◇◇◇◇◇Hayatımız iki uçsuz bucaksız uçurumun arasına gerilmiş bir ip iken,yarın yaşayacağımızın dahi belli olmadığı geceye gözlerimizi yumarak kurduğumuz gelecek hayalleri ne kadar doğruydu?
Bugün mutluydunuz ve yarın da,peki ya ertesi gün? Mutlu olabileceğinizi veya yaşadığınız huzur dolu anların üzerine sis bulutlarının inmeyeceğini nereden bilebilirdiniz?
Bilemezdiniz ama buna rağmen gelecekten ümidinizi kesmezdiniz,yine de hayal kurmaya devam eder ve en küçük bir ihtimale sığınır,inanırdınız.
Umut....insanı bitiren,gün geçtikçe ruhunuzu sömüren kendinize doğrulttuğunuz en büyük silahtı.
Ölüm makinasını kendi kafanıza büyük bir memnuniyeyle dayardınız,şakağınıza bastırır o yokmuş gibi yaşamaya devam ederdiniz.
Ta ki hayal kırıklığına uğrayana dek...
Zamanla,önceden anlamadığınız varlığını hissetmeye başlardınız,rahatsız olurdunuz fakat iş işten geçmiş olurdu.
Şakağınıza dayadığınız silahın kontrolü artık sizden çıkmış ve umutlarınızın yıkılışıyla soğuk namludan çıkacak olan demir parçasının sizin duygularınızı öldüreceği son kaçınılmaz olurdu.
Hayat böyleydi ve değiştiremezdiniz.....
Ben bu hataya düşmüştüm ve kaçınılmaz son beni de bulmuştu.
Ateş gittikten yarım saat sonra Barlas ve Sait amca yanıma gelip nasıl olduğumu sormuşlar ve biraz oturup beni dinlenmem için yalnız bırakmışlardı.
Bars'ın nerede olduğunu soracak gibi olsamda beni ilgilendirmediğini bildiğim için kendimi tuttum ve bu konu hakkında konuşmadım.
Aradan kaç saatin geçtiğini bilmediğim bir sürede halsizlikten bitkin düşmüş göz kapaklarım yarı aralık biçimde gelen sese odaklandım.
Yavaşça aralanan kapıdan içeriye iri bir beden girdi fakat tam olarak kimin olduğunu algılayamadım,kurumuş dudaklarımı uavaşca ıslatarak kısık bir sesle 'su' dedim.
Bunun üzerine iri beden hızla yanıma gelip komodinin üzerinde ki suyu bana uzattı, verdiģi suyu yudumlarken biraz kendime gelmiş ve artık yüzünü seçebiliyordum.
Yatağın yanındaki koltuğa oturup kızarmış gözlerini ovalayarak yere bakmaya başladı.
"Normalde şiddete ve argo kelimelere karşı biriyimdir,fakat senin bu hale gelmene sebep olan insanları tek çırpıda boğasım geliyor!"
Sözleri üzerine şaşırmış bir şekilde Bars'a odaklandım.Dudaklarımda canlanan hissiz gülümsememi görmemesini dileyerek konuşmaya çalıştım.
"Hey,sakin ol ben alıştım...(öksürme sesi)..he...hem baksana bana iyiyim ben."dedim ve gülümsedim.
Gülümsememe karşılık kaşları çatıldı ve kafasını farklı yöne çevirdi.
Yaptığı hareketle sahte gülüşüm hızla soldu,bozuk moralim daha da bozulmuştu.
"Bu tepkini biliyorum! Küçükken de böyleydin sen ne zaman kötü bir şey olsa ilk önce ağlar üzülür daha sonra bir şey olmamış gibi davranırdın...daha sonrasında ise-"
"Şşt Bars fazla kafa yoruyorsun,bundan sonra üzülmek yok! Bundan sonra bana bunları yapanlara karşı dik durmak var! Daha fazla kimseyi sevindiremem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELFİDA
Fantasía◇◇◇◇◇ Dünya güzel olsaydı doğarken ağlamazdık. Yaşarken temiz kalsaydık,ölürken yıkanmazdık... Ayarı yoktu bazı acıların...Gece de ağrıyordu,gündüz de. Yazın da sızlıyordu,kışın da. Birşeyden emindim.Kendimi üzdüğüm kadar kimseyi üzmemiştim bu hayat...