. Bunun rahatlığıyla rastgele yürümeye başladım.

İstanbul gerçekten fazla kalabalık bir şehirdi. Özellikle Aydın'la kıyaslanınca işler iyice karışıyordu. Aydın daha sessiz sakin ve kendi halinde bir şehirken İstanbul başlı başına bir cümbüştü.

Bir saate yakın kulaklıkla şarkı dinleyerek yürüdükten sonra sahile gelmiştim. İstanbul'a daha önce arkadaşlarımla çok kez gelmiştim o yüzden belli başlı yerleri biliyordum fakat hiç burada yaşamak gibi bir düşüncem olmamıştı.

Caddebostan Sahiline daha önce de geldiğimiz için yolculuğumun diğer kısmına nazaran daha rahat ilerledim ve kenarlarda bir çimenliğe oturdum. Sırt çantamdan eskiz defterimi çıkartıp çizim yapmaya başladım. Uzun zamandır çizim yapacak modum enerjim ve zamanım olmuyordu. Ama şimdi biraz bana kendimi iyi hissettirecek şeylere zaman ayırabilirdim.

2.5 saatlik playlist bittiğinde telefonu elime aldım. O kadar uzun zamandır burada mıydım? Kafamı kaldırdığımda havanın kararmaya başladığını gördüm. Çizimimi son kez baktığımda içimden buna değdi diye geçirmeden edemedim.

 Çizimimi son kez baktığımda içimden buna değdi diye geçirmeden edemedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Neyse diyip çantama yavaşça koydum defterimi. Müzik dinlerken bildirim düşmesin diye uçuş moduna aldığım telefonu açtığım zaman ardı ardına düşen bildirimlerle kaşlarım istemsiz çatıldı.

Can Bozok 58 cevapsız arama

Can Bozok 82 mesaj

Bilinmeyen Numara 37 cevapsız arama

Bilinmeyen Numara 24 mesaj

"Oha artık!" demekten kendimi alıkoyamadım. Maksimum 3 saattir dışarıdaydım. Bu velveleye verme olayı da neydi? Muhtemelen evden kaçtığımı düşünmüştü desem, bütün eşyalarımı evde bıraktığımı göremeyecek kadar aptal olamazdı.

İstemeye istemeye telefonun arama tuşuna bastım. Bir yandan da sahilin yola çıkan tarafına doğru yürüyordum. Telefon ilk çalışta birden açıldı.

"NERDESİN SEN!?"

Olsukça yüksek ve ürkütücü çıkan sesiyle bi an için afallasam da kendimi güç bela toparladım.

"Bağırma bana dolaşmaya çıktım dönüyorum!" diyip tam telefonu kapatacakken bir kez daha kükredi.

"O siktiğimin telefonu neden kapalı!"

"Benimle düzgün konuş, bağırmayı kes! Kimsin de böyle konuşuyosun ya ne hadle!" Ben de bağırdığımı fark edince etrafımdaki gözlere aldırmamaya çalışarak hızlı hızlı yürümeye devam ettim.

"Nerdesin sen?" diye sordu daha hissiz bir ses tonuyla.

"Sana ne." dedim dümdüz bir sesle.

"Bana bak kızım senin triplerinle hiç uğraşamıyıcam şimdi nerdesin hemen söyle yeter!"

"Beğenmiyosan geri götür çünkü benim de sana şimdiden tahammül seviyem bitti!" diyip telefonu hızla kapattım. Durduğum yerde başımı ovalayıp sakinleşmeye çalıştım.

Nerden tutsan elde kalıyordu. Bu adamın düzelebileceğine dair en ufak bir umudum, inancım dahi yoktu. Gitmek istiyordum...

Telefonumun tekrar tekrar çalmaya devam etmesiyle sıkıldım ve kapattıktan sonraki bilmem kaçıncı aramasını da meşgule attım.

Yoluma dönüp yürümeye başlamışken telefonum tekrar çalmaya başladığında derin bir şekilde iç geçirdim. Bu seferde yine o bilinmeyen numara arıyordu. Muhtemelen başka bir numaradan deniyordu şansını. Sabır dileyerek açtığımdakonuşmadan karşı tarafın konuşmasını bekledim.

"Dünya merhaba." Bir erkek sesiydi.

"Merhaba." dedim ve tekrar beklemeye başladım.

"Ben Şamil, Can'ın arkadaşıyım. Sen onun bağırmalarına çok takılma. Endişelendiği için kendini kaybediyo. Sen istersen nerde olduğunu söyle ben Can olmadan seni alıp getireyim."

"Teşekkür ederim ama kendim gelebilirim. Zaten geldim sayılır. Söyleyin boş boş bağrınmasın boşuna 15 dkya evdeyim."

"Tamam Dünya. Dikkatli ol." demesiyle telefonu kapattım. Böyle kibar düzgün insanlar bu hödükle neden arkadaşlık eder ki diye düşünüp burnuöu kırıştırdım.

Nihayet evin önüne geldiğimde derin bir nefes aldım. Kendime bolca şans dileyerek içeriye doğru yürüdüm

Dünya Gül BanaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin