1. Bölüm

1.2K 18 4
                                    


Haydin başlayalım bakalım. 😄

...

Kapının çalınmasıyla tuvalden başımı kaldırıp gelen kişiye baktım. Ah boynum tutulmuştu saatlerce kafamı kaldırmadan çizim yapıyordum. Bunun sonunda bana kalan ise iğrenç boyun ağrısı. Resim hocası David on dakikalık ara vermişti ama ben çizdiğim resime o kadar odaklanmıştım ki çıkmamıştım.
Gelen kişinin konuşmasıyla ona odaklandım. Kapıdaki adam, galiba sekreterdi , hocaya bakarak "Kusura bakmayın bölüyorum ama Azra Yörükoğlu ' nu muhasebe müdürü çağırıyor. " göz devirdim ismimi doğru telefuz etmemişti.

Hocayla göz göze gelince çıkmam için kafasıyla onay verdi. Elime bulaşan boyaların çıkmayacağını bilsem de önlüğüme silmekten kendimi geri koyamadım. Sınıftan çıkmadan önce resim önlüğünü üzerimden çıkardım. Sınıftan çıkarak muhasebe müdürünün odasına doğru yürüdüm. Odaya ulaşabilmek için iki kat çıkmak zorunda kalmıştım ve nefes nefese kalmıştım. Nefesimi düzeltmek için kapının önünde biraz soluklandım. Soluklarım düzene girince  kapıyı çaldım içerden 'giriniz' sözünü duyunca içeri girdim.
Bay Paul, adını kapının girişindeki tabeladan okumuştum , başını gömdüğü evraklardan kaldırıp bakışları beni buldu.
Adam kırklı yaşlarda duruyordu. Orta yaşta olmasına rağmen  oldukça dinç görünüyordu. Beyaz saçları adama ayrı bir hava katmıştı . Boyunu oturduğu için göremiyordum ama uzun olduğu yapılı vücudundan  belliydi.

"Ezra Yörükoğlu değil mi ?" Konuşmasıyla dikkatimi Bay Paul a yoğunlaştırdım.
"Evet. Neden çagırmıştınız? " Paul' un yüzü oldukça sıkıntılı duruyordu ters giden bir şey mi olmuştu? "Burslu olan başarılı öğrencilerimizden birisin senin bu okula devam etmen bizim için oldukça önemli." Buraya beni övmek için mi çağırmıştı yani.
" Bursun kesilmiş. O yüzden okulla ilişkin kesildi." Ne saçmalıyordu. Nasıl bursum kesilebilir kesilmesine imkan yoktu. "Bir yanlışlık olmalı bursum kesilemez. Lütfen tekrar kontrol edin. " Mutlaka bir hata olmalıydı. Belki de ismi Ezra olan başka birisiyle karıştırıyordur. Bu isme sahip Türkiye de bile sayılı insan varken Ingiltere de başka birinin de bu isme sahip olacağını düşünmem züürt tesellisinden başka bir şey değildi.

"Herhangi bir yanlışlık yok. Üzgünüm. " Paul daha fazla benimle ilgilenmeyerek ara verdiği dosyalarına tekrar gömüldü. Bu da sinirlerimi bozmaya yetmişti. Burda benim geleceğim söz konusuydu ama adamın umrunda değildi. "Size bir yanlışlık olmuş olmalı diyorum tekrar kontrol edin ." Sesim biraz yüksek çıkmıştı. Paul istemediğini fazlasıyla belli ederek bana baktı ve "Hiç bir yanlışlık yok. Eğer zorluk çıkartacaksanız güvenliği çağırmak zorunda kalacağım Bayan Yörükoğlu. " adama ters ters baktım. Sadece önündeki aptal bilgisayarına bakıp bir hata olduğunu bursumun kesilmediğini söyleyecekti. Bu kadar zor muydu.
Türkçe 'piç kurusu ' dedim. Paul anlamadığını belirterek kaşlarını çattı. Hızla odadan çıkıp kapıyı sertce çarptım.
Burda benim geleceğim söz konusuydu ama adam kolunu kıpırdatıp kontrol etme gereksinimi bile duymuyordu.
Aklıma gelen düşünceyle kot eteğimin cebindeki telefonumu çıkartıp hemen babamı aradım. Umarım düşündüğüm şey olmamıştır. Sakın baba bunun altından sen çıkma. Bir kac çalıştan sonra telefon açıldı. "Ezra toplantıya gireceğim çabuk söyle. " Telefonda konuşacak vakti bile yoktu. Uzatmayarak direk konuya girdim. "Bursumu sen mi kestirdin? Hani okumama engel olmayacaktın? Böyle anlaşmıştık. " karşıda birkaç saniye sessizlik oldu.
" Bursun mu kesilmiş? "
"Evet. Senin bununla bir ilgin var mı?" Sinirden ayağımı yere vurup duruyordum. Az sonra tırnaklarımı kemirmem olasıydı.
"Hayır benim ilgim yok."   Neden inanmadım acaba. "Beni aramak yerine bursunu veren şirketi araman gerekmez mi?"
"Onu da arayacağım ama bu işte senin parmağının olup olmadığını öğrenmek istedim. Eger varsa baba ... " babam lafımı keserek
"Ezra artık toplantıya gitmem gerek. Daha sonra Türkiye ye gelmen konusunu konuşuruz. " dedi.
"Ne alaka Türkiye ye gelmek. Burs konusunda bir yanlışlık olmuştur ben de o sorunu halledeceğim. " diyerek telefonu kapattım. Hırsla saçlarımı çektim. Ilk fırsatta beni Türkiye ye getirmeyi düşünüyordu. Asla böyle bir şey olmayacak bu sorunu halledecektim.

PERESTİŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin