Chase Atlantic - Her
-Benimle kalamazsın. Tek sahip olacağın şey benimle bir gün.
Flashback
"Söyleyeceğin şey beni telaşlandırmana değse iyi olur Jimin."
Maskesini ve şapkasını çıkarıp koltuğun üzerine bıraktığında nefes nefese kaldığı için soluklanmak adına kendini koltuğa attı. "Ne oldu?" Yanına oturup ona döndüğümde oturduğu yerde dikleşip gözlerini bana dikti.
"Hyung, Bobby aradı." Tek kaşını kaldırıp devam etmemi ister gibi başını salladı. "Cass'in yakın adamlarından biri o gün depoda değilmiş. Bobby onu biriyle konuşurken duymuş, Cass bu işe yalnız girmemiş." Kaşlarını çatıp elini sertçe saçlarının arasından geçirdi.
"Doğru düzgün anlat şunu."
"Biri ona güven vermiş hyung, kendi adamlarını göndereceğini söylemiş." Gözlerini halıya dikip kaşlarını tamamen çattığında parmaklarıyla bacağında bir ritim tutuyordu. "Biri Yoongi'yi hedef alıyor, Cass sadece piyon olarak öne sürüldü. Bobby kim olduğunu bilmiyormuş ve muhtemelen kimse bilmiyor." Başını usulca sallayıp beni onayladığında, "Yoongi bunu bilmeli," diye mırıldandı. Anında onu onayladım.
"Merak etme, söyleyeceğim." Elbette söyleyecektim. Min Yoongi'ye benden başka kimse zarar veremezdi.
"Yora olamaz," dedi. Haklıydı, Yora olamazdı. O, Yoongi'ye zarar veremezdi ancak Yoongi'nin birçok düşmanı olmasına rağmen böyle bir şeye cesaret edebilecek kimse gelmiyordu aklıma.
"Hyung, dikkatli ol. Bu defa benim için değil, Yoongi için gözünü dört aç."
...
Sabaha karşı içtiğim sigara ve rüzgarın çıplak kollarıma değdikçe beni titretmesi. İkinci sigaramda yağmurun azar azar yağması ve üçüncü de bardaktan boşanırcasına tüm şehrin pisliğini öfkeyle temizlemek ister gibi yağması ve göğün, öfkesini belli etmek istiyormuş gibi gürlemesi. Bunu seviyordum çünkü çoğu insanın kasvetli bulacağı bu an bana huzur veriyordu.
Küçükken gök gürültüsünden korktuğumda kollarının arasına gireceğim bir annem olmamıştı. Daha doğrusu bir annem vardı ancak o hiçbir zaman o kadar merhametli olmamıştı. Bu yüzden bir çocuğun korktuğu birçok şeyden korkmamayı yalnız kaldıkça öğrenmiştim. Korkularım günün sonunda beni kendilerine alıştırıp yüzleşmeye çalıştığım her an göğsüme korkulu bir heyecan yaydıklarında benim için bir oyuna dönüşürlerdi. Gök gürültüsünden korkmamak için ve çocuk olmanın getirdiği küçük şeyler karşısında büyük cesaret gösterme isteğiyle gözlerimi pencereye diker ve şimşek çaktığında bir salise süren o aydınlığı alışana kadar izlerdim. Alıştığımda ise bu havayı izlemek bana korkuyu getirmemişti. Cesurluğumun ilk adımı oluşunun verdiği gururla başım pencereye dönük uyurdum.
Mükemmelliyetçi olan ailem her daim sözlerine benim beceriksiz olduğumu söylerek başladıkları için bu korkumu bile onlara açmak istememiştim. Beceriksiz olduğumu her söylediklerinde bu beni hırslandırmadı, aksine kendi bildiğim şeyi yapmaya devam ettim. Tabii bu her seferinde bana pahalıya patlamıştı.
Bu küçük adımlar biraz şekil değiştirerek hayattaki adımlarım için geçerli bir kural hâline gelmişti.
Mükemmel biri olamıyorsan korkunç bir şey yap.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lust: yoonmin
Fanfic"Sert uyuşturucular. Güven yok. Aşkı siktir et, eğer bu şehvetse bu boku sonsuza dek yapabiliriz."