2-ben izin almayacak tek kişiyim

1.6K 152 83
                                    

The Neighbourhood - Afraid

-Ben de sana bu izini vermeyi istemezdim.

Park Jimin beklediğim gibi değildi. Tüm o işleri yapan, herkes tarafından bilinen ve bana kafa tutan adam o olamazdı ve benzetme komik olsa da daha çok eline pamuk şeker verilip mutlu edilecek tipten biri gibi gelmişti. Aklımı karıştırmıştı, bir anda böylesine çok düşünmem canımı sıkıyordu ama nefretimdendi, nefret ediyordum her koşulda adını duymuş olmaktan. O gün yüzünden silinmeyen sırıtışından da nefret etmiştim.

Bir hafta geçmişti ansızın karşıma çıkmasının üstünden. En büyük anlaşmamı elimden almış, bizzat yüzümü görmek için bunu gizli tutmuştu. Sorunun tam olarak bu olmadığını biliyordum ama ne olduğunu da anlamıyordum. Eskiden de rahatsız ederdi adı ama şimdi gördükten sonra öfkeyle dolup taşar olmuştum. Öyle ki bir haftadır etrafta sinir küpü gibi gezdiğimin herkes farkındaydı ama kimse sormaya cesaret edemiyordu.

Odamın kapısı tıklatıldığında mırıldanarak gelmesini söyledim. Jungkook tereddüt ederek içeri girdiğinde gerginliği gözle görülebiliyordu adeta. O gün tüm sinirimi ondan ve Seokjin'den çıkarmıştım, kimsenin duymadığına emin olduklarını söyledikleri için ancak biliyordum ki asıl sinirimin kaynağı Park Jimin'di.

"Hyung, nasılsın?"

Kafamı koltuğun başından kaldırıp ona baktım. Gerginlikle dudaklarını dişliyor, arada bir ellerini nereye koyacağını bilmiyormuş gibi kırmızı tutamlarını karıştırıyordu. Bu hâline gülmek istemiştim ancak onun için bile fazlaca yorgun hissediyordum. Aslında daha çok düşünceliydim. Bu kadar fazla düşündüğüm için kendime kızıyor, onun bir daha karşıma çıkmamasını istiyordum. Konuyu kapatıp iki ayrı insan olarak işlerimizi yapmayı, birbirimizin yoluna çıkmamayı istiyordum. Park Jimin oldu olası beni rahatsız ederdi.

"İyiyim, birkaç gündür sert davrandığımın farkındayım üzgünüm Jungkook," dedim, samimiyetle. Ne kadar dışarıdan buz kütlesi gibi gözüksem de değer verdiğim insanlardan yeri gelince özür dilemesini bilirdim, bu bir tek beni değil kimseyi alçaltmazdı. Hatalı bensem, özür dilemek benliğimin bir parçasıydı. Bu adamlarla uzun süredir beraberdim ve sanki hepimiz birbirimizin karakterlerinden nasiplenmiş gibiydik. Onlara işlerin nasıl yürüdüğünü öğrettiğim gibi, onlarda bana kendi tavırlarını aşılamışlardı. Bundan rahatsız değildim, insanın çevresinde güvenebileceği birileri olması güzel hissettiriyordu.

Jungkook tavşan dişlerini göstererek gülümsedi ve gerginliği yok olup giderken, kafasını iki yana sallayarak sorun olmadığını söyledi. "Onun yüzünden gerildin değil mi hyung?"

Sıkıntıyla oflamış, soracağını bilsem de bu konuyu hiç açmamasını dilemiştim. Ben bile bilmiyordum neden gergin olduğumu. Park Jimin ve ben, birbirimizden korkmazdık. İkimiz de sınırları bilmez, geri adım atmazdık. Onu tanımıyor olsam bile hareketleri yüzünden karakteri hakkında yorum yapabiliyordum. Onunla ortak noktalarım vardı ancak bir o kadar farklıydık.

İtiraz edeceğim sıra Hoseok içeri girdi ve yüz ifadesinden anladığım kadarıyla da pek iyi haberler getirmemişti. Anında kaşlarımı çatıp yerimden doğruldum. "Yine ne oldu Hoseok?" Yüzünü buruşturup elleriyle saçlarını dağıttı. Biraz daha zorlasam arkasına bakmadan odadan kaçacak gibi duruyordu. Bu adamların hep bir çocuk tarafları olduğuna şahit olmuştum bunca yıl. Gerçekten odadan kaçacak potansiyeli de görüyordum.

"Hyung, dediğin gibi Daniel'i aradım. İstediğimiz sayıyı ve vereceğimiz parayı da söyledim ama başka biri bizden önce davranmış."

Sinirle ellerimi saçlarımdan geçirdiğimde önümdeki sehpaya ayağımla vurup üstünde duran bardağın düşüp kırılmasına sebep olmuştum. Jungkook ve Hoseok korkuyla geri çekildiklerinde, daha biraz önce üzgün olduğumu söylememe rağmen tekrar bu hâle gelmek beni de yormuştu. Hiçbir işim yolumda gitmiyordu ve ben aksiliklerden nefret ederdim. Yer altı iki yüzlülerden ibaretti, benim karşıma sürekli böyleleri çıkması canımı sıkıyordu bu zamana kadar çok bile dayanmıştım.

lust: yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin