Başkan: Gül?
Başkan: Engel kalkmış mı diye bakayım dedim gerçekten kalkmış.
Başkan: Bu iyiliğini neye borçluyuz?
Okul adına açtığım itiraf sayfasının itiraflarına bakarken ekrana gelen mesajlar sinirlerimi bozmuştu ve üstüne üstlük bir kıza çarpmıştım.
"Özür dilerim." diyen kıza mahçupça baktım. "Asıl ben özür dilerim. Çarpan bendim."
"Sorun değil." diye gülümseyip gittiğinde WhatsApp'a girip sinirle yazmaya başladım.
Gül: İkinci engel de gelmek üzere.
Gül: Senin yüzünden bir kıza çarptım.
Başkan: Şu an nerdesin?
Gül: Sana ne?
Başkan: Söyler misin?
Gül: Neden?
Başkan: Kaçırmaya geleceğim ondan
Başkan: Allah Allah söylesene işte
Gül: Tamam be sınıfıma gidiyorum.
Gül: Sen benden küçük değilsin değil mi?
Başkan: Hayır aynı yaştayız.
Başkan: Bu arada saçlarını o şekilde bağlaman sana aşırı yakışmış:')
Başkan: Artık daha çok bu şekilde yap.
Gül: yuh. Gördün mü beni hemen?
diye mesaj atıp koca koridora baktım ama onlarca öğrenci vardı ve yarısından fazlasının elinde telefon vardı.
Başkan: Evet gördüm.
Gül: Kimsin? Hangisisin? Hadi söyle.
Başkan: Zil çaldı. Hadi dersee
Çalan zile de aldığım mesaja da göz devirip sınıfa girdim. Zaten birazcık şansım olsaydı itiraf sayfasına aşk itirafları yerine bir iki tane dedikodu mesajı alırdım. İtiraf sayfası bugün hiç sarmayınca telefonu kapatıp cebime koydum ve sırama oturdum.
Derse en sevdiğim öğretmenim girince gülümseyerek ayağa kalktım. İyi olduğum hiçbir dersim yoktu ama çok sevdiğim birkaç öğretmenim vardı ve bazen sadece onlar için kafamın içinde zorla da olsa birkaç bilgi koymak istiyordum.
Çantamdan coğrafya defterimi ve kitabımı çıkarıp masanın üstüne koydum ve kalemimin ucunun bittiğini fark ettim.
Hayatta yapmayacağım şeyler arasında sanırım uç almak vardı. Lise hayatım boyunca arkadaşlarımdan dilenmiştim ve lise bitene kadar aynı şekilde devam etmek istiyordum.
"Ereeen?" dedim kısık bir sesle iki masa önümde oturan Eren'e. Önümdekilerden isteseydim artık beni geberteceklerinden korkuyordum.
"Efendim?"
"Uç verir misin?"
"Ben uç fabrikası mıyım kızım?"
"Ya borç ver, borç." dedim gülerek. Eren gözlerini devirerek uç kutusunu bana fırlattı.
"Al hepsi senin olsun ama bir daha benden uç istersen kelleni uçururum." dedi ve önüne döndü.
"Teşekkür ederim dostum." dedim uç kutusunu havada tutarken.
Ucu kaleme yerleştirdikten sonra Hoca'nın söylediği önemli yerleri not almaya başladım. Uzun bir süreden sonra Hoca da biz de yorulunca son beş dakika serbest bırakmıştı.
Bunun üzerine telefonumu tekrar cebimden çıkarıp WhatsApp'a girdim.
İsmini bile bilmediğim çocuğun son attığı mesajı tekrar okudum. Kim olabilirdi en ufak bir fikrim bile yoktu ama garip bir şekilde insanı rahatsız etmiyordu.
Konuşmaları ne çok ciddi ne de çok komikti. Kim olduğunu bilmesem de en kısa sürede öğrenmeliydim.
Telefon elimde onun sohbetindeyken birden çevrimiçi olmasıyla hemen sohbetinden çıktım. Mesaj atabilirdi ve attığı gibi görüldü atmak istemiyordum.
Başkan yazıyor, yazıyor, çevrimiçi.
Başkan: Dersi mi ekiyorsun?
Gül: Hayır Hoca serbest bıraktı ama eken biri var sanırım.d
Başkan: Ben dersi ekmem.d dersim zaten boştu. Seni rahatsız etmemek için mesaj atmadım.
Gül: Dersin boş muydu?
Gül: Bak burdan bulurum seni haa:')
Başkan: Hassss
Başkan: Büyük pot kırdım değil mi?
Gül: Evet:') hava atayım derken sınıfını ifşa ettin resmen.
Gül: Neyse zil çaldı. Hangi sınıfın dersleri boş diye bakmam lazım. Sonra konuşuruz:-)
Başkan: Offf
Başkan: Cidden offf
Başkan: Kafa bırakamıyorsun ki insanda.
Başkan: Neyse sınıfımı ifşa ettim ama kendimi saklamakta ısrarcıyım.
Başkan: Bol şans:')
Görüldü, Gül.
Başkan'ı düzenliyorum ve ilk halinden biraz farklı olacak ama aynı sonuca varacağız. İlk haliyle okuyanlar spoiler vermesin lütfen. Spoiler veren çok kişi var ve rahatsız olan çok okuyucu var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKAN | Texting
Short StoryBaşkan: Yine de çıkıp bana 'nasılsın?' diye sorsan 'iyiyim' derim. Başkan: Ama iyi olduğum için öyle demem. Sırf sen sorduğun için derim. Başkan: Şu an tek yapmam gereken şey yine iyi olmadığım halde sana 'iyiyim' demek. Başkan: Ben iyiyim Gül. Sen...