HÜKÜM 1: "ÖZGÜRLÜĞE TUTSAK"

209 27 116
                                    

Kurgu; "Ulan İstanbul" dizisinden referanslar bulundurmaktadır ancak bunların sayısı minimum miktardadır. Asla diziden çalıntı, kopyalama vb. söz konusu olamaz. Diğer her şey benim hayal gücümün ürünüdür.

Bölüm başlarına eklediğim tarihlere dikkat etmenizi rica ediyorum:))

Kitabın playlistine hesabımdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda Spotify'da "saklı yüz" ismi ile bulabilirsiniz.

İyi okumalar dilerim.








Ocak, 2023 / Belirsiz

       Nefes alan her canlı için özgürlüğün bir bedeli mutlaka olurdu. Kimisi arzularından fedakarlık yapmak zorunda kalırdı, kimisi hafif sıyrıklarla bu savaşı atlatır, kimisi de bağışlanırdı. Diğerleri ise ağır bedellerin boyunduruğu altında kalır, can çekişerek çıkış yolları arardı fakat onların kaderinde kazanmak için önce kaybetmeleri gerektiği yazardı. Kendilerine ait bir parçayı arkalarında bırakmadan ayağa kalkamazlardı. Hayatın acımasızlığı da tam olarak burada doğardı.

Ben, acımasızlık içinde gelişen bu çarpık düzene ayak uydurmayı reddettim ve benliğimin bütün parçalarını tek tek yakıp, küllerini gelişigüzel geçtiğim yollara savururken bir daha asla aynı noktalara basmayacağıma dair yemin ettim. Özgürlüğümün bedelini kendim belirledim, kaderimin çizgisini farklı yöne çevirdim. Arkama baktım, kaybedebileceğim bana ait hiçbir şeyin kalmadığını gördüm. Önüme döndüm, sahibi olduğum tek şeyin kendim olduğumu fark ettim. Ve geleceğe baktım, yepyeni bir sayfayla birlikte her şeye sahip olacağımı anladım. O andan itibaren kim olduğumun yahut olmak zorunda bırakıldığımın hiçbir önemi kalmadı, hepsini yeniden yazabilirdim ve kimse şüphelenmezdi bile.

Nitekim, yazmıştım da. Zihnimin içi hâlâ eski tozlu sayfalardan meydana geliyor olsa da insanların dışarıdan gördüğü, hatta tanıdığı o kişi bambaşka biriydi. Daha mutluydu, daha canlı ve en önemlisi, özgürdü. Bu özgürlük öylesine başını döndürdü ki oradan oraya savrulduğunu fark edemedi, en nihayetinde ise kocaman bir kayaya çarparak durmak zorunda kaldı. Yine bir mecburiyetin boyunduruğu altına girmek üzereydi.

Kurtulduğunuzu sandığınız geçmişiniz bir şekilde yeniden sizi pençeleri arasına almaya çalışırsa vereceğiniz en refleksif tepki, doğal olarak, kaçmak olacaktır. O eski, acı ve yıkım dolu günlerinize dönmemek için öyle bir kaçmaya başlarsınız ki attığınız her adım o tozlu sayfalardan birer yaprak kopartır ancak bunu, canınızın yandığından emin olacak şekilde yapar. Yolun sonuna geldiğinizde de artık kim olduğunuz, ne istediğiniz, nereye ait olduğunuz; özetle size ait olan her şey, büyük ölçüde meçhul konumdadır. Bu yüzden, biri sizi nereye çekerse kendinizi o yöne doğru nefessiz koşarken bulabilirsiniz.

Tıpkı şu an benim, ciğerlerimin parçalanacağını hissetmeme rağmen koşmayı bırakamıyor oluşum gibi. Zira bir kayaya daha toslarsam bu seferkinin geri dönüşü olmayacaktı.

Attığım her adım nefeslerimi benden biraz daha uzaklaştırırken artık durmam gerektiğinin farkındaydım, dengemi kaybetmemeye uğraşarak, hâlâ beni takip edip etmediğini anlayabilmek amacıyla birkaç saniyeliğine arkama baktım. Benimle birlikte koşmakta olan başka bir bedene rastlamamak günler sonra rahat bir nefesi havayla buluşturmamı sağladığında aynı zamanda bunun çok uzun sürmeyeceğini adım gibi iyi biliyordum. Hiçbir zaman sürmezdi.

HÜKÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin