Merhaba bu benim ilk kitabım yazım yalnışlarım ve noktalama hatalarım için şimdiden hepniziden özür dilerim. İnşallah hepiniz beğenirsiniz😇🌹
Merhaba ben Mihri. 25 yaşındayım ebelik bölümünden yeni mezun oldum 2019 kpss'ye girdim sınavdan 70 almıştım atama tercihlerimi yapıp artık açıklanmasını bekliyordum bir yandan da geçici süreliğine Kahramanmaraş'ta görev yapıyordum. Yine sıcak ve tempolu bir günün ardından tam çıkmış eve gidecektim ki minik faremin sesini duydum koşturarak yanıma geliyordu kollarımı açıp beklemeye başladım hemen kucağıma atlayarak gününün nasıl geçtiğini heyecanla anlatmaya başladı. "Halacığım bugün bizim okulumza diş doktoru abi geldi hepimizin ağızlarında çürük olup olmadığını ve nasıl fırçalamamız gerektiğini öğretti biliyor musun? Benim ağzımda hiç çürük yokmuş" diyip sevinçle yerinde zıpladı. Aklına bişey gelmiş olacak ki hemen "Belfü halamın yanına gidelim hala hadi lütfen" diyip çekiştirerek Belfü'nün odasına geldik ben tam kapıyı çalmaya yeltenmiştim ki minik fare dayanamadan kapıyı açıp Belfü'ye doğru koştu ah bu minik fare bir gün beni Belfü'nün gazabına uğratacakta hadi hayırlısı. Belfüyle birlikte minik mavi vosvosuma binip evin yolunu tuttuk. Yolda radyodan üçümüzünde sevdiği çilli bom şarkısı çıkınca hepimiz bir ağzıdan söylemeye başladık. Eve yaklaşmıştık şarkımız çoktan bitmişti. Eylül yine sabırsızlıkla zille basıp annemi beklemeye başladı. Annem kapıyı gülümseyerek açıp "Hoşgeldiniz yavrularım" diyip sırayla annemin yanağından öpüp içeri geçmemizi sağladı. Babam anlaşılan yine duramamış bahçeyle uğraşmış yorgunluktan koltukta uyuyaklamıştı . Belfü'yle hemen odalarımıza çıkıp üzerilerimizi değiştirdik biraz dinlenip kitap okumuştum akşama doğru aşağı inip anneme yemekte yardım edip nefis yemekler yapmıştık. Artık abimgilin gelmesini bekliyecektik ki zil çaldı. Mete ile Eylül koşturarak ben bakacam kavgasıyla kapıyı açtı önde Onur abim ve Tuğçe yengem hemen arkalarından da Demir abimle Sevda yengem girmişti. Onur abim "Herkese iyi akşamlar napıyorsunuz nasılsınız, gününüz nasıl geçti" diyerek koyu bi sohbet başlatmıştı yemeklerimiz hep eğlenceli atışmalı geçerdi. Eylül ile Mete yine tatlı atışmaları başlamıştı bizde onların atışmalarını gülerek dinliyorduk alışmıştık artık atışmalarına hatta arada hala abimgile bizde atışırdık sonra babam araya girip bana kızmalarına izin vermezdi. Yemekler yenildikten sonra masayı yengemgil ve Belfüyle toplayıp bulaşıkları makineye dizdik, yengemgilde o arada çay yapmıştı yanına ikramlık şeylerden çıkarıp içeri taşımaya başlamışlardı bizde ellerimizi silip onlara yardım edip oturduk sohbet ettik babam öğretmen iken olan anılarını anlatıyor bizde büyük bir ilgiyle onu dinleyip gülüyorduk. Çaylar içildikten sohbetler edilince artık herkese günün yorgunluğu çökmüş ,herkes iyi geceler diyip odalara çekilmişlerdi. Bende üzerimi değiştirip yatağıma kavuşmaya can atıyordum ki kapım çaldı hemen sonrasında Belfü,Mete ve Eylül olduğunu gördüm hepsine sorar gözlerle bakarken Mete'nin elindeki"Güzel ile çirkin" hikayesini son anda görmüştüm. Gülümseyip yatağımı işaret ettim ortalarına ben sağıma Mete soluma Eylül. Eylül'ün yanınada Belfü geçmişti. Başladım hikayeyi okumaya.
"Bir zamanlar zengin bir tüccar varmış. Üç kızı olan bu tüccarın kızlarının ikisi son derece bencilmiş. Ama üçüncüsü, yani adı Güzel olanı hem iyi hem de sevgi doluymuş.Bir gün tüccar, gemilerinin şiddetli bir fırtınada battığı haberini almış. Zavallı adam varını yoğunu kaybetmiş, geriye bir tek kasabadaki küçük evi kalmış. Açgözlü iki kardeş bu durumdan hiç hoşlanmamışlar. Yatakta yatmak ve oflayıp puflamaktan başka bir şey yapmaz olmuşlar. Evin bütün işleri Güzel'e kalmış.
Bir zaman sonra tüccar kayıp gemilerinden birinin limana ulaştığını duymuş. Haberin doğru olup olmadığını öğrenmek için yola çıkmadan önce kızlarına, dönüşte size ne hediye getireyim, diye sormuş. Açgözlü iki kardeşin neşeleri hemen yerine gelmiş...."Hikaye bittiğinde Mete çoktan uyumuştu. Belfüyle birbirimize bakıp gülmüştük küçükken babam bize hikaye anlatırken bizde yarısında uyuyakalırdık. Belfü Mete'yi kucağına alıp odadan çıkmıştı bende Eylül'ü alıp yerine yatıracaktım ki uyanık olduğunu anladım "hımmm ben hala uyuyumamış bir çocuğun kokusunu alıyorum nam nam nam yiyeceğim onu" deyip ufak ufak kolundan ısırdım oda dayanamayıp gülmüştü. "Hala Belfü halamgilin gitmesini beklemiştim onlar gittiğine göre seninle sohbet edebiliriz" diyip karşımda bağdaş kurup oturmuştu. "Hala sen hiç birisini sevdin mi?"diye sorduğunda şaşıp kalmıştım "hayır ama nereden çıktı şimdi bu minik fare?"diye sorarcasına yüzüne baktım "hala sen evlenip bizi bırakıp gitme tamam mı nolur" diyip dudaklarını büzmüştü ay ben bunu yerim ya ben seni nasıl bırakabilirim ki ."Evlilik işide nereden çıktı minik farem? " soran gözlerle ona bakarken "hala Ayşe Öğretmenim evlenip bizi bırakıp gidecekmiş ama ben onu çok seviyorum senide çok seviyorum o beni bırakıp gidiyor sende bırakıp gitme hala tamam mı? " diye sözlerini tamamladığında sol yanımda ince bi sızı baş göstermişti .Ben dayanamazdım ki annemgilsiz , kardeşlerisiz,minik farelerimi bırakıp nasıl gidebilirdim ki düşüncesi bile üzmeye yetmişti gözlerim dolmuştu Eylül'ün saçlarına buse kondurup "gitmem halacığım bende seni çok seviyorum hem ben sensiz ne yaparım?" sevinerek boynuma atladı tekrar bende ona sarılıp yanağından öptüm "iihadi bakalım bu kadar sohbet yeter uyuyalım yarın senin okulun benim işim var." "iyi geceler halacığım." " iyi geceler minik farem" uykunun tatlı kollarına bırakmıştık kendimizi...
Umarım beğenmişsinizdir yanlışlarım olduysa özür dilerim tekrardan. Allah'a emanet olun...😇🌹❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mihri'm{Güneş'im}
SpiritueelKahraman Maraş'lı bir kızın Mardin'e ebe olarak atanması sonra koşulların değişmesiyle Mardin'de Baykal aşiretine gelin olursa neler olacak , neler değişecek hayatında hadi hep beraber okuyup öğrenelim... 🤗🤗🤗 "-Ağlama." -ağlamayım öyle mi canım y...