medyadaki şarkıyı bu bölümdeki
jungkook söylüyor :")Winona Oak - Another story
-Onun beni sevdiğini sanacak kadar gençtim.
Volta atmaya devam edip bıkkınca nefesler veren bedene cevabını bildiğim soruyu yeniden sordum. "Yoongi nerede?" Başını geriye atıp sinirle tısladı. Kimin ne kadar sinirlendiğini zerre umursamıyordum. Yoongi bir haftadır ortada yoktu ve söz konusu o olduğunda ben herkesten daha sinirli, daha deliydim.
"Jimin bilmiyorum diyorum, en son işleri olduğunu birkaç gün evde olmayacağını söylemiş, açmıyor telefonları. Yeter artık dolanıp durma."
Ensemdeki saçları kazır gibi çekiştirdiğimde karşısına oturup bir sigara yaktım. Onu bulduğumda ergenler gibi davranmasının hesabını soracaktım.
Sessizliğim karşımdaki bedeni tedirgin etmiş olmalı ki rahatsızlıkla oturduğu yerde kıpırdandı ve ağzını araladı. "Bu arada Yora yurt dışından dönmüş, geçen gün Jungkook'u aradı." Ona bakmadan sigaradan yeni bir nefes çektim. Başımda keskin bir ağrı vardı, uyuyamıyordum ve düşünüp durmaktan delirecek seviyeye gelmiştim.
"Haberim var."
Sessiz kaldığında başımı kaldırdım, çatık kaşlarıyla bakıyordu bana. "Kim söyledi?" Omuzlarımı silkip cevap vermedim.
"Konuşurken yanında mıydın?"
"Evet. 'Yoongi'nin kafası dolu zaten bir de onunla uğraşmasın' dedim. Yora mekana gelmediğine göre Jungkook onu geçiştiriyor. Gelse de boşa gelir, adam ortada yok."
Onun da Yoongi'yi düşündüğünü ve belli etmemeye çalışsa da gergin olduğunu anlayabiliyordum. Yoongi'yi bulana kadar Yora meselesini askıya alacaktım. Piç herif, bana onca şeyi itiraf ettikten sonra kaybolmuş ve tek bir haber dahi vermemişti. Aklıma gelenler yüzünden, "Taşaklarını patlatacağım onun," dedim sinirle. Asla sakinleşemiyordum.
"Arada bir kaybolur böyle, yine ne oldu kim bilir."
Sigarayı atıp ellerimle yüzümü ovuşturdum ve başımı yere eğdim. "Bana aşık oluyor hyung," dedim omuzlarımı düşürerek. Halbuki bu cümleyi şen şakrak söylemeliydim, omuzlarım düşmemeliydi. En başından beri Min Yoongi'nin bana geleceğini zaten biliyordum ancak bunu kabul etmemek için kendine yaptığı eziyeti anlatmasa da biliyor, pekala görüyordum.
Onun hisleri için sevinmeme engel olan tek şey yine o'ydu.
"Ne?" İri gözlerle bana bakarken gayri ihtiyari bir nida çıktı dudaklarından.
"Duydun işte."
Yüzüme bakmayı sürdürerek ciddi olup olmadığımı ölçmeye çalıştı. "Bundan memnun değil gibisin, sorun ne?" Alayla gülümsedim bu hâlimize. Oturmuş aşk hayatıma benzer bir şey konuşuyorduk, hem de bunun yüzünden ortada olmayan bir adam varken. "Bundan nefret ediyor, öyle ki hislerinden kurtulmak için her şeyini feda edebilir. Beni kabul etmemek için kendini zorluyor." Gülümsemem zoraki bir hâl aldığında başımı iki yana salladım burukça. "Bana aşık oluyor ama beni istemiyor, bu yüzden kaçtı piç kurusu." Derin bir nefes verip geriye yaslandı, ağzını açıp kapattı ne diyeceğini bilemiyormuş gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lust: yoonmin
Fanfiction"Sert uyuşturucular. Güven yok. Aşkı siktir et, eğer bu şehvetse bu boku sonsuza dek yapabiliriz."