4. Derse girdiklerinde Taeyong nefesini içine çekip, öğretmeni'nin adını "Tatilde kendinize neler kattınız" koyduğu kompozisyonunu yazmaya başladı.
Durup düşündü taeyong, ne katmıştı cidden kendine? Bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar Kitap okumuştu, her türden onlarca film izlemişti,popüler olan dizileri sevmezdi o yüzden çok bilinmeyen kısa diziler izlemişti.
Ama taeyong kendine,ruhuna birşey kattığını hissetmiyordu. Hiç mutlu değildi, içindeki boşluk her zaman oradaydı. Hayattan zevk almayı o da istiyordu ama başaramıyordu işte, boştu. Bomboş.
Önünde duran bembeyaz defter yaprağına baktı ve iç çekti.
Arkasını döndüğünde mark'ın johnny'e bakarak cümleleri değiştirip kendi kağıdına yazdığını gördü
"Mark salak mısın oğlum sen? Bunda kopya çekebileceğin birşey yok anlıyor musun? Bu benim yaz tatilim. Yazın yaptığım flörtümün adını bile yazmışsın"
Mark kükreyen çocuğa bakıp gözlerini kıstı
"Kanka tamam ama ben sadece büyük annemlere gittim"
Johnny duyduğu şeyle mark'ın yıkık suratını süzdü ve önünde duran kağıdı mark'a itti. Markın yüzünde oluşan kocaman ve parlak gülümseme johnny'nin hoşuna gitmişti.
"Senin kağıdın neden boş taeyong?" Dedi beyaz tenli çocuk burnunun üstünden düşen gözlüğünü düzelterek.
Taeyong ne diyeceğini bilemediği için sadece omuz silkti ve kağıda sıradan şeyler yazdı. Kağıdın kenarını katladı ve sırasının üstüne ters çevirip bıraktı, kağıtla olan işi bittiğinde mutlaka bunu yapardı taeyong.
Sınıftaki gürültüler yükseldiğinde kompozisyonun süresinin bittiğini anlamışlardı,ten umutsuzca baktı yanında oturan çocuğa
"Pek güzel olmadı ama idare eder" dedi kendi kompozisyonundan bahsederek, sakin bir tonda.
"Sadece boşver, burda hocalar çok takmaz böyle şeyleri. Derse katılıp iyi bir not alırsan gözlerine girersin gerisi gırgır olsun diye" dedi johnny mark'ın kalemini elinde çevirirken
Taeyong kağıda son kez baktı. Sınıfta biri ayaklandığında bu çocuğun kağıtları toplayacağını anlamışlardı. Sıra sıra dolaşarak kibarca insanların elinden çekiyordu kağıtları çocuk.
Sıra taeyong'a geldiğinde gözleri kesişti çocukla, kahvenin güzel bir tonundaydı saçları,pamuk gibi duruyordu teni, simsiyah giyinmişti çocuk. Siyah sweati ve ayakkabıları vardı üniformasının üstünde. geniş dudaklarıyla hafifçe sırıtmasını istemişti taeyong içten içe ama çocuk takılabilecek en derin ve donuk ifadeyle bakıyordu taeyong'a.
İçi kıpır kıpırdı taeyong'un, şu "içimde kelebekler uçuştu" cümlesi boştu şu an taeyong için. İçinde fırtınalar kopuyordu, sanki bütün vahşetler,kaoslar içinde yaşanıyor gibiydi.
Taeyong ilk görüşte aşık olacak biri değildi, sadece donuk bakışları heyecanlandırmıştı onu, en azından o öyle düşünüyordu.
Çocuk elini iki kere hareket ettirdi taeyong'a doğru
"Kağıdı vermeyi düşünüyor musun?"
Taeyong hemen elindeki kağıdı toparladı ve çocuğun ince parmaklarının arasına yerleştirdi.
Sonunda çıkış zili çaldığında ten başıyla arkadaşlarına "güle güle" manasında bir selam verip koşarak çıktı sınıftan, girdiği hızından daha da hızlı çıkmıştı. Çocuklar bu kadar hızlı nereye gittiğini merak ediyorlardı açıkçası ama özel hayatın gizliliği adına birşey soramadılar ten'e
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Album-Jaeyong
Teen Fiction"Taeyong gözlerini kapattı usulca, kapanan gözlerinin bir daha açılmayacağını biliyordu"