-Bölüm 7-

224 25 7
                                    

-yoon-oh (doyoung)

2 hafta sonra 4. Yılı olacaktı. Burda değildi biricik sevgilisi ya da uzakta değildi, yoktu o. Gitmişti.

Yoon-oh'a göre herşey onun yüzündendi ve o sadece bir beden olarak tahta bir kutunun içine sıkışmıştı, o gitmeden önce yoon-oh'a duygusuz biri olduğunu söylemişti.

Yoon-oh duyguz biri olduğunu kabul etmişti, haklıydı hemde sonuna kadar haklıydı.

Yoon-oh'a göre kendisi birinin ölümüne sebep olacak kadar duygusuzdu. Onun yakın arkadaşını yalnız bırakacak ve ona acı çektirecek kadar ama o arkasında bıraktığı notta son kelimeleri yoon-oh'u sevdiğini söyleyecek kadar iyiydi.

Onu gökyüzüyle sınırlayamazdı yoon-oh ama gökyüzünede bakamazdı çoğu zaman, bakınca suçlu hissederdi çünkü o oradaydı ve yoon-oh ona bakmaya cesaret edemezdi.

Doyoung ile 8. Sınıfa nakil gelmesi ile tanışmıştı. Güzel çene hattı, bembeyaz teni ve incecik bir beli vardı. Herkesin ilk aşkı olabilecek kadar güzel bir kokusu vardı yoon-oh için. Yoon-oh'ta kendini kaptırmıştı bu güzel gence

8. Sınıfta aldığı duyumlarla onunda kendisinden hoşlandığını öğrenmişti, doyoung bunu yakın arkadaşı sandığı biriyle paylaştığında bütün okula yayılmıştı.

Her okul çıkışı, her zaman dayak yerdi. Cinsel tercihini bir erkekten yana yaptığı için dayak yerdi. Bunu ağzıyla söylemesede herkes ondan nefret ederdi çünkü o gaydi ve o bir insan değildi değil mi?

O erkeklerden hoşlanıyordu. O bir canavardı, bu onun kendi tercihi olamazdı onu dövmek zorundaydılar çünkü eğer döverlerse düzelirdi değil mi? 

Okulun rehberlik servisi onu çağırmalıydı. Onu dövenleri değil. Onu çağırmalıydılar çünkü o hastaydı, belki sadece hormonları yüzündendi değil mi?

Her sınıfa girdiğinde herkes ona iğrenerek bakmalıydı çünkü okul bunu istiyordu.

Yoon-oh ve arkadaşları doyoung'a asla bu gözle bakmadı. Doyoung güçlüydü, bir gün yoon-oh'un yanına gidip ondan hoşlanarak onu zor duruma soktuğu için özür dileyecek kadar güçlüydü.

Neden yaptığına anlam veremiyordu yoon-oh ama şu an olduğu yoon-oh olsaydı onu orada öpecek kadar güçlü olurdu. O gün sadece onu kendi arkadaş grubuna alacak kadar güçlüydü yoon-oh.

Doyoung onlarla takılmaya başladığında yüzü hiç olmadığı kadar gülüyordu ve bu yüzden daha çok dayak yiyordu.

Yavaş yavaş doyoung ile takıldığı için yoon-oh'larda dövülmeye başlamıştı. Neden? Doyoung'un arkadaşıydılar sonuçta? Onlarada bulaşmıştı onun hastalığı değil mi?

8. Sınıfın ilk ayı doyoung ile çıkmaya başlamışlardı ama doyoung'u koruyamıyordu yoon-oh. Kendisinin ve arkadaşlarının Güçsüz kolları onu korumaya yetmiyordu. Doyoung'u hala dövüyorlardı, her eve gittiğinde gözleri,kaşı,ağzı patlak oluyordu doyoung'un ve babası üstüne onu bir daha dövüyordu.

Doyoung'a başka bir okula gidip orada hayatına devam etmesi gerektiğini söylemişti yoon-oh ama bu çok büyük bir kavganın patlak vermesine sebep olmuştu.

Yoon-oh için kolay değildi, onu koruyamıyordu. Gözlerinin önünde güzel yüzüne dokunuyorlardı. Üstelik onu o kadar kalabalık dövüyorlardı ki arkadaşlarıyla beraber kavgayı durdurmaya çalıştığında herkesin her tarafı kan'a bulanıyordu.

Doyoung, yoon-oh'un onu sahile çağırdığı ve o kavgayı ettikleri gün yoon-oh'a "ben senden beni korumanı istemiyorum yoon-oh. Sadece yanımda olmanı istiyorum çünkü benim bu dünyada senden başka bir desteğim yok" gözleri dolu dolu baktığını hatırlıyordu yoon-oh.

Arkasından batan güneş ışığı doyoung'un yüzüne vuruyordu. Güzel yüzü daha da güzel gözüküyordu.

Ona sadece "doyoung bak. Ben bir aptalım ve seni koruyamıyorum, gitmelisin." Ellerini doyoung'un güzel yüzüne koymuştu yoon-oh. Yumuşacık tenin hissi hala avuçlarındaydı. Doyoung elleri yüzünden çekip gözlerine baktı yoon-oh'un.

"Yoon-oh. Senin duyguların yok, neyin ne olduğunu bilmiyorsun. Ben... gideceğim yoon-oh" o an içi rahatlamıştı yoon-oh'un. Daha iyi bir başlangıç yapabilirdi uzaklarda, yüzü dağılmadan, ciğerlerinde sakin bir nefesle dolaşarak ve korkmayarak.

O kavganın gecesi yoon-oh geniş koltuğunda otururken telefonu çaldı. Arayan kişi doyoung'un küçüklükten tek ve en yakın arkadaşıydı "jaehyun" dedi ağlayan sesiyle "doyoung... o odasında" hala ağlıyordu "o odasında ölü bulunmuş"

artık hiçbirşey duymuyordu. Kalbi durmuştu, sanki kanı çekiliyordu. Ne yaptığını bilmeden doyoung'un evine koştu.

Babasının sesi doldurdu kulaklarını "bir ibne olmaya devam etseydi bunu ona ben yapacaktım." Ne demekti bu? Bir baba kendi oğlundan nasıl nefret ederdi? Duyduğu cümlelerle hıçkırıkları birbirine karışıyordu.

Doyoung'un odasına çıktı. Kokusunu son kez içine çekti.  Komodinin üstünde içtiği hap kutusu yan bir şekilde duruyordu. Hastanede ise bedenini gördü son kez.

Bembeyaz teni mosmor olmuştu, kemikleri sayılıyordu, güzel yüzü hala güzeldi.

Yoon-oh'a göre Doyoung'un güzel yüzünü haketmiyorlardı. Ne etrafındakiler, ne ailesi ne de kendisi. Hiçbiri haketmiyordu ve o gitti.

Yoon-oh için kendisi bir katildi. Arkadaşları destek olmak için çok çaba sarf etmişlerdi ama hayır kendisinden nefret ediyordu. Hayatını düzene koyabilmek için 11. Sınıfta farklı bir okula nakil olmuştu.

Kalbini tekrar tekleten taeyong ise sadece kafasını karıştırıyordu.


Aha olay bu arkadaslar simdi kotu gunler bitti ileride daha kotu gunler var

Diger kitabi yazmaya basladim ama yayinlar miyim bilmiyorum biraz gerizekali bi kitap oldu 

Bu partı daha once yazdigim bi kitap denememde kullanmistm buna ekliyim burdan yürüyeyim dedim ama kitabi sona bagliyamiom giris var gelisme yok sonuc olcak bitcek kitap ben boyle yazmaya devam edersem


Album-JaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin