• Yeni Bir Hayat - 4
"Deli!"
Jin etrafında ona hakaretler yağdıran çocuklara baktı. Gözleri iki çeşmeydi, yüzü kıpkırmızıydı.
Bu Park Ailesindeyken yaşadığı normal bir gündü.
Kang Dae onu zorla odasından çıkarmıştı. Daha sonra yakasından tutmuş, sürükleye sürükleye buraya kadar getirmişti.
Şimdiyse arkadaşları ve kendisinden dayak yiyor ve ağza alınmayacak sözler duyuyordu onlardan. Yapabildiği tek şeyse bir kenara çömelip ağlamaktı.
Yetimhanedeki hayatı kesinlikle daha iyiydi. Bayan Kim ve diğer hizmetliler ona çok iyi bakardı. Namjoon'la oyunlar oynar ve derslerden kaytarırdı. Çok fazla azar işitirdi gerçi, ama orada sevgi ve şefkat vardı.
Buradaysa hiçbir şey.
Geleli ne kadar olmuştu ki? Takvimler ona,yaklaşık 2 yıldır bu cehennemi yaşadığını söylese de, Jin için bu iki yıl iki yüzyıl gibiydi. Anlamıyordu da, neden böyleydi? Parkların Kang Dae kadar iyi davranması gerekirdi. Bay ve Bayan Park ilk görünüşte çok iyi insanlarmış gibiydiler. Bayan Kim ve diğer hizmetlilerse onu hazırlarken Park Ailesini öve öve bitirememişlerdi. Ne kadar şanslısın, dediğini hatırladı Bayan Kim'in.
"Çok güzel bir ailede büyüyecek ve iyi bir hayat yaşayacaksın."
Ama Bayan Kim yalan söylüyordu. Belki kendisi de bilmiyordu ama, bu kesinlikle bir yalandı. Jin burada cehennem dedikleri şeyden bin kat beterini yaşıyordu.
Kang Dae'nin bir arkadaşı karnına tekme attı. Jin o anda kendisine geldi. Yediği tekmeyle yere yığıldı. Kalkmaya çalıştı ama olmadı. Bir ayak kendisini sırtından bastırıyor ve yerde kalmasına sebep oluyordu.
Sonra gelen yumruk, tekme ve diğer tüm can yakan şeyler...
Hepsi de Jin'i her yeri morluklar, yaralar ve ağzından akan kan belirinceye kadar bırakmadı.
O akşam Kang Dae yine aynı yalanları uydurdu.
"Bir ağaca çıkmaya çalıştı, yapma dedik ama dinlemedi."
Jin bir anda, içinde doğan öfkeye engel olamadı. Kang Dae denen şeytan ona istediğini yapıyor ve ardından böyle bir yalan atıyordu. Garipti, bu daha önce olmamıştı. Her seferinde içindeki öfkeyi bastırır ve özür dileyerek odasına kapanırdı ama şimdi bunu yapmayacaktı.
Jin hızla Kang Dae'ye doğru atıldı. Çocuğun yüzündeki ifade inanılmazdı. Jin, tüm gücüyle Kang Dae'ye yumruklar atmaya başladı. O kadar istiyordu ki bunu yapmayı... Çok rahatlamıştı.
Ama başı büyük belaya girecekti. Bay Park ayağa kalkıp Jin'e engel olmaya çalıştı. En sonunda çocuğu yere itti ve bağırmaya başladı.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen çocuk?! Çıldırdın mı?"
Bay Park hiddetle sıska bedenin üstüne yürümeye başladı.
Nasıl benim çocuğuma vurmaya kalkışırsın?! Gel buraya! Bu yaptıkların yetti artık!"
Bay Park, Jin'i neredeyse sürükleyerek merdivenlerden indirdi. Jin çoktan anlamıştı, alt kattaki karanlık bodrum katına götürecekti onu. Birkaç gün de burada kalacaktı.
Bay Park cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı açtı. Çocuğu içeri defettikten sonra bağırmaya devam etti.
"Beş gün boyunca burada kalacaksın! Kaçmaya çalışırsan cezan artar!"
Ardından kapıyı kapattı. Kapıyı kilitlediğini duydu Jin, sonra giden adım seslerini.
En azından burada kendi başınaydı.
Ağlamaya başladı. Buna "bodrum ağlamaları" adını vermişti, içini dökmek için yapardı bunu. Bodrum katından eve çok ses ulaşmadığı için istediği gibi bağırıp ağlardı. Tabi bazen dozu kaçırdığı zamanlarda, Bay Park görünürdü kemeriyle birlikte. Sonra çok gürültü yaptığı için onu döverdi uzun bir süre. Bu işkence ancak o dayanamayacak seviyeye gelince biterdi.
Jin ağlarken aynı kelimeleri tekrar edip dururdu; Namjoon, Bayan Kim, beni kurtarın, lütfen!
Yine aynı kelimeler döküldü ağzından. Gece olunca bile uyumadı, ağlamaya devam etti.
O gece Namjoon da hiç uyuyamamıştı. Aklında hep Jin vardı nedense.
.._..-.._..
.._..-.._..
"Jin, yemeğini yesene. Soğuyacak şimdi."
Namjoon yemek çubuklarıyla Jin'in önünde duran tabağı işaret etti.
'Ah, doğru. Unutmuşum.'
Elindeki tahta çubuklarla yemeğini didiklemeye başladı Jin. Namjoon o ve kendisi için hazır ramenlerden yapmıştı. Ramen acılıydı ve çok yemek gibi durmuyordu ancak Jin bunu görmezden gelecek kadar açtı.
Park Ailesi'nin kurduğu cehennemden kurtulmuştu belki ama etkilerinin onu bırakmayacağını anlamıştı. Eski anılarından biri aklına gelmişti yine.
Ne zaman unutacaktı bunu? Anılardan kurtulmak istiyordu. Onu çok etkileyen olaylardan... Parklardan ve Kang Dae'den... Onların hatıralarından yani.
Jin Namjoon'a baktı. Bakmasıyla irkilmesi bir olmuştu. Neden ona Kang Dae gibi gözükmüştü ki?
Aynısı birkaç gün önce de olmuştu. Jin Bayan Kim'in olduğu bir fotoğrafa bakmış ve orada Bayan Kim'i değil, Bayan Park'ı görmüştü.
Sadece unut, diye içinden geçirdi. Sadece unutursan hiçbir şey olmaz.
Gözlerini kapatıp açtı. Kurtulmuştu o görüntüden. Sakince yemeğini yemeye başladı.
Sadece unut.
Ama unutamıyordu ki... Her bir anı hafızasına kazınmıştı.
Asla unutamayacağını bir yanı da biliyordu.
672
_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-:-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magic Shop - Multiship
FanfictionKabusum gerçek oldu. Bu dükkan, bu lanet olası makine sonunda başıma bela oldu. Yıllar önce kurtulmalıydım bunlardan. "Özür dilerim." Jennie şaşkınlıkla arkadaşına baktı. "Sadece unutmasını istedim ama bunun için hem seni düş kırıklığına uğrattım he...