• Geçmişin İzleri - 3
Yağmur damlaları, camdan aşağı akıp küçük boncuklar oluşturuyordu. Bulutlar güneşin enerjisini ve tüm ışığını yaymasına engel oluyordu.
Çok grimsi bir gündü bugün.
Rosé kanepede oturmuş, gözlerini kapatmıştı. Aklında o sahne tekrarlanıp dururken dinlenmek imkansızdı.
O adam...
Jimin'in dudaklarına sürdüğü o nemlendiricinin kokusu...
Her şey bu kadar kötü olmak zorunda mıydı?
Gözlerinden yanaklarına, bir yaş daha süzüldü. Tıpkı camdaki yağmur damlaları gibi.
Tanrım. Yüce Tanrım, eğer beni duyuyorsan lütfen bana yardım et.
Onu bir daha hatırlamak istemiyorum.
Lütfen. Hayatımı yeterince berbat etti zaten, neden kapıdan çıkıp gittiği gibi gitmiyor? Sadece aklımdan çıkmasını istiyorum. Bu kadar zor olmamalı.
Zihninde bir an belirdi.
"Sen nasıl bana böyle bağırabilirsin?!"
Rosé yaptığı şeyin farkına vararak sustu. Sarhoş bir şekilde eve gelip hoşlanmadığı şeyler yapmıştı yine. Bu sefer canına tak etmişti ama bedelinin ağır olduğunu seziyordu.
Sevgilisi (!) ağır adımlarla yanına yaklaştı.
"Bir daha de."
"Neyi?" Rosé'nin sesi onunkinin karşısında çok cılız ve güçsüz çıkmıştı.
"Az önce dediğini bir daha de!"
Yalpaladığını o zaman fark etti Rosé. Çok sarhoştu ama yine de kalbini kırmayı başarıyordu.
Sadece sustu. Aşağılayıcı bakışlarından kaçınmak için gözlerini yere çevirdi.
"Sağır mısın?!"
Bir elin saçlarını çektiğini hissedince acıyla bağırdı.
"Yapma!"
Ama durmuyordu. Rosé saçlarını kurtarmaya çalıştıkça daha da çok canı acıyordu.
"Aptal kimmiş gösteririm sana!"
Bileğinin tutulup sertçe çevrildiğini hissetti bir anda.
"Ahhhh!!!!"
"Güzel miymiş?"
"Yapma!"
Rosé boşta kalan eliyle onu itmeye çalıştı ama başaramadı. Kolundaki acının daha da arttığını hissetti sadece.
"Yapma! Dur!"
En sonunda dayanamayarak tekmeyi bastı.
"Ahh! Lanet olsun!" Sevgilisi geri çekildi hemen. Rosé'yi sertçe yere itti.
"Lanet olası sürtük!"
Rosé toparlanmaya çalışırken sarhoş sevgilisi kapıyı çarparak odadan ayrılmıştı.
Bunu da mı hatırlayacaktı?
Bileğinin kötü bir şekilde morardığını ve sabaha kadar durmadan ağladığını hatırladı.
Neden? Neden?
Neden peşimi bırakmıyor?
Bir zehir gibi, neden her tarafımı sarıp beni delirtiyor?
Bu aklımın bir oyunu sadece. Ama neden?
Neden sadece unutamıyorum? Bu anıların, zihnimden sonsuza kadar silinmesine müsade etmiyorum?
Rosé bir kabustan uyanırmışçasına açtı gözlerini.
O da fark etmişti, geçmiş öyle unutulacak bir şey değildi.
Geçmiş asla unutulamazdı.
Hele geçmiş, unutulmak istenen bir geçmişse. Yapacak hiçbir şey kalmazdı sadece sen ve o anılar kalırdı. Seni içine çekip karanlıkta yalnız bırakırdı.
351
_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-:-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magic Shop - Multiship
FanfictionKabusum gerçek oldu. Bu dükkan, bu lanet olası makine sonunda başıma bela oldu. Yıllar önce kurtulmalıydım bunlardan. "Özür dilerim." Jennie şaşkınlıkla arkadaşına baktı. "Sadece unutmasını istedim ama bunun için hem seni düş kırıklığına uğrattım he...